HİÇ BİR ŞEY DEĞİŞTİRİLEMEZ DEĞİLDİR
“Eleştiri kendi başına değişime yol açmaz.” Bell Hooks
Kim olursak olalım, hangi toplulukta veya hangi coğrafyada doğduğumuza bakmaksızın hayatımızı çağın standartlarına uygun gerçekleştirme hakkına sahibiz. Hiçbir varlık, hiçbir canlı kâinatın sunduğu değerlerden men edilemez.
Doğanın ve varoluşun temel değerleri, birikimleri ve koşulları kimseye sınırlandırılamaz. Ekonomik dağılım ve ekonomik düşünce: Kültürel, sosyal ve sanatsal haklarımıza odaklanmalı; sağlıklı ve güvenli yaşamamızı karşılayacak şekilde gerçekleştirilmelidir.
Ama yeryüzünün gerçek fotoğrafını göz önüne getirdiğimizde bu söylediklerimizin soyut kaldığı düşünülebilir. İnsan kalbinin, duygularının ve düşüncelerinin çıldırmasının zemini o kadar doğallaştırıldı ki, belirsizliğin fenomenine dönüştü insan.
Yoksulluğun, yolsuzluğun, hayat güçlüğünün, sömürünün asla bir yanlışlık sonucu olmadığını ve bunun binlerce yıllık “kolektif bir işleyişin” oyunu olduğu anladık ve yükümüz hafifledi; tutmamız gereken yeri kavradık.
Binlerce yıllık acı, yokluk, yıkım, çatışmalar, kasırgalar ve yok oluşların akabinde insanlık aklını buluşturdu. Eşitlik değerlerini, evrensel hukukları, üstün sıçrayışları benimsemenin bedellerini bağrına bastı.
Deneyimlerden diyalektik işleyiş prensiplerini fark ettik. Hayatın narin, ince, zarif ve üstün tonlarını koruyan sözleşmeler yapma ve uygulamak hakikati ile tutuştuk. İnsanlık, bu ortak hukukun teminatı olarak demokratik değerlerle donanmış kurumları hızlıca inşa etti.
Deneyimler, bilgelikler ve birikimler bu kurumların önüne şu ödevi koydu: Hiç kimse aç kalmayacak; hiçbir varlığın yaşam hakkı sonlandırılamaz; sefalete izin verilmeyecek, kimse düşüncelerinden dolayı yargılanmayacak; ayrımcılık suç sayılacak; suya, gıdaya, enerjiye, sağlığa ve eğitime herkes kolayca ulaşmalıdır. Ve mutsuzluğa odaklanan her gerekçeye meydan okunmalıdır. Çünkü mutsuzluk ölümcüldür!
Soyutlanmış, çağdan men edilmiş, horlanmış, ayrıştırılmış ve mağdur edilmiş ‘ötekiler’ başta olmak üzere hepimizin “haklarımıza ulaşmak hakkı” vardır. Mutlu, özgürce, güvenceli ve doğru yaşamsal özün küresel ve ulusal boyutlarda gerçekleştirilmesi zorunludur. Tutarlı bir realite varsa o da şudur; doğanın kaynaklarına ve başkasının tercihlerine kimse sonsuz hâkimiyet kuramaz. Tüketime dayalı sahte yaşamlar yerine “kendine yeterli” yaşamsal bir ekonomiye odaklanılmalıdır.
Jean Baudrillard: “Doğrusunu söylemek gerekirse kurtuluşun tek güncel karşılığı mutluluktur,” diyor. Ünlü düşünür, yüz yıllarca mutlu olmanın suç olmadığını ispat etmeye çalıştık; mutsuzluğa asla bürünmemesi gereken dünyanın, mutsuzlukla büzüştürülmesini ise büyük bir kayıp olarak değerlendiriyor. Kötülüğün ise geçmişten günümüze mevcut dünyanın kendisi olduğunu anımsatır.
Küresel rantiyenin, finansörlerin, imtiyazlılar ve hükmedenlerce mutsuzluğun tükenmez bir gelir kaynağı haline sokulduğunu dile getiren Baudrillard, bizlerin bu tükenmez (mutsuzluk) kaynağın bir parçası haline getirilişimizi “doğal ölçüsüzlük” sayar.
Ama yinede hiçbir şey değiştirilemez değildir. Biliyoruz ki hakikati fark etmek, yüzleşebilecek ve diyalektik sorgulamayı yapmak bizim için ilerlemektir. Düşüncemizle, kalbimizle, bilgilerimizle ve doğamıza uyumsuz gerçekleşenlerle ‘karşı karşıya gelebilmek’ müthiş bir özgürlüktür. Dilsizlik, sessizlik ve duyarsızlaşan duyularımızı canlandırdığımızda imkânsızlık varlığını tüketecektir.
İnsanca kalan yanlarımıza yöneldiğimizde kendimize abluka yaptığımız yorumlar tersine evirilecektir. Umudunun cüretkârlığını kuşandığımızda tüm boşluklara hayatın özü doluşacaktır. Umut ile diyalektik alış veriş, yenilenmeyi soluksuz köpürtecektir.
Cesur ve güven dolu yüce duyguların samimiyetine ruh vermeliyiz. Ve vicdana, bilime kodlanan zihnimizle kanatlanmalıyız. Haklarımız sorgulamalıyız, haklarımızı bilmeliyiz; bildikçe “bizim olanlara” inançla tutunmalıyız.
Mutlu olma hakkımıza tutkuyla bağlanmalıyız. Mutlu değilsek mutlu edemeyiz. Zamanın akan damarlarından dört mevsime, yedi kıtaya ve herkese parıldayan gökyüzüne taşınmalıyız; hem de gerçek, dürüst ve samimi hikâyelerimizle…
Yararlanılan Kaynaklar:
Şeytana Satılan Ruh(Jean Baudrillard)
Feminizm Herkes İçindir (Bell Hooks)