TÜRKİYE’DE HUKUKİ SÜREÇ VE YAŞANAN HAK KAYIPLARI
Her hukukçunun, her avukatın ve her vatandaşın ortak muzdarip olduğu bir konuya kısaca değinmek isterim. Hak arama özgürlüğü Anayasa ile güvence altına alınmış olmasına rağmen, vatandaşlar haklarını ararken hukuki sürece güvenmek konusunda çoğu zaman tereddüt yaşamaktadır.
Bir hak söz konusu olduğundan insanlar olabildiğince en az zararla içine düştükleri haksızlıktan kurtulmak amacıyla hukuki yollara başvurmak isteseler de, gerek sürecin uzun zaman alması gerek yargılama giderlerinin fazla olması noktasında bakıldığında, hakkını aramak isteyen kişiye, bu süreç yaptırım boyutuna ulaşmaktadır.
İçinde bulunduğumuz süreçte, en kısa süren davalar dahi en az 2 yılı bulmaktadır, ki bu süre de yalnızca, ilk derece mahkemesi sürecini kapsamaktadır. Açılmış olan davanın üst mahkemelere intikali halinde, bahse konu süre daha da artmakta ve hakkını aramak isteyen vatandaş bakımından bakıldığında, doğal olarak kişinin uğramış olduğu hak kaybından kaynaklı olan menfaati tam olarak sağlanmamış olmaktadır. Örneğin, hak kaybına uğradığı zamandaki ekonomik durum ya da alım gücü davanın sonundaki ile aynı olmamaktadır. Alacaklar bakımından her ne kadar hukuki süreç boyunca faizler işlese de tahsil zamanındaki alım gücü çok fazla azalmış olması halinde, kişi hak ettiği miktarlar yönünden tatmin olacağı kararlara ulaşamamaktadır. Bu durum da vatandaşların hukuka olan güvenini sarmaktadır.
Son birkaç yıldır gelen bir uygulama bulunmaktadır. Bu uygulama ile hukuki sürecin uzun sürmesini engellemek için, davaların açılışında tahmini bitiş süreleri önceden belirtilmektedir. Ancak belirlenen tarihler de yine 2 veya 3 yıllık süreçlere denk gelmektedir. Burada önemli olan tahmini bitiş süresini belirlemekten çok sürecin kısaltılması için başkaca çözüm yollarının sunulması olduğunu da ekseriyetle belirtmek isteriz.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da “Uzun süren davalarla ilgili bakanlık olarak özel bazı düzenlemeler yapacağız. 50 sene 60 sene süren bir davanın sürdüğü bir Türkiye olmaktan ülkemizi çıkaracağız.” cümleleriyle konunun önemini ve bir an evvel çözümüne ilişkin çalışmaların başlayacağı bilgisini de tarafımıza iletmiş bulunmaktadır. Şimdi biz hukukçular olarak bahse konu çalışmalar için sabırsızlıkla beklemekteyiz.
Son olarak yazımı, çoğu adliyede yer alan, adaletin önemini ve hızlı olmasının elzem olduğunu anlatan, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun bir sözüyle bitirmek isterim.
“Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir,
Temele taş bulmak gecikebilir,
Devlete baş bulmak gecikebilir,
Adalet gecikmez tez verilmeli..”