Çocuklarımız Boğulmak Üzere!

YAYINLAMA: 19 Aralık 2022 / 16.19 | GÜNCELLEME: 19 Aralık 2022 / 16.19

“Ön yargısız düşünebilen ve dönemin ilerisine çıkabilen sadece çocuklardır.”

Çocukları kimse hesaba katmıyor, çocuklukta yaşananların yaşam üzerindeki yakıcılığını kimse kabullenmiyor. Çocukluk dönemleri geçiştirilmesi gereken bir zaman dilimi olarak görülüyor. Çocukların dünyası hep küçümseniyor. Onların tercihleri alaycı sözcüklere maruz kalıyor. Çocukların hayal dünyalarına ciddiyetle, samimiyetle ve saygınca yanıt olunmuyor. “Oysa çocukların dediklerini bir yazar, bilge, filozof, düşünür dediğinde ayakta alkışlarla karşılanıyor.”

Korktuğumuz için, acı çektiğimiz için, gerçek arzuları bilemediğimiz için, hayatın sevinçler yaratmak üzerine kurulması gerekliliğini kavramadığımız için çocuklara güç yettiriyoruz. Tahakkümcülüğü hemencecik onlar üzerinde deniyoruz, hükmederek köreltiyoruz çocukluğu. Onları okuldan çekip işçi ve gelir kaynağı yapıyoruz.  Wilhelm Reich’in dediği gibi, “çocuklarımız boğulmak üzere, ama biz hala çocuğa sopayla vurmaya çalışıyor, “disiplin ve terbiye” diye tutturuyoruz.”

Çocukluğun canlı, dinamik, neşeli ve özgür davranışsallığına tahammül etmiyor ve üstelik tümünü bastırıyoruz. Çocukların varoluşundaki en iyi duyguları, dostluk damlacıklarını, barışçıl benlerini, eşitlikçi oyunlarına yasaklar koyuyoruz. Onları yanıltmakla ve yanılsamalarla gafil avlıyoruz. Mantığı olmayan hayatsal anlayışımızla, çocukları mantıklıca yöneltmeye kalkışıyoruz. Tüm yetmezliklerimiz, hegemonik tavır ve kaprislerimiz uğruna dünyanın çocuklarını sınırlarda, denizlerde, yollarda ve savaşlarda heba edebiliyoruz.

Çocukların, yetişkinlerden daha farklı ihtiyaçlara ve haklara sahip olmaları gerektiği bilincini reddediyor; çocukluk haklarının güvence altına alınması için yeterli özveride bulunmuyoruz. Eğitim, sağlık, beslenme, barınma, korunma ve yaşatılma hakları öncellikli olan çocuklarımızın başına gelmeyen ne kaldı ki? Kimisi açlık çekiyor, kimisi sefalete zorlanıyor, kimisi erkenden büyümek durumunda kalıyor, kimisi istismar ediliyor, kimisi tacize ve kimisi tecavüze uğruyor. Onları boğan ellerimiz nasıl da çoğaldı!

Dünyadaki çocukları etnik köken, inanç ya da kültüre dayalı ayrıştırmak meşrulaştırılmış. Çocuklar arasındaki öz değerler ve eşitlikleri yasalarla bile yeterli güvenceye kavuşturulmamış. Çocuklara yönelik şiddetin ve suçların artması; istismar edilmeleri, iş cinayetlerine kurban gitmeleri gibi giderek çoğalan hak ihlalleri içimizin yangınlarını harlıyor.

 Dünyanın en ücra noktasındaki çocukların buluşları sayesinde yaşam kolaylaştı; ilk aşıyı, başka ülkede çocuk olanlar keşfetti. O ciddiye almadığımız ülkenin bir çocuğu hastalıklara çare için çırpındı, elektriği bulanda bir zamanlar çocuktu. Onun için tüm çocuklar çocuklarımızdır. Unutma, gökyüzünün mavisi gibi binlerce yıldızı içinde sadece çocuklar taşıyabilir.

Toplumdaki öfke, nefret, kin ve kutuplaştırıcı, sömürücü anlayış ve uygulamalar çocuklar arasında duygusal kopuşların, şiddet ve nefretin yaygınlaşmasına dayanak olmaktadır. Bir çocuğun başka bir çocuğa şiddet uygulamayı nereden öğrenebileceğinin kökenine iyice inmeliyiz Toplumsal ve coğrafi olarak yaşanan gelişmeler çocukların ruhsal gelişimlerini, eğitim ve sosyal yaşamlarını doğrudan etkilemektedir.

Yoksulluk, göç, mülteci statüsü, engellilik, ırk, renk, etnisite farklılıkları, bölgesel dağılım, eğitimin ticarileşmesi kız çocukları için toplumun geri kalanından daha dezavantajlı bir durum yaratmaktadır. Kız çocuklarımız cinsiyetlerinden dolayı eşitsizliklere, ayrımcılıklara, eğitime, yasal ve sosyal haklara erişiminde sorunlara farklı boyutlarıyla maruz kalmaktadırlar.

Dünya genelinde milyonlarca kız çocuğu, erken yaşta evlenmeye zorlanmakta, çocuk işçiliğine, ev içi emek sömürüsüne, yoksulluğa, şiddete, istismara ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Çocuk evlilikleri her gün yükselirken, bu duruma normalleşme süsü verilmeye gayret edilmekte. Yasal düzenlemelerle, toplumsal kararlılıkla kız çocuklarını eğitimden ve toplumsal hayattan koparıp güçsüzleştiren geleneksel ataerkil rollere hapseden anlayış son bulmalıdır.

Çocuklarımızın sevgi, duyarlık, ilgi, özveri ve dayanışmacı ruhlarının kapıları sonuna kadar açık tutulmalı. Onların mucitlikleri, keşifçi yanları, farkındalık, yaratıcılık ve dönüştürücülükleri yüceltilmeli. Onların aslında birer dahi olduğunu kulak ardı etmeden, en mutlu yaşamsal isteği, sonsuz düşleri, hakikati içlerinde canlı tuttuklarının farkında olmalıyız.

 Çocuklar yaşamın ve yarınların başlangıcıdır. Hastalıklarımızı onlara bulaştırmaktan kaçınmalıyız. Ön yargısız düşünebilen ve dönemin ilerisine çıkabilen sadece çocuklarıdır. Çocuklar sevilmek, duyulmak, umursanmak ve anlaşılmak ve kendileri kalmak istiyor. Onlar güzel şeyler hissediyor, onları anlamadığımızda dünya renksiz, değersiz ve anlamsız kalacaktır.

 

Yararlanılan Kaynaklar:

*Dinle Küçük Adam (Wilhelm Reich)     

*OECD raporları.   

*Barolar Bitliği  Raporları

 *Eğitim Sen Yayınları

 

Çocuklarımız Boğulmak Üzere!