Huzur kimde?…
“Çok huzursuzum, kendimi bir türlü iyi ve güvende hissedemiyorum,” diye söylenenler varsa, bugünkü yazım onlar için…
Burada profesyonel deneyimlerim yanında, kişisel deneyimlerimden yaptığım çıkarımları da paylaşıyorum arkadaşlar.
Huzursuzluğun temeli karanlıktan başka bir şey değil. Karanlığın arkasındaysa belirsizlikler, ikilemler, toksik etkiler, bilgi eksikliği ve ilizyonik korkular var aslında. Ve tüm bunların yaptırdığı eylemler ya da eylemsizlikler…
ÖZümüzün kendisi bir ışık iken, karanlık nasıl oluşuyor?
İçine doğduğumuz ailemizden bize taşınan karmalar, ya da yaşam içinde kendi yarattığımız, enerji alışverişi yaptığımız insanlarla oluşturduğumuz karmalar ÖZümüzün ışığının üzerini sinsice örtüp ilizyonik bir karanlık oluşturuyorlar.
Karma denilen şey bir çeşit kul hakkına girmek ve bunu ödemek de diyebiliriz. Kendi kul hakkın ya da başkalarının olabilir bu. Burada negatif karmadan söz ediyorum. Huzur kaçıran yani.
Örneklemek gerekirse;
Liyakatsizlik veya bilgi eksikliği sebebiyle ya da çıkarları uğruna kendilerine veya başkalarına bilerek ya da bilmeyerek maddi manevi zararlar verenler…
Her türlü korkunun ilizyonik esareti altında sinmişler, susmuşlar…
Ya da materyalist çıkarları için ÖZ değerlerini görmezden gelen, hiçe sayan kendini bilmez egoistler…
Yalanla, hırsızlıkla, korkaklıkla hareket edenler… Ya da düzeltilmesi gereken yanlışlar olduğunu bile bile harekete geçmeyenler…
Aman koltuğum gitmesin de.. Aman düzenim bozulmasın, elimdekilerden olmıym diyenler…
İkilemler yaşayanlar, öyle mi yapsam böyle mi yapsam?.. Hem pastam dursun hem karnım doysun diyenler…
Kimse görmediyse bir sorun olmaz diyenler…
Sizde huzur nasıl olabilir ki?
Tüm bunlar ve burada sayamayacağım her türlü korkunuz ya da bencilliğiniz ile yaptığınız veya yapmadığınız eylemler düpedüz kul hakkına girmektir…
Hem de herkesten de önce kendi kul hakkınıza.
Sözün kısası arkadaşlar sözde menfaatleri için karanlığa hizmet edenlerin kendi hataları ÖZlerini örtmüş, karanlıkta kalmışlardır. Giderek kalınlaşan bir perde ile üstü örtülmüş bir ışık gibi düşünebiliriz.
Çobanları olan şeytana, koyunluk yaptıklarını fark edemediklerini ifade etmek isterim. Kendi kendilerini ya da çevresindekileri hasta ederler. ÖZleri karanlığa direnmeye çabalarken vücutları da hastalıklarla savaşır.
Bu koyun kardeşler öyle de kördürler ki kendi ÖZlerinin kendini diğer insanlar aracılığıyla cezalandırdığını dahi anlayamazlar. Ve diğer insanları suçlarlar. Kendileri masumdur hep. Mağdurdur hatta. Kendim ettim kendim buldum diyebilecek kadar bile sorumluluk almaktan acizlerdir.
Bir de şu var bu koyunlar, kendileri gibi koyun olmayanları da hazmedemezler. Kendi bildikleri en doğrusudur çünkü. Narsist koyun.. :) Sanırlar ki çoğunluk böyle ve kendileri de doğru yoldalar. Oysa bir baksalar kendi içlerine, görecekleri şey huzursuzluktan mutsuzluktan başka bir şey değil. Koyu bir karanlık. Kendi karanlıkları kendilerini boğar bunların.
Huzur.. nerede o halde?
Huzur nerede söyliym.
Öz değerlerini ne pahasına olursa olsun koruma cesareti gösteren temiz ruhlarda.
Kendi menfaatleri için insan harcamayanlarda.
İlkeleri olan, doğruyu yanlıştan ayırabilen, paranın, şehvetin, statünün, makamın, “insanlar ne der?” esaretinin ötesinde yaşamayı beceren insanlardadır huzur. Işığın olduğu yerdedir. Sevginin, şefkatin, dürüstlüğün, güvenin, sadakatin, merhametin, üretimin olduğu yerlerde.
Dört duvar arasında, güya kimseler görmeden, sözüm ona kurnazlıklar yaparak kendi dünyasını güzelleştirmeyi hayal eden kuzu postu giymiş sırtlanlarda huzur ne arasın ki… Sadece tüketmeyi bilirler. Parayı bulurlar, sahte saygınlığı bulurlar, materyal anlamda istedikleri her şeye ulaşabilirler.. ama huzuru bulamazlar.. Bolluğu bereketi bulamazlar. Neden?
Birilerinin arkasından iş çeviren, çıkarları için insanları satan, söyledikleri yalanlara kendisi de inanan ikiyüzlülerde huzur ne arasın… Anladın mı koyun kardeş neden huzursuzsun?
Sen mumla ara hadi korkaklığın, cehaletin açgözlülüğün ve davarlığınla huzuru. Bulursun…
Ya da belki yaptığın yanlışların kendi ayağına sıkmaktan öteye gidemediğini anlar düştüğün huzursuzluk karanlığının içine bir mum yakmayı seçersin. Seçim senin… Tabi karmalarını ödedikten sonra..
Sistemin alma verme dengesini Sen belirleyemezsin. Işık alıp karanlık veremezsin. Karanlığa hizmet ettikçe bulacağın şey kendi karanlığından başka bir şey değil. Ben söyliym de sen yine ne halin varsa gör…
Huzur, ışığın olduğu yerde…
Işığınız bol olsun sözü de vefat edenlerin arkasından söyleniyor ya, asıl ışık nefes alanlara lazım. Gidenler, kendi ışığıyla ve kendi karanlığıyla gidiyor zaten…
Işığımız bol olsun.
Sevgiler, selamlar…