SEÇİM SONRASI BEKLENEN ‘’ACI REÇETE’’ GAZİANTEP SANAYİSİNİ DE VURACAK
Geçen hafta piyasaları kilitleyen Bankaların üretim, tüketim ve dış ticareti yakından ilgilendiren kredileri dondurma ve kredi kartlarına kısıtlama getiren, ancak özellikle iş dünyasından gelen tepkiler üzerine gevşetilen kararları yaşattığı şok, bazı kesimlerce daha çok seçim belirsizliğine bağlanıyor ve yaşanan nakit sıkışıklığı geçici olarak algılanırken, makro ekonomik göstergelerin sunduğu genel tablo ise yapısal bir duruma işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde, özellikle seçimin 2’nci turunun ardından ekonomide radikal gelişmeler, olaylar ve kararlar ile özellikle makro dengeleri yeniden sağlamaya yönelik bir “acı reçete” beklentisi artıyor.
Ekonomi çevrelerinde genel beklenti, seçim sonrası hem döviz hem de faizin yükseleceği yönünde. seçime kadar olan dönemde sürekli satışlar şeklinde müdahale ile baskılanan kurlarda seçimlerin birinci turundan sonra yukarı yönlü hareketin arttığı gözleniyor. 2’nci turun ardından baskı kalkacağı beklentisiyle kurların hızla yükseleceği, doların 25-30 TL’ye çıkacağı yönünde tahmin yapanlar bulunuyor.
Bu öngörüler Borsa’nın düşeceği, enflasyonun yükseleceği öngörüleri ile paralel gidiyor. Bir süredir baz etkisiyle düşerek Ekim 2022 sonundaki yüzde 85,5’lik düzeyinden bu yıl nisan sonunda yüzde 43,7’ye inen TÜFE bazında yıllık enflasyonun, kur kaynaklı maliyet enflasyonuna bağlı olarak aylık oranların önceki yıla göre daha yüksek gerçekleşmesi sonucu yeniden tırmanışa geçeği öngörülüyor.
Ülkemizin ihracat yükünü sırtlayan güzide şehrimizde bu döviz-faiz-enflasyon üçgenindeki dalgalanmadan en çok etkilenen şehirler arasında yer almaktadır. Dövizdeki en ufak bir oynama maliyetlerde artışa neden olmakta ve firmaları işleyemez hale getirmektedir. Dövizdeki artış enflasyonu doğrudan etkilemektedir. Enflasyondaki neredeyse günlük değişimler firmaları derinden etkilemektedir. Firmaların en büyük şikayeti sattıkları malları geri alım aşamasında sattıklarından daha pahalıya almasıdır. Bu durum firmaların sermayesinde azalmaya neden olmakta ve firmaları iflasa sürüklemektedir. Bu durumun yarattığı ikinci en büyük sorun ise stokçuluktur. Sürekli artan fiyatlar nedeniyle zarar etme ve sermaye kaybı kaygısı ile firmalar mallarını satmak istememektedir. Stokçuluk bir sebep değil sonuçtur. Bu durumun sona ermesi için bir an önce fiyat istikrarı sağlanmalı ve firmaları bu tedirginlikten kurtarmak gerekmektedir.