Enflasyonla mücadelede acı reçete halkın olacak
2022 yılı Eylül 2021’den itibaren başlayan Ortodoks olarak adlandırılan ancak kimsenin ne olduğunu anlamadığı ekonomik kararlar ve kararsızlıklar bütünü neticesinde hiperenflasyon ortamında geçen bir yıl oldu.
Ülke toptan fakirleşti. Ancak savaş döneminde görülebilecek bir hızla enflasyon arttı. Alım gücü düştü. Büyük şehir meydanlarına tanzim satış mağazaları kuruldu. Gıda perakendecileri hedefe konularak cezalandırma yoluyla enflasyonla mücadele edilmeye çalışıldı. Böylece enflasyonla mücadele edildiğine halk inandırılmaya çalışıldı. Milli paramız eridi. Eskiden alışverişe gittiğimiz ülkenin vatandaşları kur artışının yarattığı kendilerince ucuzlama nedeniyle mağazalarımızı hatta eczanelerimizi bile adeta talan etti.
Alım gücümüz düştü. En çok etkilenenler sabit gelirliler oldu. Yanlış politika tercihi neticesinde konut fiyatları arttı. Kiralar inanılmaz rakamlara çıktı. Çocuklara verdiğimiz harçlıklar yetmemeye başlayınca, çocuklarımız da enflasyonla tanıştı. Çocuklarımız dahi aldıkları harçlıkları enflasyon altında ezdirmemek için dövize çevirdiler.
Bunların hepsini birlikte yaşadık. Asgari ücrete dolar cinsinden tarihi yüksek seviyelerde zam yapılmasına karşın, yüksek enflasyonun devamı daha henüz zammın 1.ayında ücretleri sildi süpürdü. Emeklilerin durumu ise söylemeye bile gerek yok içler acısı durumda.
Hükümet yüksek enflasyonu önlemeye yönelik sıkı para politikasına başladı. Acı reçete söylemleri yeniden önümüze geldi. Acı reçetenin zaten enflasyon altında hırpalanmış halka yıkılamayacağı çok açık.
2022 yılında küresel ekonomi yüzde 3,5 büyürken, Türkiye ekonomisi yüzde 5,6 büyüyerek güçlü bir büyüme kaydetti. Büyümenin ivmesi daha çok iç tüketimden sağlandı. İhracatın katkısı da yüksek oldu ancak ekonomide yapısal dönüşüm sağlanmadığı için ithalat patladı.
Ne pahasına olursa olsun büyüyelim yaklaşımı ile negatif reel faiz vererek Türkiye Ekonomisinin ihracat üzerinden büyüyeceği düşüncesi yüksek enflasyon ve yüksek cari açık getirdi. Türk Lirası değer kaybettikçe döviz ve kredi piyasasına yönelik onlarca düzenleme birbiri ardına geldi.
Özetle sanayiciler iyi çalışmış, ülkeye döviz getirmiş ancak düşük faiz politikasının nimetlerinden de yararlanmışlar.
Acı ilaç içilirken herkesin gücü ölçüsünde ilacı içmesi lazım..
Yükü sadece sabit gelirli vatandaşa yüklemek her şey bir yana adaletsizliktir.