Okudukça Zihin Gökyüzü Olur!

YAYINLAMA: 14 Kasım 2023 / 03.00 | GÜNCELLEME: 13 Kasım 2023 / 21.14

Yaşam içindeki her dem yeni bir yöne kürek çekişimiz, kültürlenişimiz, dünyadaki yürüyüşümüz gelişi güzel veya varoluş gerekçesinden bağımsız değildir. Yeteneklerimiz taze bilince ulaşır ulaşmaz, doğal işleyişin içimizde var olma olanakları ayağa kalkar. Ayrıca benliğimizi genç ve zinde tutacak birçok sezgi ve gizemi hazır tutarız. Böylece kendi lehimize olan her şey toplum yararına da çoğalmaya can atar.

İnsan, bile bile “özgür olma dünyasına” dair sorumluluktan kaçamıyor. Bu dünyaya aitsek ve bilinci çoğaltan deneyimler kendi bileşkesinde yürürlükteyse, “öz insanlık” bağımsızlaşmak ve “çağın buyruklarından” devamlı kaçma eğilimindedir. Duygular, algısal mekanizmalar, davranışlar durmadan fokurdar ve de hiçbir imkânsızlığa sürekli boyun eğmez, ilk açıklıkta özgür ufuklara göz kırpar.

Dünyada hızlanan sosyo-kültürel, bilimsel ve teknolojik ilerleyiş insanın sahip olduğu bilgi birikimleri katlayarak artırırken, “yenilenmeye de” yol açıyor. Tüm karşıtçı müdahalelere rağmen kavramlar, kavramalar, anlayışlar,  doğrular da kendine yeni kıyafetler dikiyor ve de uygun bedenlerde vücut buluyor. Bu realite, dönüşümü takip edemeyen bireye ve toplumlara yenilgileri bolca tattırıyor.

Dünya artık evimizdir, en uzakla o kadar yakınız ki evrensel ölçütler dört yanımıza yeni değerler taşımayı sürdürmekte. Böylece gözden ırak yerellerde çirkin ve üstü örtülen ve de gizlenen köklü ablukalar sarsılmaya yüz tutacak. Varlığı sönümlenen öfkeli ve yıkıcı bu yapı ise elbette durmadan baskı kriterlerini etkinleştirecek. Ama “insancı ölçütler” toplumların dokuları ve canlı hücreleridir, durmadan kendilerini yenileyeceklerdir.

 Bu pozitif(üretici) seçilim, objektif ve bilimsel esaslar ile iyimser pratiklerin genele yaygınlaşması sonucu; bilincin ve düşünme işlevinin en üste yol alması ile mümkün olabilecektir. Bunun için ise birey isteyecek, anlayacak, ayıklayacak, yorumlayacak ve bunları pratikleştirecek. Peki, insanın bu eğilimi, istenci, tutumu ve doğruyu açığa çıkarabilme iradesinin farkına varması nasıl sağlanabilir? Tolstoy’a göre, “sürekli öğrenci olmakla gerçek başarıya ulaşılabilir.” Öğrenci ise felsefe, tarih, sosyoloji, psikoloji, edebiyat ve sanatın kişisel ve toplumsal yaşamı arasındaki ilişkinin farkına varması ile oluşan aydınlıkta ayakta duracaktır.

Sanat, kültür, edebiyat, demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük birikimleri ile bir dönemden diğer döneme geçilebiliyor. Temel ilkeler, bütünlük ve asıl yapılması gerekenler tarihin bu sayfalarıyla bize ulaştı. Biz bu sayfaları okumayı bildikçe bilgiyle buluşmayı özümser, düşünce ve karar süreçlerimizin daha sağlıklı gelişimine kol kanat oluruz.

Yeni bilgileri edindikçe başkaca paradigmaların farkına varır, evreni yepyeni şekliyle tanır ve  kişi kendini yeni bir deryanın kavşağında bulur. Okudukça mitolojide çalkalanır, felsefede zirve yapar, tarihin en zengin düşleri ile donanırız. Okurken, yeni sadık dostlarımızla tanışır, hayal etmeye bile cüret etmediğimiz aşklara tanık olur ve savaşı yargılar, barışta uzlaşırız.

Okumak sadık dostumuz, akşamımız, parlayan güneşimiz, geçmişe ve geleceğe bizi taşıyan en güvenli yolculuktur; evet ama okuyan her kişi aynı değerleri, içtenliği ve benzer duyarlılıkları edinebiliyor mu?

Herman Hesse'ye göre, "insanların çoğu bir şeyin nasıl okunacağını
bilmez, çoğu da neden okudukları pek bilincinde değildir. Bazıları da vardır, okumayı "kültür" edinmenin büyük ölçüde zahmetli ama kaçınılmaz yolu görür, tüm okumaların sonunda da hayli kültürlü kişiler olup çıkarırlar.
Bazıları da okumayı zaman öldürmeye yarayan kolay bir eğlence bilir, bu tür okumada ne okunduğu aslında fark etmez, yeter ki okunan şey insanı sıkmasın." Bazıları da kendindeki boşluğu doldurma, sosyal alanda etkili olma kaygısıyla okur. Bu kişiler ne okursa okusun, edineceği kültür kendi içinde asla meyve vermiyor ölü bir nesne halini alıyor. Schopenhauer’in, kötü kitapların zihne zehir akıttığı ve aklı harap ettiği uyarısı okuma anlayışımız için de geçerlidir.

Okumuyorsanız niye yaşıyorsunuz, diyenleri çokça duyuyoruz. Haklılar da çünkü okuma sürekli uyanış terapisidir. Su olur, toprak olur okuyan kişi; yüreği yumuşar, zihin gökyüzü olur okudukça. 

Goethe’nin dediği gibi: Her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse mantıklı birkaç cümle söylemeli…

Okudukça Zihin Gökyüzü Olur!
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *