ANTİK DÖNEM AŞIKLARINI BULUŞTURAN BİLİNCİN GÜCÜ

YAYINLAMA: 23 Kasım 2023 / 03.00 | GÜNCELLEME: 22 Kasım 2023 / 23.13

Muhteşem sanat eserleriyle bezenmiş Zeugma Antik yerleşimindeki mozaiklerin sanat kalitesinin eşsizliği, mozaikleri tarih boyunca çalınma tehlikesiyle karşı karşıya getirmiştir. Bu yazım, yıllar önce ören yerinden çalınan mozaik parçalarının bulunup, yerinde korunması serüvenini anlatmaktadır. Kültürel mirasımız olan çalınan mozaikler ile ilgili farkındalık yaratmanın, eğitimin, sivil toplum örgütlerinin kamu yönetimi ile iş birliğinin önemi tahmin edemeyeceğiniz kadar değerlidir.

Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nin efsane müdürü Dr. Rifat Ergeç ve West Avustralya Üniversitesi’nin Prof. Dr. David Kennedy başkanlığındaki ekibiyle 1993 yılında Belkıs Zeugma Antik Kenti’nde kurtarma kazıları başlamıştı. Burada bulunan ilk Roma villasının taban mozaik döşemesinde, ortadaki ana figürlerin kaçakçılar tarafından kaçırıldığı tahmin edildi ve mozaiğinin ören yerinde, hırsızlardan geriye kalan bölümü Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne taşınarak ortasına yerleştirilen kocaman bir “?” ile sergilenmeye başlandı. Kazılar sırasında, yöre sakinleri 1964 yılında bu mozaiğin ortasından iki figürün çalındığını duyduklarını anlatmaları çok ilginç bir bilgiydi. 

1997 yılında, daha önce de Türkiye’deki kazı çalışmalarına destek için gelen Kanadalı mozaik uzmanı Sheila Campbell, Houston’da Rice Üniversitesi’nde görev almıştı. Üniversitedeki Menil Collection’da Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde, ortasında bir soru işareti ile sergilenen ve tüm dünyada aranılan mozaiğin çalınan iki parçası olabileceğini düşündüğü iki torso figürünü gördü. Fotoğraflarını çekerek müzeye ve TC. Kültür Bakanlığı’na gönderdi.

Yıllar önce Zeugma kazıları sırasında bulunan mozaik, antik dönemde birçok tiyatro oyunlarına ve romanlara konu olan “Parthenope ve Metiox” isimli kahramanları bir klinede (antik dönem divanı) tasvir etmekteydi. Mitolojik öyküde çok güzel bir Frigyalı kız olan Parthenope’nin asker olan babası ve annesinin intiharı sebebiyle, onların ruhlarının af edilmesini sağlamak için, bekaret yemini etmesi ve bu sebeple büyük aşla birbirine bağlanan ancak bir araya gelemeyen Parthenope ile Metiox’un imkansız aşkı anlatılmaktaydı.

Kennedy Villası’nda bulunan mozaik, ziyafet sonrasında içilen şarap eşliğindeki sohbet anını resimlemişti.

 İkili örgü, üçgen dizisi ve çift çizgi ile çalışılmış bir bordürün çerçevelediği mozaikte, Parthenope ve Metiox klinede yan yana oturmaktaydı. Parthenope omuzlarından birini açıkta bırakan yeşil bir kiton giymiş, gür saçlarını başının üstünde toplayıp kalın bir diademle süslemişti. Deri sandaletleri, pelerini, bronz vücuduyla yakışıklı Metiox da Parthenope de ürkek ve utangaç gözükmekteydiler. Yüzleri birbirine dönüktü. Üst üste genişleyen diskler üzerine oturtulmuş kline son derece zarif bir işçiliği yansıtmaktaydı. Mozaiğin sağ tarafında MHTIOX, solunda da   PARTHENOPE yazmaktaydı. Bu iki aşığın resmedildiği mozaikten, iki torso kesilerek çalındığında ilk iki harf dışında sadece muhteşem bordür, aşıklarımızın bacakları ve klinenin ayaklarının kaldığı tespit edildi ve bu parçaların Zeugma’dan çalındığı kanaati kuvvet kazandı.

1997 yılında Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü görevinde olan Prof. Dr. Engin Özgen bu konuda hazırlanan ve bilimsel kanıtlardan oluşan bir dosyayı Menil Collection’a götürdü. Bilim Direktörü Bernard Davezac ve Menil Collection müdürü Paul Wiınker ile bu kanıtların incelendiği bir dizi toplantı yapıldı. 18 Eylül 1997 yılında Bilim Direktörü Bernard Davezac elinde mozaiklerin tıpkı kopyalarla Gaziantep’e geldi. Ben de sabırla verdiğimiz bunca çaba sonunda elde edeceğimiz sonucu ve bu muhteşem buluşmayı fotoğraflama şansına eriştim. Birbirini tamamlayan harf dizilimi, torsoların drape uyumu, mozaiklerin buradan çalındığının birinci derece kanıtı oldu.

Paul Winker ve David Davezac mozaiklerin Gaziantep Müzesi’ndeki parçalarını alıp, ABD’ye götürüp, mozaiği birleştirip, bir süre sergileyip sonra tekrar göndermeyi önerdiler. Bu teklif asla kabul edilmedi. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü arkeoloğu Esra Akça ABD’ye giderek iki figürü iki sandık içinde 19 Haziran 2000 de Türkiye’ye getirdi. Müthiş bir güvenlik önlemiyle gece yarısı müzeye getirilen mozaik parçaları burada birleştirildi. Ulusal TV kanalları canlı yayın yaptı. Ulusal gazetelerde buluşma geniş yer buldu.

Bu uzun soluklu maceradaki başarıya sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket eden kamu kurumlarının ciddiyeti ve disiplini sonunda ulaşıldı. Bu ülke, bu topraklar, bu yedi düveli bize hayran bırakan medeniyet bizim. Ona sahip çıkmak, çocuklarımıza bu kültürel mirası devretmek bizim en önemli görevlerimizden biri. O sebeple herkesin çevresine sahip çıkmasını, kültürel mirasımız konusunda ciddi bir farkındalık yaratmayı görev bilmesini istiyor, bu başarıda payı olan, uzun yıllar emek veren ve asla vazgeçmeyen tüm ilgilileri içtenlikle kutluyorum. Onlara gerçekten çok şey borçluyuz.

 

ANTİK DÖNEM AŞIKLARINI BULUŞTURAN BİLİNCİN GÜCÜ
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *