VERDA VE ÖĞRENMEK
Çok sevgili arkadaşım , yazar ve eğitimci Nilüfer Köylüoğlu , “Verda” adında çok güzel bir roman yazdı . Roman büyük bir başarı göstererek satışa çıktığı hafta , en çok satanlar listesinde ilk üçe girdi ve ikinci baskısını yaptı. Nilüfer Köylüoğlu kitabında sadece 1950- 1995 yılları arasına dikkatleri çekmekle kalmıyor , muhteşem bir örgü ve kurguyla hem şahane bir aşkın hikayesini anlatıyor, hem de bir çok konuda ders veriyor . En çok sevdiğim bölümlerden birini size olduğu gibi aktarmak istedim :
Cornell Üniversitesi
Baharla ağaçlar yeşermiş bir kısmı çiçek açmıştı . Verda, kampüsün ortasındaki geniş yeşilliği koşarak geçip binaya girdi. Larry’ye sürpriz yapacaktı. Ona öfkesi çoktan geçmişti. Amfinin büyük kapısını yavaşça açıp en arka sıralarda kenarda bir yere oturuverdi. Ön sıralar doluydu . Larry yandaki kapıdan kürsüye çıktı. Çantasını masaya bırakarak ceketini çıkardı, sandalyenin arkasına astı . Geniş omuzlarını ortaya çıkaran gömleğinin kollarını katlarken öğrencilere baktı gülümseyerek “ Çok sıcak “ dedi. Ön sıraları dolduran kızlar neşeli seslerle ona hak verdiklerini söylediler. Larry masada notlarını düzenlerken sessizlik vardı. Bir tebeşir aldı , tahtanın tam ortasına “Öğrenmek !” yazdı, döndü, kürsünün önüne gelerek durdu. Kollarını iki yana açarak sınıfı kucaklarmış gibi gözlerini salonda dolaştırdı. Tahtaya yazdığını bütün sınıfın görmesini bekledi, sonra sordu:” Bu sözcük size ne düşündürdü ?”
Salonda kıpırdaşmalar ve fısıldaşmalar oldu. Eller kalkmaya başladı. Öğrenciler fikirlerini söylüyor, Larry ilginç bulduklarını tahtanın bir yanına not alıyordu. Söz almak isteyen öğrenci kalmayınca Larry’nin gür sesi, güven veren bir hakimiyetle salonu doldurdu :
“Öğrenmenin temel dürtüsü ihtiyaçtır! İhtiyaç yoksa merak da uyanmaz !”
Kürsünün geniş platformunda bir uçtan bir uca gidip gelirken bakışlarıyla öğrencileri tarıyordu.” Birine bir şey öğretmek istiyorsanız önce o konuya ihtiyaç duymasını sağlayacaksınız. İhtiyacı merakını uyandıracaktır. Bunu uluslararası ilişkiler bağlamında düşündüğümüzde kültürler arası ilişkilerin önemini fark etmemiz gerekir . Örneğin seyahat etmek, bilgiye duyulan ihtiyacın doğmasını, merak ve ilginin oluşmasını sağlar. Bu ve benzer süreçler uluslararası ilişkilerin gelişme platformlarıdır. “ Öğrenciler not tutmaya başlamıştı. Larry onun oturduğu tarafa doğru dönünce Verda yavaşça yerinde aşağı doğru kaydı. Dersin ortasında Larry‘nin kendisini görmesini istemiyordu. “ Duyumlarla, dolaylı yollarla edinilen bilgiler en istenmedik şey olan ön yargılara yol açar. Ön yargıların yıkılması zordur ama imkânsız değildir. Bunu başarmanın en etkin yolu insanlarla tanışmak ve günlük hayatı o kültürün sosyal dokusu içinde deneyimlemektir. “
Öğrencilerden biri el kaldırdı.” Peki insanlar tanışıp kaynaştıktan sonra ne olur ?”
Larry, sözlerinin altını çizmek ister gibi biraz durdu. “İnsanlar birbirlerini tanıyınca ülke imajı ete kemiğe bürünür, somutlaşır. İnsani boyuttaki paylaşımlar ve ortak deneyimler her iki tarafta da kolay değişmeyecek görüşler, hatta inançlar oluşturur.”
Verda, Larry’nin ilk dersinde öğrencilerle iletişimini hayranlıkla izledi. Bütün amfi gözünü kırpmaksızın onu dinliyordu. Konusuna hakimiyeti ve anlatım biçimiyle bütün öğrencilerin dikkatini yakalamıştı.
“Ülkelerin geniş ölçekte doğru ve iyi tanınması, dünya platformunda iş birliklerinin güçlendirilmesi için çok önemlidir. Ülkeler arasında “sosyal “ yani insani ilişkiler geliştirilmedikçe sanat, ticaret, siyaset… Hiçbir alanda sağlıklı yönde bir ilişki gelişemez çünkü gelişecek zemin bulamaz. Şimdi bu ihtiyaç ve merakın oluşturulabilmesi konusunda neler yapılabilir, onlara hep birlikte bakalım….”
Kitapta şarap kültürüne, o yılların sosyal yaşamına, yaşanmışlıklara ait birçok detayı okumak hem keyif veriyor hem de hayranlık uyandırıyor.
Nilüfer Köylüoğlu’nun yılların imbiğinde damıttığı kültür, gözlem, bilgi ve görgüyü müthiş bir anlatımla sayfa sayfa hafızanıza kazıması da her türlü övgünün üstünde.
Kitabın önsözünde çok çarpıcı bir paragraf da var:
Nilüfer Köylüoğlu şöyle yazmış: “Kitap benim gözlem ve izlenimlerimi de taşıyan bir kurgu ama romanın önemli karakterlerinden Osman’ın iş hayatında yaşadıkları babamın sistemli iflas ettirilişinden esinlenerek yazılmıştır. Banka müdürü ile küçük Verda’nın ilk karşılaşması benim yaşadığım olaydır. Müdürün, banka nezdinde Suphi ve Küfeli ile birlikte çevirdiği işler ve sonra ailesine olanlar Gaziantep’te yaşanmıştır ve gerçektir. Banka müdürü ve banka bağlamındaki olaylar dışında tüm olay ve karakterler ise hayal ürünü ve kurgudur.”
Nilüfer Köylüoğlu’nun romanında Larry’e söylettiği gibi : ” Birine bir şey öğretmek istiyorsanız önce o konuya ihtiyaç duymasını sağlayacaksınız. İhtiyacı merakını uyandıracaktır.” Bu kitapla ben bir şeyden daha emin oldum. Hiçbir kötülük gizli kalmıyor çünkü gerçeklerin ortaya er geç çıkmak gibi bir huyu var.
Remzi Yayınevi’nden çıkan bu muhteşem kitabı D&R lardan da online sipariş edebilirsiniz. Tüm merakı uyananlara iyi okumalar dilerim.