ZEUGMA MOZAİKLERİMİZİN ÖYKÜSÜ

YAYINLAMA: 04 Temmuz 2024 / 00.00 | GÜNCELLEME: 03 Temmuz 2024 / 17.06

Bu hafta, bu sıcaklarda bölgemizde gururla gezdirdiğimiz Hintli ve Avustralyalı konukların Zeugma Müzemize duydukları hayranlığı görmek, beni yıllar öncesine, Zeugma mozaikleri kurtarma kazısındaki can siperane çabalarımıza götürdü.

Arsan Seyahat Merkezi’nin 1992 yılında başlattığı Zeugma'yı Kurtarma Kazılarına Destek Kampanyası “ Belkıs’ ın etekleri ıslanmasın “ adıyla geniş kitlelere duyurulmaya ve bu konuda farkındalık yaratılmaya çalışılmıştı.

Bu içten çabalar sonunda, Arsan’ın bu çalışması, Amerikan Seyahat Acentaları Birliği'nin (ASTA) ve Smithsonian Magasine'in çevre ödülü yarışmasındaki 52 dünya projesi arasında yer aldı, Bangkok'ta yapılan ASTA 66. Dünya Kongresinde, ASTA Çevre komitesi standında, Arsan Seyahat Acentası'nın Genel Müdürü olan ben; Ayşe Nur YILMAZER, farkındalık yaratma konusunda büyük övgüler toplamıştım.

Peki bu çok değerli antik yerleşimi ne kadar tanıyor, öyküsünü ne kadar biliyoruz?

Önce tarihi önemini anlatayım: Gaziantep'in Nizip ilçesinin Belkıs köyünde bulunan Zeugma antik kenti, Fırat nehrinin kolay geçilen bir noktasında yer aldığından, tarihin en eski çağlarından bu yana çok önemli bir geçit yeri olmuştur. Ticaret açısından olduğu kadar, askeri bakımdan da her zaman önemini korumuştur. Doğudaki ve batıdaki imparatorlukların doğal sınırı olan Fırat nehri kıyıları büyük savaşlara sahne olmuştur. Büyük İskender, İran seferine giderken, Fırat'ı buradan geçmiş ve sonra Helenistik dönemde şehir yeniden imar edilmiştir. Kommagene krallığı sırasında Zeugma dört önemli şehirden birisi idi. Roma İmparatorluğu döneminde ise, Fırat'ı koruyan dört büyük askeri garnizondan en güneydeki Zeugma'da bulunmaktaydı. Roma devrinde şehir çok büyümüş, güney Suriye'deki Palmyra kenti ile kültür, sanat ve ticari alanda çok yakın ilişkilere girmiş ve çok zenginleşmişti. Özellikle M.S. 2 ve 3. YY'da en parlak devirlerini geçiren şehir, Bizans döneminde eski canlılığını kaybetmeye başlamıştı. Sonunda islam akınlarına dayanamayarak önemini yitirmişti. Zaten bölgede değişen siyasal dengeler sonucunda eski önemi de kalmamıştı. "
Köprü başı" anlamına gelen Zeugma, özellikle Roma döneminde sanat alanında çok ileri gitmiş, zengin villaları süsleyen mozaik döşemeler dünya örnekleri ile yarışır hale gelmişti. Diğer taraftan Palmyra etkisi ile özellikle mezar heykeltraşlığı sanatında çok ilerleyerek kendine özgü mezar taşı tipleri ortaya koymuştu. İyi eğitimli ve varlıklı Romalı komutanlar, her şeyin en iyisini, en güzelini, en özgününü istediklerinden, Fırat kenarındaki villalarını da bu muhteşem taban mozaikleriyle süslemişlerdi. Mozaikler, bu inanılmaz yarış sebebiyle, en hayranlık verici ve eşsiz güzelliktelerdi. Hatta artık optik yanılsamayla üç boyutlu mozaikler yapılmaya başlanmıştı ve bu mozaikleri yapan sanatçılar imzalarıyla mozaiklere daha da değer katıyorlardı.

Yıllar sonra Malazgirt savaşından sonra Anadolu'ya gelen Türkler ilk kez karşılaştıkları antik mimarlık eserlerini gördüklerinde, çok iyi imar edilmiş ve gösterişli yapılarla süslü olduğu anlatılan Saba Melikesi Belkıs'ın ülkesine benzettikleri için, diğer bazı antik kentler gibi (Aspendos-Belkıs, Kyzikos-Belkıs) Zeugma'ya da Belkıs adını vermişler ve sonradan kurulan köy de aynı adı almıştı. 

Zeugma ören yeri M.S. 2-3. YY'larda Roma lejyonerlerini barındırmış, Fırat nehrinin şenlendirdiği fıstık ve zeytin ağaçlarının gölgeli yeşilliği arasında muhteşem bir sanatı, zevki ve görkemi yansıtan büyüleyici bir çağı dünya tarihine hediye etmişti. Ancak kaçak kazılar ve bozuk yollar, bu ören yerinin gün geçtikçe tahrip olmasına, böyle görkemli bir medeniyetin zarar görmesine neden olmuş, buna ek olarak da ören yerinin Birecik Barajı suları altında kalması, buradaki kültüre son darbeyi vurmuştu.

Gelişmekte olan ülkelerin kötü tarihini bu defa yenmeli, dört bir yanı paha biçilmez arkeolojik değerlerle dolu olan ülkemizin önemli değerlerinin güneşte eriyen kar gibi elimizden yitip gitmesini seyretmeye izin vermemeliydik. Ulaşabildiğimiz tüm sivil toplum örgütlerini, kuruluşları bir araya getirmeli, yaratabileceğimiz bütün kaynakları zorlayarak yüzyıllara olan burcumuzu ödemeliydik. Bu duygular içinde kurucusu olduğum ARSAN Seyahat Merkezi’nin  başlattığı seferberlik kampanyasına inanılmaz bir destek başladı. Belkıs'ı tanıtmak için hazırlanan broşürlere ve kazı çalışmalarına fon oluşturmak amacıyla hazırlanan kartpostalları, tanıtıcı yayınları, afişleri yakın çevremize satarak hem bu güzel yerin duyurulmasına hem de belirli bir birikim oluşturulmasına katkı sağladık. Bu çalışmalarda çok önemli bir eğitimci olan Nilüfer Köylüoğlu’nun ve onun küçük öğrencilerinin yüreklerini ortaya koyarak hazırladıkları kermeste küçücük elleriyle yaptıkları pasta, kek satışlarından kazanılan fonu, kazı çalışmalarına aktarmalarındaki yüce duyguyu ve sevgiyi anlatmaya sözcük yetmez.

Dünya çapında çeşitli gazetede ve yayınlarda yazılanlar, haberler, dia gösterili tanıtım çalışmalarımız karanlıkta bir çığlık etkisi gösterdi. Elde edilen samimi destek Gaziantep Müze Müdürlüğü kanalıyla Belkıs kazılarına aktarıldı. Gaziantep Müze Müdürlüğü'nün başkanlığında, yabancı heyetlerin de katıldığı fedakar çalışmalarla gün ışığına çıkarılan, yağmacılardan, bilinçsiz insanlardan korunan bu medeniyet, kazı çalışmaları ilerledikçe hayranlık verici boyutlara erişti. Her geçen gün daha çok arkeolojik bilgi ile değeri büyük kültür ve tabiat varlığı sulara gömülmekten kurtarıldı.

Geldiğimiz noktada Zeugma mozaiklerini ülkemize kazandırmanın kültürel zenginliğinin yanında nasıl ekonomik bir lokomotif olduğunu görüyor, zamana, ilgisizliğe ve bilgisizliğe karşı savaştığımız bu çabada tüm ilgili kuruluş, örgüt ve gönüllülere teşekkür etmeyi çok zevkli bir görev kabul ediyor, Arsan Seyahat Merkezimin arkeolojik zenginlikleri ortaya çıkarmadaki başarılarıyla gurur duyuyorum.

 

ZEUGMA MOZAİKLERİMİZİN ÖYKÜSÜ
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *