Yalancının MUMU
Ne kadar yanlış işlerimiz var yaşadığımız bu coğrafyada, her gün şahit olduğumuz olayların içinden çıkmak isteseniz bile çıkamazsınız. Neye güveneceğimizi, hangi kuruma inanacağımızı, hangi adımı atacağımızı inanın şaşırmaktayım. Ülkede yaşayan insanların kurumların aldıkları kararlara şüphe ile bakmaya başlarsa Devlete olan güven yıkılmaz mı? Bir Ülkede mühim olan hükümetler değil o ülkede kurulu devletin teşkilatı ve onun kurumları, esas hazinedir. Bizimde hazine kadar eskilere dayanan kurumlarımız bulunmakta. Bu kurumları araştırın kuruluşları yüz seneyi aşkın tarihleri bulunmakta. Bunların içinde bir örnek verelim, Danıştay isimli bir kurum vardır ülkemizde, Devletin kurumları ile bir hukuksal açmazınız oluştuğu vakit, baş vuracağınız bir müessese. Zaten hukuksal konuların bir ülkede bağımsız yargıçların vicdanı ile vereceği her kararın hak ve hukuk içinde olduğuna inanılması gerekir. Oysa ülkede bu kalıp olmasa, verilen kararlarda şaibe oluşursa, bu sefer müessese zarar görür. Kime hangi koşulda inanacağını şaşırırsa yurdum insanı, ülkede inanılacak kurumların varlığı tartışılır. Kurumlardan ötesi insanlar başka değerlere de inanmayı bırakır. Öyle değil mi? Hani kainatta bir adalet ve denge mevcut değil mi? Eğer hukuksal kurumların verdikleri kararlarda bir hakkaniyet oluşmazsa, mağdur olan insan hakkını başka nerede arayacak düşüne biliyor musunuz?
Kurumları şaibelerle yıpranan bir devletin varlığı derin yara almaz mı? Bu kurumların yanında başka kurumlarda sıralanırsa, yapılacak fazla bir şey kalmamakta. Bakın Hazinede para olmayınca ülkeyi yönetenler gelir getirecek kaynak ararlar. Bir örnek vermek gerekirse, yeni kimlik kartları icat ederler. 85 milyon vatandaş bu kimliklere sahip olmak için mecburen değişimi kabul edip ederi ne ise ödeyerek bu kimliklere sahip olurlar. 150 lira kimlik başına para alsa yönetim, alın size bir kaynak. Pasaportları değiştirme programını devreye alsa idare, beher pasaporttan 650 TL alsalar 63 milyon pasaporttan elde edilecek geliri oturup hesap edin. Birde ehliyetleri değiştirme kararnamesi yayınlarsanız, 60 milyon ehliyetten elde edeceğiniz kaynak, bal kaymak. Ancak bu da bir ülkede devlete olan güveninizi sağlamlaştırmaz.
Bir başka kurumu ele alalım Türkiye İstatistik Kurumu yani bir başka anlatımla TUİK diye yüzlerce hükümetin arka bahçesi olan kurumun çalışanları, aylık, 3 aylık, 6 aylık ve 1 senelik enflasyon değerine kaynak teşkil eden değişken fiyatları toplayıp, ortalama bir değer ortaya koyar. Ancak bu değerlerin mutlaka bir dayanağı olması gerekir. Patagonya’daki değerleri alıp ülkemizde oluşan değermiş gibi gösterip açıklarsanız, gerçek değerleri çarşı ve pazarda yaşayan insanlar isyan eder. Bu sadece kuruma karşı olan saygınlık değil, Devlete karşı olan güvende kaybolup gider.
İşte tam burada konuyu iyi tahlil etmemiz gerekir. Benim söylemem, bir başkasının söylemesi değil halkın büyük çoğunluğu KURUM YALAN SÖYLÜYOR derse, işte o zaman devlete olan güven sarsılır, saygı ortadan kalkar, ULUS DEVLET olmamız zedelenir. Belki ülkemizi bu şekilde yıpratarak, kökten sarsılmasını sağlamak amacını güden kuvvetlerin istediği böyle bir durum diye düşünmekteyim. Yoksa senelerdir ülkemiz üzerinde oynanan oyunların başka ne amacı vardır? Şimdi ise kökten sarsacak Eğitim Kurumları için bir kanun taslağı Cemaatlerin baskısı ile Meclis gündemine getirilmek istenmekte. Tarikat ve Cemaatler de kendi ceplerini doldurmak amacı için tepeye dayattığı düzenlemeyi mecliste kabul edilmesini aramakta.
Kurumları yıpratmayın, ülkemi sevin ki yaşasın, elbet bir gün bu makus kader düzelecek diye bir sözüm geldi söyledim Hem Nalına Hem Mıhına.