KOLTUK SEVDASI

YAYINLAMA: 25 Temmuz 2024 / 00.00 | GÜNCELLEME: 24 Temmuz 2024 / 17.34

Çağdaş toplumlarda yaşam, irili ufaklı örgütler tarafından düzene konur.

Çeşitli örgütler, toplumun gereksinimlerini karşılamak, kaliteli ve çağdaş standartta yaşamalarını sağlamak için  önlem alır, vatandaşların konforunu  artırmak amacıyla yasa ve tüzüklerle düzenlenmiş hizmetleri yerine getirirler. Bunlar küçükten büyüğe kooperatif ve dernekler, meslek örgütleri ve sendikalar, üretim, ticaret, finans, hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren özel sektör kuruluşları, medya ve basın kuruluşları, sivil toplum örgütleri, eğitim sağlık gibi kamu kurumları, yerel yönetimler, merkezi hükümet gibi devlet kurumları, hatta uluslararası kuruluşlar olabilirler…

Bu örgütlerin her biri, toplumun işleyişinde önemli roller üstlenir ve farklı alanlarda hizmet sunar. Çağdaş toplumların başarılı yönetimi, bu örgütlerin birbirleriyle uyum içinde çalışmasına ve etkin bir işbirliği içinde olmasına bağlıdır. Ayrıca, şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık ilkeleri, bu örgütlerin daha etkili ve adil bir şekilde yönetilmesini sağlar.

Günümüzde bu birimlerde görev olan yöneticilerin koltuk sevdasına çok sık rastlıyoruz. Bu sevdayı asla küçümsememek gerekir. Gerçekten çok ciddi sonuçlar doğuran sinsi bir hastalıktır.

Devirlerini devran kılabilmek, iktidarlarını sürdürmek için her türlü yolu geçerli gören liderler, sorumlu oldukları toplum ve hatta ülke için birçok açıdan tehlikeli olabilirler.

Koltuk sevdası olan yöneticiler, demokratik süreçleri manipüle eder, seçimleri adil ve özgür kılmak yerine kendi lehlerine çevirirler ve böylece demokrasiye zarar verirler.

Yaşadıkları güç zehirlenmesiyle, güçten vazgeçemeyecek hale gelen yöneticiler, gücü ellerinde tutabilmek için, yolsuzluk ve rüşvet gibi etik dışı yöntemlere başvururlar. Bu, kendilerine emanet edilen kaynaklarının yanlış kullanımı ve başında oldukları kurumun, hatta ülkenin ekonomik olarak zayıflamasıyla sonuçlanır. Bu yanlış politikalarla yolsuzluk ve rüşveti artırarak toplumun ahlaki yapısını bozarlar.

Eleştirileri susturmak ve muhalefeti bastırmak için medya üzerinde baskı kurar, ifade özgürlüğünü kısıtlarlar. Bu, toplumda korku iklimi yaratır ve halkın gerçek bilgiye ulaşmasını engeller.

Yargı bağımsızlığını ortadan kaldırarak, yargıyı kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanırlar. Bu, adaletin sağlanmasını engeller ve hukukun üstünlüğü ilkesini ihlal eder.

Yönetimde liyakati değil sadakati ön planda tutarak, ehil olmayan kişilerin önemli pozisyonlara gelmesine sebep olurlar. Bu, verilen hizmetlerin kalitesini düşürür ve sosyal huzursuzluğa yol açar. Sosyal huzursuzluğun sonu kaçınılmaz olarak ekonomik istikrarsızlıktır.

Dikensiz gül bahçesi yaratmak için muhalefeti ve sivil toplumu bastırmak ister, insan haklarını ihlal ederler. Keyfi tutuklamalar, işlemeyen adalet toplumda müthiş bir huzursuzluk ve güvensizlik yaratır.

Gücün ellerinden kayıp gitmesini önlemek için toplumu bölme ve kutuplaştırma stratejileri kullanırlar. Bu, toplumsal huzuru bozar ve birlik duygusunu zedeler.

İçerideki meşruiyet sorunlarını dış politikada saldırgan tutumlarla telafi etmeye çalışırlar. Bu, uluslararası arenada ülkenin itibarını zedeler ve dış ilişkilerde sorunlara yol açar. Hele turizm gibi olmazsa olmazı “huzur , barış, güven” olan ülkelerde bu tarz tutarsızlıklar ekonomiyi birebir çok olumsuz etkiler.

Tarih boyunca koltuk sevdası olan yöneticilerin, eşlerinin ve ailelerinin çeşitli ülkelerde nasıl tehlikelere yol açtığını ve sonlarının ne korkunç bittiğini biliyoruz.

1965'ten 1986'ya kadar Filipinler'in başkanı olarak görev yapan Ferdinand Marcos ve eşi İmelda Marcos  koltuk sevdalılarına güzel bir örnektir. 1972'de sıkıyönetim ilan ederek iktidarını sürdüren. Marcos’un yönetimi sırasında yaygın yolsuzluk, insan hakları ihlalleri ve ekonomik kötüye gidiş yaşandı. Marcos'un iktidarda kalma arzusu, hoyrat, sorumsuz ve görgüsüzce devlet hazinesini kendi parası gibi, keyfi için çarçur edişi, hesap vermeyişi, hırsızlık ve yolsuzlukları, Filipinler'de büyük toplumsal ve ekonomik sorunlara yol açtı. Feci bir düşüşle ve acı sonla hayatları noktalandı.

Robert Mugabe, 1980'den 2017'ye kadar Zimbabve'nin lideriydi. İktidarda kalmak için seçimlerde hile yaptı ve muhalefeti bastırdı. Mugabe'nin yönetimi, ekonomik çöküşe, hiperenflasyona ve yaygın yoksulluğa neden oldu. Mugabe'nin koltuk sevdası, ülkeyi büyük bir krize sürükledi.

Nicolae Ceaușescu, 1965'ten 1989'a kadar Romanya'nın lideriydi. Ceaușescu, otoriter bir rejim kurarak halkın özgürlüklerini kısıtladı ve gizli polis teşkilatı aracılığıyla muhalefeti bastırdı. Yönetimi sırasında ekonomi kötüye gitti ve halk büyük sıkıntılar yaşadı. Ceaușescu'nun iktidarda kalma arzusu, Romanya'da büyük bir devrimle ve kendisinin idam edilmesiyle sonuçlandı.

Saddam Hüseyin, 1979'dan 2003'e kadar Irak'ın lideriydi. İktidarda kalmak için sert baskı yöntemleri kullandı, muhaliflerini acımasızca bastırdı ve ülkeyi sıkı bir şekilde kontrol etti. Saddam'ın yönetimi, Irak'ın ekonomik ve sosyal yapısını ciddi şekilde bozdu, ayrıca ülkeyi savaşa sürükledi. 2003'te ABD'nin Irak'ı işgali sonrasında Saddam devrildi ve yakalanarak idam edildi.

Tarihte koltuk sevdasıyla ün yapmış liderlerin ortak özelliklerinden birinin kişisel güçlerini artırmak uğruna halklarının refahını ve özgürlüklerini feda etmeleri olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Ayrıca kanunsuz, sınırsız ve hukuksuz harcamaları da diğer ortak özellikleridir.

Oysa bu tehlikeden kurtulmanın çok temel adımları vardır. Başta eğitim ve farkındalığın geliştirilmesiyle, sınırlı görev sürelerini ana prensip olarak benimsemek, güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığını gözetmek, korumak ve kollamak, işleyişte şeffaflığı sağlamak, ifade ve basın özgürlüğünü devreye sokarak, yöneticilerin hesap verebilirliğini temin etmek, sivil toplumu  güçlendirilmek, liyakat sisteminden asla vaz geçmemek, uluslararası kuruluşlar ve çağdaş ülkelerle evrensel normlarda uyumlu bir işbirliği sağlamak, yolsuzluklara asla izin vermemek ve halkın karar alma süreçlerinde mutlaka sesini duymak  bu adımların başında gelir.

Tarih, gerçekte eğitimli insanlar için müthiş bir yol göstericiyken, bir türlü ders almak istemeyen cahiller yüzünden de tekerrürden ibarettir.  Formun Altı

 

 

KOLTUK SEVDASI
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *