MİTOMANİ

YAYINLAMA: 01 Ağustos 2024 / 00.00 | GÜNCELLEME: 31 Temmuz 2024 / 19.07

Çağımız Türkiye’sinde şu ara en çok karşılaştığımız olgu olan; gerçekte olmayan şeyleri ya da olayları varmış gibi anlatma eğiliminin bilim dünyasındaki adı: Mitomani. Bu eylemi alışkanlık haline getirenlere de “mitoman” deniyor.

 Bu kişiler, yalan söylemekten keyif alıyorlar. Genellikle hikayelerini muhteşem bir hayal gücüyle süslüyorlar.  Mitomani, patolojik yalan söyleme (psödoloji fantastika) olarak da biliniyor ve bir tür ruhsal bozukluk olarak kabul ediliyor. Mitomanlar, yalan söylediklerinin farkında olabiliyor ya da olmayabiliyor. Bu durum, genellikle düşük özsaygı, küçüklükte hiç ebeyn sevgisi görmemek, dikkat çekme arzusu, kendisini daha önemli hissettirme isteği, koşulşuz onaylanma arzusu ya da diğer psikolojik gereksinimlere bağlı olabiliyor.

Bir toplumda sürekli yalan söylenmesinin amacı “Halkı o yalana inandırmak değil, kimsenin artık hiçbir şeye inanmayacağı ortamı sağlamak” ise işte bu çok ciddi bir yıkım planı olarak kabul ediliyor. İktidardaki erkin  yönetimine girmiş yandaş medyada sürekli gerçek dışı ya da birbiriyle sürekli çelişen haberler varsa , bu eylemin hangi amaçla yapıldığını düşünmek gerekiyor.  

Tarihte, diktatörlükle yönetilen bir dönemin Almanyasında, ya da İtalyasında olduğu gibi  halk artık doğru haberi, yalan haberden ayırt edemez hale geliyor , sonuçta hiçbir söylenene güvenemeyip, gerçekle bağını koparıyor. Doğru ve yanlışı algılayamıyor. Artık doğruyu söyleyen insanlara, doğru habere de inanmadığı için bir türlü organize olamıyor ve yanlış yapılan işlere karşı örgütlenemiyor. Sebep sonuç ilişkisini kurma, olayları analiz etme, gerçek yargıya varma, bağımsız düşünmeye olanak sağlayan doğru verilere ulaşamama da rejimin her istediğini, yasa dışı bile olsa, yapma olanağına kavuşmasına neden oluyor.

Çok basit birkaç örnekle bunu açıklayayım: Diktatörlük rejimiyle karşı karşıya olan, islami değerleri yüksek bir ülke varsayalım. Bu ülke liderinin de bilinçli olarak yalan söylediğini ve yalanlarında da halkın hassasiyetini kullandığını kurgulayalım. Yetkili bir yönetici şöyle demiş olsun: Ülkemizi ele geçirmek isteyen düşmanlar camilerimizde içki içtiler. Başörtülü kadınlarımıza saldırdılar. “Hatta daha ileri giderek bu anlattıklarını süslesin “  Üstü çıplak, deri pantolonlu adamlar, baş örtülü kadınlarımıza saldırıp onları dövdüler. Elli kişiden fazlalardı. Bununla ilgili elimizde görüntüler var.” Dini değerleri yüksek olan insanların akıllarına devlet büyüğünü sorgulamak gelmeyecektir. Öğretileri gereği insanların dürüst olacağına inandıklarından, zaten baştan ona biat etmişlerdir. Hal böyle olunca toplumda derhal bir kutuplaşma başlar ve görüntüleri sorgulamaya gerek kalmadan bu anlatılanlar şehir efsanesine döner. İnsanların algıları artık olayın farklı olacağı alternatifine kapanmıştır. Farklı bir örnek vereyim: Olur olmaz herşeyden vergi alınan bir ülkede bir kişi çıkıp “Artık güneşi daha çok gören şehirlerden daha fazla vergi alınacak. Ayrıca yurt dışında çalışan vatandaşlarımızdan da ülke destek vergisi talep edilecek” dediğinde, bu zavallı insanlar bunları asla sorgulamayı akıl edemez ve anlatılanı gerçek sanır. Bu yalanın iktidara zarar vereceğini fark eden ana akım yandaş medyaları, ana haber bültenlerinde dakikalarca bu haberlerin yalan olduğuna dair yayın yapmak zorunda kalır ancak insanlar artık muhakeme yeteneklerini yitirmişlerdir.

Bir insanın mitoman olup olmadığını anlamanın çok temel yolları var. Genel özellikleri ve davranış kalıpları mitomanları kolayca ele verir.

Mitomanların anlattıkları hikayelerde sık sık tutarsızlıklar ve çelişkiler vardır. Bir olayın farklı zamanlarda farklı versiyonlarını rahatlıkla anlatabilirler.

Hikayeleri genellikle aşırı detaylı ve abartılıdır. Normalde sıradan olabilecek bir olayı çok daha dramatik ve ilgi çekici hale getirirler. Bunu yaparken her türlü vurgulamayı, başarıyla kullanırlar.

Mitomanlar genellikle ilgi ve dikkat çekmek istedikleri için anlattıkları hikayelerde genellikle ya kahraman ya da mağdurdurlar.

Sadece bir kez değil, sürekli olarak yalan söylerler. Yalan söylemek onlarda artık bir alışkanlık haline gelmiştir.

Yalanları sorgulandığında savunmacı ve saldırgan olurlar.  Hikayelerini korumak için yeni yalanlar uydurur ve daha da saldırganlaşırlar.

Bazı mitomanlar, kendi yalanlarına gerçekten inanırlar. Yalan ile gerçeği ayırt etmekte zorlanırlar. Örneğin yeni açılmış bir okuldan, yıllar önce mezun olduğunu iddia edebilirler. Diplomaları yoktur ama ısrarla olmayan bir okulda, hiç katılmadıkları sınıflarda eğitim aldıklarını iddia ederler ya da ülkede yıllarca önceden  kullanılan buzdolabı, TV gibi bazı temel eşyaları kendi dönemlerinde getirdiklerini gururla anlatırlar. Müzelerde yerini almış tarihi ambulansların, kendilerinden önceki dönemlerde ülkede asla olmadığını savunurlar. Bu durum onların küçük düşmelerine neden olur. Etraflarındaki doğru söylemeye korkan kişiler yüzünden de  bir türlü gerçekleri göremediklerinden, hem muhakeme gücü olan insanlar , hem de tüm uluslararası camiada saygınlıklarını yitirirler.

Ez cümle: Allah bizlere mitomanları tanıma, onların uydurdukları yalanlara inanmama, anlatılanı sorgulama, doğruyu kavrama gücü versin.

 

MİTOMANİ
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *