Tiflis / Tbilisi
Tiflis, Gürcistan’ın başkenti ve en kalabalık şehridir. Ardahan ilimizin Göle ilçesinde doğan Kura Nehri, Tiflis’in ortasından geçerek Azerbaycan'ın Sabirabad şehrinde Aras Nehri ile birleşir ve Neftçala Rayonu'nda Hazar Denizi'ne dökülmektedir. Şehrin geçmişi M.Ö. 4. yüzyıla dayanmaktadır. Bizans, İran, Selçuklu, Araplar ve Osmanlılar gibi pek çok kültüre ev sahipliği yapmıştır. Gürcistan, 1922 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’ye katılmış ve SSCB’nin dağılması sonucu Aralık 1991’de Gürcistan Cumhuriyeti olarak bağımsızlığını ilan etmiştir.
Şehrin Gürcüce adı Tbilisi’nin bir efsaneden geldiğine inanılmaktadır. Efsaneye göre Tiflis, Kral Vahtang Gorgasali ava çıkar. Aralıksız uçan sülünün peşine eğitilmiş atmacasını salar. Bir süre sonra ne atmaca ne de sülün görünmez olur. Arama sonunda ikisinin de sıcak suya düşmüş olarak bulurlar. Kral sıcak suyun olduğu bölgeye şehir kurulmasını emreder. Şehrin kurulduğu yerde bulunan tbili (ılık) sudan dolayı şehre Tbilisi adı verilir.
Dünyaca ünlü şarapları ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ülke ekonomisi için önem taşımaktadır.
Tiflis’den Yapmadan Dönme
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurucularından, Ekim Devrimi’nin liderlerinden Stalin’in 1903-1906 yılları arasında 3 yıl gizlendiği ve Bolşeviklerin baskı işlerinin yapıldığı ev günümüzde müze olarak hizmet veren Underground Printing House Museum (Yeraltı Matbaa Müzesi)’ni oluşturan evin odalarını dolaşmadan,
Tiflis’in sembolü olan, şehrin kuruluşunun 1500. yıl dönümünde Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti döneminde 1958 yılında Sololaki tepesinde, yirmi metre yüksekliğinde, Gürcü ulusal giysileri içinde kadın figürünün bir elinde, dost olarak gelenlere şarap sunmak için bir kase, diğer elinde, düşman olarak gelenlere karşı kullanmak üzere kılıç bulunan Kartlis Deda heykelinin yanına gitmeden,
1995-2004 yılları arasında Gürcistan Ortodoks Kilisesi’nin ana katedrali olarak inşa edilen, dünyanın üçüncü en yüksek (87 m.) ve kapladığı alana göre dünyanın en büyük (kapasitesi 10.000 kişi) dini yapısı olan Sameba Katedrali‘ni görmeden,
Eski Tiflis'te 2010 yılında inşa edilen, eski şehir merkezindeki eğik saat kulesi ve yanı başında şehrin simge yapılarından Kukla Tiyatrosu ve Saat Kulesi’ni seyretmeden,
Tiflis’in ortasında geçen Kura Nehri üzerinde, çok sayıda LED ile aydınlatılan çelik ve camdan yay şeklinde, 2010 yılında inşa edilen Barış Köprüsü (Peace Bridge) üzerinde yürümeden,
Rus İmparatorluğu döneminde Erivansky Meydanı, Sovyetler Birliği döneminde Lenin Meydanı olan şehrin birbirinden renkli sokaklarını birbirine bağlayan bir buluşma noktası olan, yıl boyunca önemli kutlamalara, bayramlara ve festivallere ve çevresinde birçok müzeye ev sahipliği yapan Avrupa’nın en geniş üçüncü meydanı olan Özgürlük Meydanı‘nda dolaşmadan,
Şehrin eski kent bölgesinin karşısında Metekhi Kayalığı’nda, Kura Nehri’nin sol kıyısında M.S. 1278-1289 yılları arasında inşa edilen, şehrin birçok noktasında görülebilen ve 1988 yılında yeniden ibadete açılan Metekhi Kilisesi’ni gezmeden,
Tiflis’in merkezinde, Kura Nehri’nin üzerindeki köprünün yanı başında yer alan açık hava pazarında, antika ve vintage ürünler, el yapımı ürünler ve türünün tek örneği hediyelik eşyalardan oluşan şehrin en güzel köşelerinden birisi olan Dry Bridge Market (Bit Pazarı)’nda alışveriş yapmadan,
Sovyetler Birliği döneminde dikiş fabrikası olarak hizmet veren, zaman içinde yeniden restore edilerek gezginler için bölgenin en büyük hosteli, sanatçı stüdyoları ve mağazaları, popüler buluşma kafeleri olarak hizmet veren Fabrika Tbilisi‘yi ziyaret edip kafelerinde kahve içmeden,
Şehrin en ünlü rotalarından biri olan, eski şehir merkezinde yer alan, şifa kaynağı olarak kabul edilen ve şehri ziyaret eden birçok turistin kullandığı Sülfür Hamamları‘nı kullanmadan,
Ayrıca Narika Kalesi, Rustaveli Bulvarı, Gürcistan Ulusal Müzesi, Kitap Müzesi, Kraliçe Dareja Sarajı, Mtatminda Park, Finicular, Teleferik, Tiflis Opera ve Bale Binası Bisiklet Heykeli gibi pek çok görülmesi gereken yerleri görmeden,
Tiflis’in zengin mutfağına ait Hacupuri ve Khinkali gibi yöresel yemeklerini tatmadan dönmeyin.