NUTUK
Bundan tam 97 yıl önce bugün, ulu önder Atatürk, "Nutuk" adlı muhteşem eserini 1927 yılında kaleme almış ve 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) ikinci kurultayında okumaya başlamıştı. Bu konuşma, toplamda 36,5 saat sürmüş ve Atatürk, Nutuk'u altı gün boyunca bölüm bölüm okuyarak sunmuştu. “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” diyen bu büyük deha, Milli Mücadele dönemini, Kurtuluş Savaşı'nın başından itibaren yaşanan gelişmeleri ve Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar geçen süreyi detaylı bir şekilde anlatmıştı. Türkiye'nin iç ve dış politikadaki durumunu, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderlik sürecinde aldığı kararları ve bu süreçteki zorlukları da açıklamıştı.
Tüm dünyayı hayran bırakan, çok büyük başarıları kısacık ömrüne, sığdıran bu örnek lider, Nutuk'un son bölümünde yer alan "Gençliğe Hitabe" ile eserin en önemli ve simgesel kısımlarından birini oluşturmuş ve bugünlere yönelik şahane bir çağrıyla eseri taçlandırmıştı.
Muhteşem ilk, tek ve benzersiz başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 19 Mayıs 1919-15 Ekim 1927 tarihleri arasında yaşananları bir tarih bilimcisi ve vakanüvis (resmi tarih yazıcısı) titizliğiyle kaleme aldı. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini en şeffaf ve tartışılmaz doğrularıyla anlatan bu tarihi ve siyasal belgeselin bölümleri şöyle özetlenebilir:
Giriş ve Osmanlı’nın Durumu:
Nutuk, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı sonrası içinde bulunduğu zorlu koşullarla başlar. İmparatorluk büyük toprak kayıplarına uğramış, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasıyla ülke işgal edilmeye başlanmıştır. İstanbul Hükümeti'nin zayıf ve teslimiyetçi bir tavır içinde olması, halkı ve askeri daha da umutsuz hale getirmiştir.
Samsun’a Çıkış ve Milli Mücadele’nin Başlangıcı:
Atatürk, Nutuk’ta Samsun’a çıkışını (19 Mayıs 1919) önemli bir dönüm noktası olarak belirtir. Bu, Milli Mücadele’nin başlangıcıdır. Atatürk, işgallere karşı halkı bilinçlendirmek ve örgütlemek amacıyla Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi (23 Temmuz 1919) ve Sivas Kongresi (4 Eylül 1919)ni düzenler. Bu kongrelerde, bağımsızlık için halkın kendi iradesiyle harekete geçmesi gerektiği fikri güç kazanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Açılması (23 Nisan 1920):
Atatürk, TBMM’nin açılmasını bağımsızlık mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak ele alır. Meclis, halkın temsilcilerinden oluşmakta ve Kurtuluş Savaşı'nı yönlendirmektedir. İstanbul Hükümeti'nin etkisizliği karşısında, Ankara'da yeni bir hükümet kurulur.
Kurtuluş Savaşı:
Nutuk’ta Kurtuluş Savaşı’nın Doğu, Güney ve Batı cepheleri, Ankara Antlaşması, Sakarya Meydan Muharebesi ( 1921) ve Büyük Taarruz (1922) zaferleri detaylı şekilde anlatılır.
Lozan Antlaşması ve Cumhuriyet’in İlanı:
Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanmasının ardından, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin bağımsızlığı uluslararası düzeyde tanınır. Nutuk, bu antlaşmayı yeni Türkiye'nin temel bir zaferi olarak tanımlar. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'nun yerini modern Türkiye Cumhuriyeti alır.
İç İsyanlar ve Karşı Hareketler:
Atatürk, Nutuk'ta iç isyanları ve ihanet girişimlerini de şahane bir üst akılla detaylandırır. Özellikle, İstanbul Hükümeti ve bazı kökten dinci gruplar, Milli Mücadele’ye karşı çıkmıştır. Atatürk, bu isyanların bastırılmasının bağımsızlık mücadelesinin devamı için ne kadar önemli olduğuna vurgu yapar. Bu süreçte Atatürk, saltanatın kaldırılması ve hilafetin sonlandırılması gibi devrimci adımlar atar.
Cumhuriyet'in İlk Yılları ve Reformlar:
Nutuk, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan devrimlere de geniş yer verir. Eğitim, hukuk, sanayi, tarım ve ekonomi alanında yapılan reformlarla Türkiye, modern bir ulus devlet haline getirilmeye çalışılır. Atatürk, özellikle laiklik, eğitimde ilerleme ve kadın hakları gibi konularda yapılan yeniliklerin önemini vurgular.
Gençliğe Hitabe:
Nutuk’un sonunda yer alan Gençliğe Hitabe, Atatürk'ün genç nesillere seslendiği bölümdür. Hiçbir vatansever Türk insanının duygulanmadan okuyamadığından emin olduğum bu muhteşem bölümde ulu önder, tam bir zaman gezgini gibi, bu günleri görmüşçesine vasiyet değerinde öğüt ve görevleri kaleme almıştır. Cumhuriyetin ve bağımsızlık mücadelesinin gelecekte de her ne pahasına olursa olsun, korunması gerektiğini vurgular. Atatürk, Türk gençliğinin, karşılaşacağı zorluklara rağmen Cumhuriyeti savunmaya devam etmekten bir an bile vaz geçmemesini ister. Bugünü anlatır gibi “Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten dahi elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerini siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!” der.
Değerli okurlar, ülkeye sahip çıkmanın artık tam zamanı. Neresinden başlayacağını bilmeyenlere, en büyük rehber niteliğindeki “Nutuk” kitabını hemen alıp okumalarını, çocuklarına da okutmalarını öneririm.