YERLİ MALI YURDUN MALI HERKES ONU KULLANMALI
Bugün Yerli Malı haftası başlıyor. Yerli Malı Haftası, Türkiye’de her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan, yerli üretimin ve tüketimin önemini vurgulayan özel bir hafta. Resmi adıyla "Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası", ilk kez 1946 yılında kutlanmaya başlanmıştı. Benim çocukluğumda, biz, bu haftayı çok önemserdik. Hafta boyu kutlamalar yapılır, yerli malı kullanmanın önemi, tüm hücrelerimize sinene kadar anlatılırdı ve biz övünçle, yerli malı kullanmaktan vaz geçmek istemezdik. Ben kolejde eğitim aldım. Bilinenin aksine, bize, para hakkında konuşmanın, çok pahalı ürünler kullanmanın çok büyük görgüsüzlük olduğu anlatılırdı ve biz böyle davranan arkadaşlarımızı kınardık. Bizlerle birlikte aileler de eğitilir, çocuklarına verdikleri harçlık bile kontrol edilirdi. Okullarda bu hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenlenirdi. Öğrenciler, yerli ürünler getirir, paylaşır ve bu ürünlerin önemi hakkında konuşmalar yapardı. Ayrıca yerli üretimle ilgili seminerler ve bilinçlendirme çalışmaları yapılırdı.
Yerli Malı Haftası hem ekonomik hem de toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlayan anlamlı bir etkinlikti ve bireylerin yerli ürünlere olan duyarlılığını artırmayı hedeflerdi.
Yıllar sonra, ben Güneydoğu Anadolu bölgesinin ilk seyahat acentası olan Arsan Seyahat Merkezi’ni kurduğumda, yabancı dilin öneminin farkında olan bir birey olarak, yurt dışı dil okulları programlarını başlattım. Bu programlara kayıt yaptıran öğrencilerle, annelerle ve babalarla olmak üzere üç ayrı toplantı yapılır, sonra da tüm anne, baba, çocuklar ve öğretmenler ortak toplantıya alınırdı. Bu toplantılarda tek tek katılımcılarımıza para harcamanın bir görgü ve eğitim gerektirdiğini, görgüsüzce alış-veriş yapmanın kınanacağını ve doğru olmadığını özenle anlatırdık. Bu toplantılarda en çok babalar mutlu olurdu J Gerçekten de öğrenci, yurt dışında pahalı bir spor ayakkabı aldığında, dil okulu yönetimi bizi arar ve aileye bildirmemizi isterdi. Öğrencilerimizden, velilerinden ve öğretmenlerinden, önce kendilerini utanacakları bir konuma sokmamalarını ve sonuçta bizi de mahcup etmemelerini özellikle rica ederdik.
Yerli Malı Haftası’nın temel amacı, Türkiye’de üretilen ürünlerin tüketimini teşvik ederek ekonomik kalkınmaya destek olmak elbette ama ayrıca bu haftadaki etkinliklerle insanlara tutumlu olmaları ve gereksiz harcamalardan kaçınmaları öğretilirdi. Ülke ekonomisinin gelişmesi için yerli malların kullanımı özendirilirdi. Yerli üretime yönelerek dışa bağımlılığın azaltılması amaçlanırdı. Günümüzde de özellikle okullarda düzenlenen etkinliklerle, öğrencilere yerli malı tüketiminin önemi anlatılmalı. Her zaman “Ağaç yaşken eğilmeli” diye düşünenlerdenim…
Yerli malı kullanımı, ithalata olan bağımlılığı azaltarak Türkiye’nin döviz tasarrufu yapmasını sağlar ve cari açığın azalmasına katkıda bulunur. Yerli üretimin artması, daha fazla iş fırsatının oluşmasını, işsizliğin azalmasını ve refah seviyesinin yükselmesini sağlar. Yerli üretim ve tüketim, ülkenin ithalat-ihracat dengesini olumlu yönde etkiler.
Yerli malların tercih edilmesi, ülke ekonomisine katkı sunan ortak bir sorumluluk duygusunu pekiştirir. Bu da milli dayanışma ruhunu güçlendirir ve toplumsal refahı artırır.
Üstelik yerli ürünler, genellikle ithal ürünlere kıyasla daha az karbon ayak izi bırakır, çünkü taşınma süreçleri daha kısadır. Yerel ürünler, ithal ürünlere göre daha az enerji ve kaynak harcayarak ülkenin her noktasına ulaşır. Ayrıca tedarik zinciri daha kısa olduğu için ürünler daha tazedir ve daha hızlı erişilebilir.
Dışa bağımlılığı azaltarak, ekonomik bağımsızlığımızı güçlendiririz. Ülkede üretilen malların tüketimi, kriz durumlarında ekonomik dayanıklılığı artırır.
Yerel üretime yönelmek, geleneksel üretim yöntemlerinin ve yerel ürünlerin korunmasını sağlar.
Yerli mallar genellikle ithal ürünlerden daha uygun fiyatlıdır. Bu da tasarruf etme bilinci oluşturur.
Yabancı marka çılgınlığı, günümüzde küreselleşmenin etkisiyle giderek artan bir olgu haline geldi. Özellikle gelişmekte olan ya da gelişmeye hiç niyeti olmayan ülkelerde, yabancı markalara olan ilgi, tüketici tercihlerinde ciddi bir boyuta ulaştı. Birçok kişi, yabancı markaları "daha kaliteli" ve "prestijli" olarak görüyor, statü sembolü olarak kullanıyor. Bu markaların ciddi bir bölümün üretim atölyelerinin ülkemizde olduğunun farkında değiller. Özellikle gençler, sosyal medyanın da etkisiyle yabancı markalara daha fazla yöneliyor, bunları trend belirleyici olarak görüyor.
Yabancı markalara olan talep arttıkça, yerli üreticiler rekabet edemez hale geliyor ve ülkemizde yıllardır uygulanan son derece yanlış bir ekonomi düzeninde, giderek daha dışa bağımlı oluyor, bağımsızlığımızı kaybediyoruz.
Özgüven eksikliğimiz ve kompleksimiz bizi ülke dışı pazarlara yönlendiriyor. 2002 yılında yapılan Kainat güzellik yarışmasında adayımız Azra Akın, dünyaca ünlü modacımız Cemil İpekçi’nin tasarımı olan Sümerbank basmasından yapılmış çok şık bir tuvalet giymiş ve birinci seçilmişti. Bugün Gaziantep’imizin kutnu kumaşı Christian Dior’un podyumlarında büyük sükse yapıyor. Harry Potter ve Troia filminin tüm çarıkları, deri çizmeleri bizim yemeni ustalarımızın eseri. Daha nice bilinmeyen, isimsiz başarılarımız var ve kompleksimiz yüzünden gün ışığına çıkmıyor.
Yerli malı kullanmak, sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk. Ülkemizin ekonomik kalkınması, iş gücünün desteklenmesi ve sürdürülebilir bir gelecek için yerli üretimi ve tüketimi teşvik etmek hayati öneme sahip.
Sizleri hiç olmazsa bu hafta yerli malı kullanmaya davet ediyor, daha sonra da bu alışkanlığınızın devam etmesini diliyorum.