BİR NEFES SIHHAT

YAYINLAMA: 14 Ocak 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 13 Ocak 2025 / 16.02

İnsanın sıhhatli olabilmesi ne kadar önemli olduğunu, yalnız sağlık problemleri yaşadığımız zaman anlamaktayız. Sağlık insan yaşamında çok önemli bir unsur. İnsan vücudunun sağlıklı olması, kimi zaman anne ve babadan genlerle beraber gelmekte, kimi zaman da yaşadığımız ortamdan etkilenen beden veya vücuttaki direnç düşüklüğü anlarında, kimi zaman marazlara karşı yenik düştüğümüzde, hasta olma şansımız yükselir. Türkiye’de birçok şehirlerde, sağlık hizmetleri çeşitli semtlerde, çalışan hastanelerde vatandaşlara hizmet vermekteydi. Birçok şehirlerde ihtisas hastaneleri tesis edilmiş, faaliyetlerini birkaç konuya teksif etmiş sağlık birimleri topluma hizmet üretmekteydi. 

Mesela Ankara’nın bir numune hastanesi vardı, kuruluşu 1881 senesinde gerçekleşmiş. Bu sağlık birimi GUREBA Hastanesi adı ile kurulmuş bir hastanedir. Gureba: garip kelimesinden türemiş bir kelimedir. YABANCI, KİMSESİZ, MİSAFİR anlamına gelen bir adla kurulan hastane, 1924 senesinde Ankara Numune Hastanesi adı ile hizmete devam etmiş. 1998 senesinde ise bu hastanenin adı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak isim değiştirmiş oldu. Çok önemli doktorların hizmet verdiği bu hastane Ankara’nın sağlık sektöründe bir marka kurum olarak temayüz etmiştir. 

Şehir büyüdüğü müddetçe Hastane, hizmet bölümlerini genişletmek için çaba sarf edip, ek binalarla ihtiyaca cevap vermeye çalışmış bir hastane olarak biliriz. Hatta hastanenin kan bankası birimini de 1980’li senelerde, dernek olarak inşa edip, hastaneye bağışlamıştık. Bu hastane, Aşık Veysel’e bile tedavi hizmeti verilmeye çalışıldığını hatırlarım.  

Hastane, bir kararname ile 27 Mayıs 2019 tarihi itibari ile hastalara hizmet vermesi sonlandırılmış oldu. Bu hastaneye yapılan yatırım 138 yılı geçen mazisi itibari ile bir abide olduğuna inanırım. Bence, kapatılmamış olsa idi, hala binlerce hastaya şifa vermeye devam edeceğine inancım vardı. 

Bu hastane gibi daha birçok hastane, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde hizmet vermiş olduğunu bilmekteyiz. Bilhassa büyük şehirlerde sağlık hizmetini bir merkeze toplamanın mantığını hala anlamamaktayım. Şehir trafiği, ulaşım zorluğu, devasa binalarda bölüm aramanın zorluğu, yaşlı kesimin internet aracı ile randevu alma çaresizliği konularının iyi değerlendirilmediğini düşünmekteyim. 

ŞEHİR HASTANELERİ projesi olarak planlanan, belirlenmiş bir ‘Holding’e gümüş tepsi içinde sunulan kaymağın nemasının, detaylı hesabının yapılmış olduğuna inanmamaktayım. Önemli olan ‘HOLDİNG’e kaymağı tepsi içinde sunulması ve bu pastanın pınarı senelerce bir yalağa akması hesaplanmış. Devlet ve Halk bu soyguna ses çıkaramamasının arkasında neler olduğunu çocuklar bile bilmekte. Ancak yönetimin ses çıkaranı tutuklama korkusu ‘DEMOKLES’in KILICI’ gibi halkı sindirmekte.  

İstanbul, Bursa, İzmit, İzmir, Adana gibi kentlerin ŞEHİR hastanelerine acil hastaların X olmadan ulaşması, kanımca mucize olsa gerek. 

Bu konuda sadece hastalar mı müşteki? Doktorlarda bu yeni tertiplenen sağlık hizmeti projesine hiç olumlu bakmamaktadır. Şehrin çeşitli semtlerinde orta ölçekli hastanelerin hizmet üretmesi, merkezi sistemden çok daha verimli olacağına inanmaktalar. Bilhassa ihtisas hastaneleri, hele kadın ve doğumla ilgili hastanelerin varlığı, ülkemiz için çok önemlidir. Sağlıklı bir neslin yetişmesi için son derece önemli olan KADIN ve DOĞUM konusu bir ülke için olmazsa olmaz değerlerden önde geleni olarak düşünmekteyim. Burada Dr. ZİYA DURMUŞ’u da rahmetle anmak isterim. 

Son 5 sene içinde Türkiye’yi terk eden Doktor sayısı giderek artmakta, 2019 senesinde 1047 doktor, 2020 senesinde 931, 2021 senesinde 1405, 2022 senesinde 2685 doktor, 2023 ve 2024 senesi verileri korkutucu olduğu için burada ifade etmek istemedim. Ancak bir küçük bilgiyi paylaşmak isterim. Sadece Almanya’da çalışan Türk doktorlarının sayısı 2628 olarak verilmekte. ‘Varsın giderlerse gitsinler’ demek kolay, ancak haklı olarak kendi geleceklerini düşünen yaklaşık 12000 sağlık personelinin yerine koyabileceğimiz tecrübeli doktor ve tecrübeli sağlık çalışan sayımız YOK denecek kadar azdır. Burada, mevcut hizmet vermeye çalışan doktorlarımızın hor görülmesine de isyan etmekteyim.  Devleti Sağlık konusunda sorumluluğunu özel sektöre aktarıp, sağlık konusu ‘PREMATURE’ bebek cinayetleri akıbetine doğru itildiğini gözlemlemekteyiz.  

Hele sağlık ocaklarında, çalışan doktorların hangi koşullarda çalıştıklarına bizler şahit olmaktayız. Hayatlarının 10 senesini Doktor olmak için harcayan bu değerli insanları, basite indirgemek, aymazlıktır, abesle iştigal anlamına gelir. Sağlıklı bir neslin yetişmesinde anne ve babanın varlığı kadar çocukların ve neslin sağlığı da çok önemlidir. Bu nedenle bu konuyu hafife alırsanız, ülkemin geleceği konusunda toplumun endişesi artar, istikbale umutla bakamazlar, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

BİR NEFES SIHHAT
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *