KIRIK

YAYINLAMA: 11 Şubat 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 10 Şubat 2025 / 19.01

Anadolu’da yaşayıp da depremle yüzleşmeyen insanların çok az olduğunu düşünmekteyim. Anadolu’nun bütün bölgelerinde birçok medeniyetler yaşamış, daha sonraları ne olduysa bu medeniyetlerin yaşadıkları yerler harabeye dönmüş. Bakın EFESBERGAMAHYREPOLİSTRUVA ve SARDİS gibi tarihi medeniyet kalıntıların meydana gelmesinde büyük depremlerin etkisi olduğuna inanırım. O tarihte burada yaşayan insanlar, depremde, bu büyük taşların altında yok olmuşlar diye düşünmekteyim. Kırık ve Fay dan bihaber olan bu insanlardan hayatta kalanlar, kalkıp yakın bir yerde yeniden bir şehir kurup, hayatlarını devam ettirdiklerini tahmin ediyorum. 

Çocukluğumda Ankara’da ciddi bir deprem olmuştu, o gece sabaha kadar bahçede oturmuştuk. Daha sonraları birçok kez deprem yaşadığımı hatırlarım. Bir sabah vakti Karamürsel’de bir dostun evinde sabah kahvaltıda depremle sarsılmıştık. Odanın duvarı gitti geldi, hemen masanın altına çökmüştük. 

1999 Gölcük depremi gecesi, eşimi İstanbul Heybeliada’da bırakıp, Ankara’ya dönmüştüm. Ankara da sabaha karşı bina sarsılmış, herkes ayağa kalkmıştı. Kızım başucuma gelip ‘Baba kalk deprem oluyor’ dedi. Bina ağaç gibi sallanmaktaydı. Sonra sallanma durdu. Hemen ekranı açıp canlı yayın aradık. 

Deprem çok büyük olduğundan, İstanbul’unda ciddi etkilendiğini öğrendim.  Hemen telefona sarılıp Heybeliada’yı aradım. Çok şükür Heybeliada da sadece sallanmışlar, herkes sokağa dökülmüş. Heybeli Ada da yıkılan bir ev olmadığını öğrendim. Buna sevinmiştim. Ama daha sonrası Gölcük, Karamürsel, Değirmendere ve Yalova’da çok büyük yıkım olduğunu öğrendiğimde sevincim hüzne dönüştü. 

Binlerce insanımız bu depremde hayatlarını yitirmişlerdi. Resmi rakamlarla bu depremde 285,211 ev, 42,902 işyeri yıkılmıştı. Bu depremde 17,480 insanımız hayatını kaybetti. 23,780 insanımız ise yarandı ve 505 kişi sakat kaldı. 

2010 yılında, bu depremle ilgili, Meclis araştırmasında gerçek sayılar belli oldu. 18,373 kişi yaşamlarını yitirmişti. Bu deprem acı bir büyük dersti ülkemize. Yıkılan binalarda beton numuneleri alınıp incelendiğinde ve mimari ile statik proje tetkik edildiğinde, kumun deniz kumu ve de eksik kesitli demir kullanıldığı ortaya çıktığını hepimiz okuduk. Birçok siteyi inşa eden Veli Göçer, müteahhit olarak 7,5 yıl hapis yattı ve RAHŞAN affı ile cezaevinden kurtuldu. Ne kadar hazindir ki bu felaketlerin resmi hiçbir sorumlusu bulunmamaktaydı. Bu depremden hiçbir ders alınmadığını, seneler içinde anladık. 

Bir televizyon programında Japon deprem uzmanı Jeolog kişiye bir soru yöneltilmişti: ‘Japonya’da inşaatlarda yapı kontrolü nasıl yapmaktasınız? ‘Konuk Jeolog önce biraz durdu, soruyu anlamadı. ‘Ne demek istediğinizi anlamadım’ demişti. Programı yöneten: ‘inşaat sürecinde projede belirtilen malzemelerin doğru kullanılıp kullanılmadığını kontrol için denetim Japonya da nasıl yapılmakta?’ diye sorusuna açıklık getirmişti. ‘Japon ya da böyle bir müessese yoktur, müteahhit elindeki projede ne yazıyorsa, onu yapmakla mükelleftir.’ İnsan itibarına bakar mısınız? Projede ne yazılmışsa, onu tatbik eder müteahhit, aksi mümkün değildir.’ demişti Japon Jeolog. 

Hatırlar mısınız, Fatih Sultan Mehmet köprüsünü bir Japon firma yapımını üstlenmişti. Bu firma asma köprü yapımını çok titizlikle icra etti. Her bir malzeme tek tek kontrolden geçip kullanılmaktaydı. Köprünün gergi tellerinden bir tanesi yerleştirilirken kopmuştu. Bu konuda onurlu Japon kontrol mühendisi kendisini sorumlu tutarak bileklerini ve boğazını keserek intihar etmişti. Aslında kopan telde adamın bir sorumluluğu olmadığını düşünmekteyim, ama Japon mühendis benim gibi düşünmemişti. Bu onurlu davranış karşısında saygı ile eğilirim. 

İşte böyle onurlu insanlar vardır, birde bu onurdan hiç nasiplenmemiş insanlar vardır. Medeni ülkelerde, önemli hadiseler peşinde, sorumlu yöneticiler, görevlerinden hemen istifa eder, soruşturmanın selameti açısından, hatalı kişilerden hesap sorulması adına. 

Bakın Malatya, Adıyaman, Kahraman Maraş ve Hatay depremlerinin üzerinden 2 yıl, yani 730 gün geçti. Bir sene içinde 650,000 konut yapılacağının sözü verilmişti. Geçen 2 sene içinde ancak 169,171 konut teslim edilebildi.  Bu büyük deprem öncesindeki bir tarihte İMAR AFFI kanunu olarak bilinen, hatta ekranlarda tiyatro sanatçılarının reklam ettiği ‘İMAR BARIŞI’ adı ile bilinen yasa, Geçici madde 16.’ Ek 11-5-2018-7143/16’ madde ilave edilerek çıkmıştı;  

‘.. ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/12/2018 tarihine kadar baş vurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. ‘’   

6 Şubat depreminde 53.537 insanımızın hayattan kopmasına neden olan işte bu yasayı hazırlayan, bu yasayı Meclise sunan, bu yasaya EVET oyu veren, belgelerin altına imza koyan herkes, 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden 53,537yurdum insanının ölümünden sorumlu olduğuna inanmaktayım. HANGİ Sorumlu istifa etti? Nerede onurlu adalet? Hangi ONURLU insan hesap verdi? Hangi memur yargılandı? Kanımca ülkeyi yönetenler, ONURU kapının dışında bırakmışlariçerde ‘ONUR’suz yaşamaktalar diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

KIRIK
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *