ANNEMİN YASASI

Şükriye öğretmeni siz tanıdınız mı bilmiyorum ama Şükriye öğretmen hayatında kuralları olan ve bu kurallardan vazgeçmeyen bir ilkokul öğretmeni idi. Kütahya’da doğmuş, Mevlevi bir aileden gelen genç Cumhuriyetin ilk öğretmenlerindendi. Cumhuriyet ilkelerine bağlı, Atatürk ilke ve inkılaplarını özümsemiş dinamik bir öğretmen olarak ilk göreve Denizli’nin Cumhuriyet İlk Okulu’nda başlamış. Burada evlenmiş ve eşinin görevi nedeniyle önce Çorum’a tayin olmuş, daha sonra Ankara’ya yerleşmişti.
Çocuğu olduktan sonra öğretmenliği bırakmış, daha sonraları tekrar öğretmenliğe başladığında Ankara’nın ZİR köyüne tayin olmuştu. ZİR köyü, Osmanlı döneminde, Şehzadebaşı’nda bayramlarda kurulan, direklerin üzerine gerilen iplerin üzerinde yürüyen cambazlar, bu köyde yetişirmiş.
Kısa bir süre sonra Ankara, Kurtuluş İlkokulu’nun öğretmenleri arasında yerini almıştı. Annemin hem evde hem de okulda kendine has ‘YASA’ları vardı. Ben bunları ‘ANNEMİN YASALARI’ diye adlandırırdım. Evde annemin bu yasaları mutlak olurdu ve biz bu yasalara harfiyen uymaya mecbur kalırdık. Hani her şeyin bir ANA’sı olur ya Yasaların da bir ‘ANA’sı olur.
Bir yolu tarif ederken hani deriz ya ‘Ana yoldan doğru git, ilk sapaktan sola sap’ diye, burada hiç ‘BABA’ yoldan git demeyiz. Yemek yerken de başlangıç, salata ve ANA yemek yenir. Enerji nakil hatlarında da bir ‘ANA’ hat vardır, oradan dağıtım kolları ayrılır. Hiçbir enerji hattına BABA HAT’ demeyiz.
Yelkenli gemilerde yelkenlerin çoğunun bağlandığı ortadaki direğe GRANDİ yani ‘ANA ‘direk denir. Diğerleri ise Pruva ve Mizana adı ile anılır. Bu direklerin hiçbiri BABA direk değildir. Bankalardan alınan borcun bir ANA parası, bir de faizi vardır. Her hikayede bir ANA tema vardır. Bu konuya hiç BABA TEMA demeyiz.
Bizim evde akşam yemeği için sofraya saat 19.00 civarında hepimiz otururduk. Bu yemekle birlikte radyo açılırdı. Akşam radyoda 19.00 ANA haber bülteni okunurdu. 1950’li senelerde: ‘Sayın dinleyiciler saat 19.00, ANA Haber bültenini sunuyoruz, spikeriniz ben CAN OKAN, önce özetler’ derdi rahmetli CAN OKAN. Hani BABA bülteni sunuyoruz demezdi.
Seneler ilerledikçe iktidar partisinin propagandası haline gelmişti ANA Haber bülteni. Ülkemde bir iktidar yanlısı VATAN cephesi, bir de muhalefet yanlısı MİLLET cephesi olarak iki ayrı kesim oluşmuştu. Bu cephelere kaydolan insanların isimleri ANA HABER bülteninden sonra okunmaya başlanırdı. Şöyle okunurdu; ‘Vatan cephesine kaydolan Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Mualla, Jale ve bütün mahalle’ gibi isimlerin okunduğu bir ülkede yaşamaya başlamıştık.
Bir de bunun üstüne üstlük mecliste Başvekili tarafından Tahkikat Komisyonu kurulması konusundaki girişimi ile devrin Başbakanı Menderes, muhalefeti sindirmek adına yapmıştı. Hükümetin yapamadığını, bu komisyon kanalı ile yapacaktı. Siyasi tarihimizin en önemli konuşmasını işte bunun üzerine muhalefet lideri olarak İsmet İnönü yapmıştı.
Hatırlayın: ‘’Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa o memlekette ayaklanma olur. Buna mahal vermemek için idarelerin demokratik yolda olması, insan haklarının yürürlükte olması şarttır. Biz böyle bir ihtilal içinde bulunmayız. Bulunamayız. Böyle bir ihtilal dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır. Biz demokratik rejim dedik, demokratik rejim kurulmuştur.
Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam.’’
Bu sözlerden sonra şu ifadesi çok önemlidir İsmet Paşa’nın; ‘Fakat ihtilal aslında bir Millet hayatının asla arzu etmeyeceği, çetin ve tehlikeli bir ameliyattır’ diye yanlışı göstermiştir.
27 Nisan 1960 tarihinde ‘Tahkikat Komisyonu’ kanun teklifi iktidar tarafından meclise verilmişti. Sonra yer yerinden oynamış, bilhassa üniversite gençliği sokağa dökülmüş, yürüyüşler, meydanlarda toplanmalar, hatta Ankara’da 5 55 K diye bir miting, 5 Mayıs 1960’da KIZILAY’da kendiliğinden oluşmuştu. O zaman polislerin başlarında beyaz kasklar vardı, yeşil giysileri, FRUKO şişelerine benzerdi. Onlara FRUKO adı takılmıştı. ANA caddenin ismi ATATÜRK Bulvarı ve Kızılay’ın tam ortasında toplanıldı, Ankara halkı oradaydı. Hükümet protesto edilirken, PİKNİK civarında ANA caddeden geçen Başvekilin aracı durdurulmuştu.
Mayıs ayına gelirken, bugünlerde, aynı tema gözlerimde canlanır benim. ANA yasal hakların dikkate alınmadığı ortamların yaşandığı günümüzde, yeni bir ana yasa yapmanın kıymet-i harbiyesinin olmayacağını düşünmekteyim, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
