Kültür Varlıklarımız ve Önemi (2)

Höyükler:
Höyükler insanların toplayıcılık ve avcılık döneminden yerleşik düzene geçişleriyle birlikte oluşmaya başlayan ve ilk yerleşildiği günden günümüze kadar geçen sürece tanıklık eden kültür taşınmaz kültür varlıklarıdır. Höyükler, dönemin yol güzergahlarını da göstermesi yanında bulundukları yerlerdeki yüksek yapıları ile aynı zamanda haberleşme ve gözetleme amaçlı olarak da kullanılmıştır.
Höyüklerin oluşumu, su kaynağına ve ekilebilir tarım arazisine yakın oluşu nedeniyle insan topluluklarınca yerleşim yeri olarak talep edilmesinden kaynaklanmaktadır. İlk çağ evlerinin ahşap ve balçık karışımı olması, evlerin kullanım, yangın, doğal afet savaş gibi nedenlerle yıkıldığında aynı yere tekrar yapılmasının nedeni su ve besin kaynaklarına yakın oluşu, sel baskınlarından korunma, etrafı gözetleme ve savunma gibi yaşamsal gereksinimler nedeniyledir. Bu gibi yerler günümüzde dahi talep edilen yaşam alanlarındandır. İlimizdeki kırsal yerleşimlerin birçoğu bu tür yerleşimlerin üzerinde ve çevresindedir. İl genelindeki 160 civarındaki höyüklerden Battal Höyük, Gaziantep Kalesi höyüğü ve Humanız höyük il merkezindeki yerleşimlere örnektir.
Yapılan araştırma ve kazılardan anlaşıldığına göre, bölgemizde insanlar, Neolitik Çağ diye anılan ve günümüzden 10 bin yıl öncesine tarihlenen zamanda avcı toplayıcılıktan toprağa bağlı yerleşime, kendi gereksinimini kendi üretme sürecine geçmişlerdir. Bu yerleşimler başlangıçta, ulaşımı ve erişimi kolaylık sağlayan akarsu yatakları kenarına kurulurken Kalkolitik dönemle birlikte hemen her su kaynağı başı bir yerleşim yeri Tunç çağı ile ise ekilebilir her düzlük bir yerleşim yeri olagelmiştir.
Bu oluşum ve sürecin nedenleri arasında insanların neolitik dönem sonrası kendi gereksinimini kendi üretmeye başlaması ile sosyal yapısının gelişerek iş bölümü ile toplumsal tabakalaşmanın getirdiği güç ile siyasi birlikler halinde örgütlenmeleri, yazının icadı ve yayılımı ile siyasi birlikler arasında ticaretin gelişmesi, üretim sahalarının iş gücü ve hazır gıda, güvenlik gibi gereksinimleri sağlayan yerler olması sayılabilir.
Höyüklerde yapılan arkeolojik kazılarda o dönem insanının yaşamsal faaliyetlerini yerine getirirken kullandığı- ev, ürettiği taş, kemik, ahşap, pişmiş topraktan mamul eşya ve aletlerle, tükettiği bitki ve hayvan atıkları ortaya çıkmaktadır. Bu malzemeler üzerinde yapılan araştırmalar eşyanın tanımı gelişimi ve etkileşimi yanında dönem teknolojisini ve yaşam standardındaki değişimlerin izlenmesini sağlamaktadır.
Höyükler, içlerinde barındırdıkları eserler nedeniyle insanın yüzündeki bir ben’e benzetile bilinir. Bir bıçak darbesi ile yok edilebilindiği gibi usulüne uygun şekilde açılıp okunduğunda insanlığın seyir defteri ortaya çıkar. Bu verilerin okunmasıyla kendini ve insanlığı tanıyan daha bilinçli bireylerden oluşan, üretimin ve paylaşımın önemini kavrayan daha barışçıl, aydınlık bir toplum ve geleceğe katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Höyüklerimiz her ne kadar yasal koruma altında olsa da, gerek tarla açma ve ağaçlandırma, gerek eski eser-define arama vb amaçlı tahrip olmaktadır. Bu nedenle oluşturulacak bilimsel bir ekip marifetiyle bölgede bulunan höyüklerin tarihinin ve kültürel kimliğinin tespitine yönelik ön çalışma yapılarak yapılacak çalışma ve uzun süreli kazılara veri hazırlanmalıdır. Bu çalışma yapılırken de höyüklerde oluşan tahribatın restorasyonuna yönelik proje hazırlanmalıdır.
Örenyerleri:
Bölgemizde bulunan höyük harici alanlara kurulan antik şehir ve diğer yerleşim yerleri arkeolojik yerleşim alanı veya ören yeri olarak tanımlanmaktadır. Bu tür yerleşim yerleri daha çok Helenistik ve Roma Döneminden Ortaçağa değin geçen süreçte kurulan yerleşim alanlarıdır. Bu yerleşimler, anıtsal mimarisi, dönem inancını ve sanat seviyesini gösteren heykeller, mozaik döşemler süs eşyaları ve sikke gibi küçük buluntular barındıran görsel değeri yüksek, turizm potansiyeli olan yerlerdir. Bu alanlar önemlerine göre açık hava müzesi olarak düzenlenerek turizme sunulmaktadır. Bu alanların spor eğlence gibi sosyal amaçlı etkinliklerle kuvvetlendirilerek birer kültür merkezi haline dönüştürülmesi sosyal ve ekonomik yönden önemli bir çalışma olacağı düşünülmektedir. İlimiz sınırları içinde yer alan Zeugma, Kargamış ve Dülük Ören yeri bu tür yerlerden olup bilimsel arkeolojik çalışmalar devam etmektedir. Özellikle kısmen su altında kalan Zeugma antik Kentinden çıkartılan mozaikler ve Mars Heykeli şehrimize dünyanın sayılı müzelerinden birini kazandırmıştır.
