Hiç Kuşkum Yok Ki

Bu tabiri hatırlar mısınız? Kim söylerdi bu cümleleri, yahut söylevlerine bu sözlerle başlayan kim vardı yakın tarihimizde? Evet sizin de düşündüğünüz gibi Gazi Mustafa Kemal söylerdi bu cümleleri. Halkın öz güvenini sağlamak ve halkın üniter yapısını oluşturmak için her ulusa seslenişte, bu cümleleri kurardı. ‘Asla Şüphem Yoktur ki’ düşünün; size böyle bir hitapla süsleyen insan mutlaka bir liderdir ve onun sözlerini çok hızlı bir şekilde benimsersiniz.
Bir liderin size olan hitabında bu cümleleri sarf ediliyorsa, inanarak söyler, yoksa sizi bu yolda motive etmek için söylemez? Tabiidir ki kimi halkın bir bölümü cebinden bağlı olduğu kimi cemaatlerin baskısı ile, kalben inanmadığı konularda, mecburen yönlendirildiği cümlelere taraf olmaktalar. Hatta bazı konularda halkın cahil olmasından faydalanan yöneticiler, halkın zayıf oldukları konuları, araç olarak kullandıklarını bilmekteyiz.
Halkın en zayıf olduğu tarafı inançlarıdır. İnançlarını alet ederek ortaya koydukları senaryoları, devamlı dillendirerek, bilinç altında olgu oluşturup, onları istedikleri gibi yönlendirme kabiliyetlerini kullanırlar. Zaten halkın bir bölümü, kendi zekasını kullanmadan ve de sorgulama yapmadan, söylenenlere aptalları inandırarak, konuyu benimsetip, savunma yaparlar. Ancak gerçek başka, algı yöntemiyle bilinç altına etki edilen insanların inandıkları başkadır.
Beş tepeden söylenen her söze sorgulamadan inanan göbeklerinden bağlı insanlar olduğunu bilmekteyiz. Türkiye’mizde olan birçok olayı sorgulamadan, hatta araştırma yapılmasına gerek duyulmadan, GAZİ mecliste, meclis araştırma önergesine ret oyu veren kuklaların, hangi gerekçeyle el kaldırdıklarını da bildiklerine inanmamaktayım.
Filmi geriye saralım, Başkanlık sistemi konusunda Anayasa değişikliğini referandum yapılmasından evvel, ülkemiz patlamaların yangın yeri idi. En sonunda Ankara’daki Gar bombalanmasında 107 yurttaşımızı kaybettik. Bu son derece önemli konuda araştırma komisyonu bile kurulmasına, mecliste izin verilmedi. Bu davranıştan siz ne anlarsınız?
Doğru, Devlet’in bazı konularda yaptığı eylemler vardır, bunların üzerine gidilmez. Mesela hain ermeni çetesi ASALA için verilen büyük uğraşı arasında, kimi faili meçhul cinayetler vardır, kimlerin planladığını bilirsiniz, ama üstüne gitmezsiniz. Susurluk’ta bir kamyon yan yoldan ana yola çıkar arka arkaya, bir araba çarpar bu kamyona. İçinde milletvekili, bir kadın, özel pasaport taşıyan bir emniyet mensubu, bir de emniyet müdürü vardır bu araçta. Sonra bu dosya sessizce kapatılır. İçlerinden biri ASALA operasyonunda çalışmış bir kişi idi. Ona da seni biz tanımıyoruz, kendi başının çaresine bak dediler. Sonra bir milletvekili, Emniyet müdürü ile aynı kazanın içinde bir tek ÇATLI can verdi gitti.
Hani derler ya ‘Derin Devlet’ işleri kim yapar, nasıl planlar, nereden emir alır, kim denetler bilinmez, derler ya doğru, bir kişinin mutlak iktidarda kalabilmesi için oynanan oyunda, kimler hangi rolü oynar? Kimler neleri planlar ve senaryonun içinde kimler neleri kurgular, seyrederek anlamaktayız. Bizler bu kurguların nereden yaptırıldığını çok iyi bilmekteyiz.
Beştepe’de 1100 odalı sarayda 2980 adam çalışmakta. Bütün işleri bir ömür boyu iktidarı koruyabilmek adına, kurgu planlamak olduğunu düşünmekteyim. Hangi kanunda, ne değişiklik yapılır da hatta ömür boyu Cumhur kalabilme yollarının araştırılıp, gerekli kanunların hazırlanması ile görevli mürettebat, Meclise gönderdikleri her kanun teklifinin virgülüne bile dokundurulmadan, mecliste kabulü oyunu almasına çalışması, halk tarafından hoş karşılanmadığını, sultan sağır bile bilmekte.
Ülkemizin bulunduğu coğrafyada yangın var, bu yangın Türkiye’ye de sıçrama ihtimaline yok diyebilmek, çok isterdim. Amerika, yöremizde yer altı zenginliği olan her ülke ile ciddi ilgilenmekte. Hani açıkça İran için ‘Molla Rejiminin değişmesi gerekir, bunun için her yol mubahtır’ demekte, Amerika başkanı TRUMP. Bu konuda Suudi Arabistan’ rejimi konusunda hiçbir şey söylememesi sizce ilginç değil mi? IRAK a demokrasi getireceğim dedi, ülkeyi işgal etti de ne oldu? Suriye de rejim değişmesi gerekir, demokrasi gelmesi lazım, dedi de ne oldu?
Ülkemizde, kapalı da olsa, tek adam rejimini yaşamaktayız, ancak Amerika, Bu rejimin devamını dilemekte. Ülkemde demokrasi, insan hakları, hür düşüncenin serbestçe dile getirilmesinin kısıtlanması konusunda yaptığı kanun değişikliği halk tarafından kabul edilmemesini hiçe sayan bir padişah rejimi seyretmekteyiz. ‘Yeni Anayasa yapmamız gerekir’ demekte hazret, ancak mevcut anayasayı uygulamamakta hiç sakınca görmeyen bir yönetime sahibiz. Hiçbir delil olmadan haftalarca insanları suçluymuş gibi Silivri de tutmalarını, kabul etmek mümkün değildir. Meclis kürsüsünden dile getirdiği gibi ‘Emri Hak Vaki Oluncaya kadar iktidarda kalıp hizmet üreteceğiz’ diyen beş tepeye kazık çakmış bir koltuk sahibi bulunmakta. Bunu nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ancak ‘Bunların Kafası Çalışmaz, Ben Ekonomistim’ diyen ve ekonomiden anlamayan bir erk, ülkeyi hangi uçuruma götürdüğünü kendisi biliyor ve bunda ısrar ediyor. Bence ülkemizin ekonomisinin çökmesi ve eksi duruma düşmesi için kurgulanan bir iktidarın varlığını düşünmekteyim.
Sınırlarımızın biraz ötesinde yangın var, bir sonraki basamak Türkiye olduğunu bilmeyen çocuk bile yok olduğunu göremiyorsa bir iktidar, bizim kendilerine sözümüz olmaz. İnsanlar vardır okuyup, zekasını kullanıp doğruyu bulur, kimi insanlar vardır ‘deneme-yanılma’ metoduyla doğruyu öğrenir, kanımca bu ikinci tip insanların yönettiği bir ülkede yaşamaktayız, ve ne yazık ki tahammül etmek mecburiyetindeyiz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
