DEVLET NEDİR

YAYINLAMA: 21 Temmuz 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 20 Temmuz 2025 / 17.00

Nereden başlayayım, gelin Devlet ‘in ne demek anlamına geldiğine 1071 Malazgirt savaşı sırasında Selçuklu’dan başlayalım. Selçuklu bir devletti. OĞUZ’ların KINIK boyundan gelen ve SELÇUK Bey tarafından 1037 senesinde CEND şehrinde kurulduğu kabul edilen SELÇUKLU devleti, idare şekli itibari ile DEVLET statüsünde olduğunu kabul eder tarihçiler. Devlet denilince bir idare mekanizma gelir akla ve halkı idareden sorumlu tutulur.  Süleyman Şah ile başlayan, Mikail ile devam eden, sonra TUĞRUL Bey ve birçok devlet başkanı vardı ‘SELÇUKLU’larda. 

Devletin mutlaka bir başı olurdu. Kendisine HÜKÜMDAR denilirdi. Hatta HAN olarakta anılırdı, mesela Alp Aslan HanMELİK ŞAH, gibi tanımlanırdı. Kimi yerde ise SULTAN denilirdi kendilerine. 

Selçuklu İmparatorluğu’nun başına gelen bütün hükümdarlar, halka çok mülayim yaklaşır, onların iyiliği için çalışırlardı. Anadolu’yu işgal ettiklerinde de halka zulüm değil, adalet dağıtmışlar. Hepsi de bir DEVLET geleneğini yürütmüş ülkelerinde. 

Bilhassa hükümdarların eşleri her ne kadar devlet işine katılmasa da halkla bütünleşen bir çalışma içinde olmuşlar. Bilhassa yönetilen ülke içinde iki konuda çok etkili olmuşlar Hakanların eşleri. Birincisi ŞİFAHANE’lerin yapılması konusunda aktif görevler almışlar. Birde eğitim konusunda kütüphanelerin yapılması ve medreselerin inşa edilmesine ön ayak olmuşlar. Sultanların eşleri de HATUN adı ile anılmışlar. Bilinen isimler içinde TERKEN Hatun, DEMETRE Hatun ve GEVHER NESİBE Hatun öne çıkan Sultan eşleridir. Hepsinin kökleri KINIK boyun gelme olmuş.

Anadolu da Selçuklu döneminde MOĞOL saldırıları sonucunda KAYI aşireti soyundan gelen KAYA ALP’in oğlu SÜLEYMAN Şah, batıya 400 aile birlikte, oğlu Ertuğrul GAZİ başlarında ERZURUM civarına yerleşirler.

Selçuklu Hükümdarı I. Alaeddin Keykubat’a yardım ettiğinden dolayı KAYI aşireti, Selçuklu hükümdarı tarafından SÖĞÜT ve Domaniç civarına, 400 aile ile yerleşmesine izin verildiğini bilmekteyiz. İşte Ertuğrul Gazi ile başlayan bu yerleşimde KAYI aşireti, Osman bey zamanında DEVLET geleneği yaratmaya çalıştığını bilmekteyiz.  

Genelde kervan yollarını haraca kesen bir sistemle yönetilen aşiret, devlet düzenine her ne kadar geçmiş olsa da eşkıyanın, ŞAKΠolduğuna inanırım. Tarım düzenine geçmeden önce kervanların korkulu rüyası olarak boy gösteren OSMANLI, devlet olarak gözükse de ilk dönemlerinde, BİZANS tekfurlarını da haraca bağlayan bir düzen kurduklarını bilmekteyiz. 

Bu gelenekte devletin başında yine SULTAN lar bulunmuş, eşlerine de Hatun denilmiş. 

Bu dönemlerde halktan vergi toplamaya başlayan OSMANLI devleti, birçok geleneği de beraberinde yerleştirdiğini bilmekteyiz. Önemli bir tespit, Osmanlı Devleti’nin ilk Başkanı Osman beyin eşi, aynı Aşiretten MALHATUN olduğunu biliyoruz. Orhan Gazi’nin eşi HOLOFİRAYarhisar Tekfuru’nun kızı. Orhan gazinin diğer eşi Asporça Hatun. I MURAT’ın eşi Tamara Hatun, sonra I. Beyazıt eşi ANGELİNA Hatun diye devam etmekte. Osmanlı Devleti’nde Sultan soy ağacı, Orhan Gazinin evliliği ile OĞUZ soyu son bulur. 

Daha ileride Ukrayna, Macar, Yunan asıllı HATUN’lar, Osmanlı Devleti’nin idaresine de müdahil olmuşlardır. Çok güzel söz söylemişler. Bir örnek; VALİDE Hürrem Sultanın, Padişaha söylediği, ‘Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe’.  Devlet işlerine ne kadar müdahil olduklarının bir resmidir bu cümle.   

Ancak kurulan Devlet düzeni ve buna bağlı kurallar, iyi bir yönetim şeklini gösterdiği söylenir. Hukuk ve buna bağlı kurallar, Sultan Süleyman’dan sonra daha da yazılı kurallara dayalı olduğunu, tarihçiler söylerler. Hatta Denizlere de açıldıktan sonra, Osmanlı’da bir de Deniz Hukuku düzeni oluşturulduğunu bilmekteyiz.  Bundan altı yüz sene evvel kurulan düzene, bilhassa Akdeniz’de kıyısı bulunan bütün ülkeler, bu kuralları kabul etmiş olduğunu biliyoruz. ‘Osmanlı da Deniz Hukuku’ konulu seminerde konuşan Dr. Thomas Goodrich ‘in anlattığı konular, PİRİ REİS Üniversitesi’ndeki kütüphanede sergilenmekte.

Bütün bu dönemlerde Anadolu da yaşayan halk için hukuk düzeni oluşturulmuş, bunu tatbik etmesi için, HUKUK üzerinde hassasiyetle durulmuş. Hukuk düzeni KADI’ların inisiyatifine bırakılmış, her iki yanda büyük cebi olan kaftanlarla hukuk dağıtırmış KADI’lar. 

Günümüz Türkiyesi’nde her ne kadar cüppelerin cepleri olmasa da Saray güdümlü HSK gibi bir kuruma hükmeden Saray Naibi’nin elindeki DEMOKLES in kılıcından korkan, adalet dağıtması gereken cüppeliler yaşamakta ülkemde.  

Bakın geçen 1000 yıllık bu topraklarda Kadına gösterilen saygı, bu günkü kadar yerlerde sürünmemişti. Sadece İstanbul sözleşmesinden çıktığımız tarihten itibaren 2024 senesi sonuna kadar 1219 kadın, cinayete kurban gitmiş olması utanç vericidir. Ayrıca ölen 1254 kadının ölüm nedeni ise hala bilinmemekte.  

2025 senesi ilk 6 ayında 136 kadın ERKEK’ler tarafından öldürülmüş, diğer taraftan ölen 145 kadının ölüm nedeni hala bilinmemekte. Tıpkı NADİRA KADİROVA’nın öldürülmesi gibi, faili meçhul bir cinayet. Bir insan intihar için kalbine 2 defa ateş edemez.

Ülkemdeki mevcut HUKUK düzeni, KADI’ların dağıttığı ADALETİ aratır duruma getirdiğine inanmaktayım. Mevcut yasalara uymayan vicdan, sürgün ile Beştepe üçgeni arasına sıkışan bir hukukun, ülkemin ana yapısını sarsmakta olduğunu görmemek için, kör olmaya gerek yok. 

Muktedir olmak adına, iktidarda kalmak için her şeyi yapacağını dile getiren NAİB, eşkıyanın uzantısı ile görüşmeye başlaması, binlerce şehidin anne, baba ve sevdiklerini hiçe saymaktan başka nedir? Halka danışmadan adımlar atılması, şehit yakınları adına, sade vatandaş olarak, içime sindirememekteyim, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

DEVLET NEDİR
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *