PORNO KELİMESİ İSTANBUL’DAN DÜNYAYA YAYILMIŞ

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Geçen Perşembe, 118 T Lions Kulübün üyelerine ve misafirlere açık, “yerin altındaki İstanbul” temalı bir gezi vardı. Ben de “yerin altında ne var ola?” diye merak ettiğim ve Lions Kulübün gezilerini çok beğendiğim için katıldım. 25 kişilik bir ekiple, Cansen Bekleriz rehberliğinde yerin altındaki İstanbul’u gördük. Bakarken hayranlığımı gizlemedim, ama tarihi binaların üzerine yapılan eğreti yeni yapıları da hayretle gözledim.

Gezimize Lalelideki İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin önünden başladık. Cansen Hanım, ortasından tranvay giden caddeyi Eminönü yönüne işaret ederek, “bütün bu cadde boyunca gördüğünüz binaların altında Bizans yapı kalıntıları bulunmakta. Zira eskiden Bizans’ın en önemli işlek caddesi burasıydı. Cadde boyu, Devlet daireleri, önemli yönetim binaları burada bulunmaktaydı” dedi.

Hemen Yapı ve Kredi Yayınlarından çıkan, Carolyn L. Connor’un yazdığı Bizans’ın Kadınları kitabını açtım. Orada 527-65 arasında Konstantinopolis’i yöneten; 527-48 arasında ise İmparatoriçe Theodora ile evli bulunan İustinianos’un bu yapıların bir çoğunu inşa ettirdiğini anladım. İustinianos, Bizans İmparatorluğunun her yerinde yönetim binaları, iskeleler, limanlar, kiliseler, manastırlar yaptırtmış.

İlk durağımız, Soğanlı Pasajı idi. Bu arada, Lale’linin halen İstanbul’da üretilmekte olan tekstil, çanta, ayakkabı vb gibi birçok ürünün yabancılara pazarlandığı önemli bir merkez olduğunu yazayım. Soğanlı pasajının yangın merdivenin başladığı sahanlığa çıktık. Gördüklerim karşısında bir süre şaşkın şaşkın bakıp, fotoğraf bile çekemedim.

Altta, Bizans döneminde yapılan binaların üzerine oturtulduğu taşıma sistemi görülüyordu. Bu taşıma sistemi, tuğla ile örülen kalın duvarlar, tonozlar ve kemerli yapılar vardı. Bizans döneminde bu sağlam sistemi alta yapıp, üzerine binaları yerleştirmişler herhalde. Bugün ise, İstanbullular, Bizans temel sisteminin üzerine demir veya çelik ayaklarla iğreti bir bina oturtup iş hanı yapmışlar. Siz, binaya Laledeki ana caddeden girdiğiniz için, altta böyle bir yapının varlığından haberdar olmadığınız gibi, üzerinde yürüdüğünüz tabanın çelik konstiriksiyon olup, Bizans temel sisteminin üzerine iğreti ayaklarla oturduğunu da fark edemiyorsunuz doğal olarak.

İkinci durağımız yine aynı semtte bulunan Antik Otel’di. Bu otelin bodrum katında restore edilmiş bir sarnıç vardı. Otel, sarnıcı harika bir şekilde onarıp, pek romantik bir restoran haline getirmiş. Otel binasını ise, sarnıcın etrafına yerleştirmiş. Hem göze, hem de zaman kavramına hitap eden pek güzel bir mekan olmuş, eski sarnıç. Sarnıçlar yatay tuğla kullanılarak yapılmış. Yatay tuğla, Bizans döneminde Mürefte ve Hoşköy gibi, bugün Türkiye’nin üzüm ve şarap üreten en önemli bölgesinden gelirmiş. Halen, bu bölgede bir tuğla fabrikası bulunmaktaymış.

Bahsettiğim Aksaray – Sultanahmet arasındaki Bizanslıların yaptığı caddenin o zamanki ismi Mesa caddesiymiş. Bu caddenin üzerinde yine Laleli semtinde kaldırımın üzerinde duran iri sütun parçaları ve bazı kalıntılar görürsünüz. Hiç merak ettiniz mi bilmiyorum. O kalıntılar ismi Tauri olan zafer takına aitmiş. Tauri, üç kemerli olarak, 4. Yüzyılda İmparator Theodosious tarafından yaptırılmış. Demek ki, zafer takı yapmak bize, Romalı ve Bizanslılardan kalmış. 2000 li senelere kadar, tüm kutlamalarda mutlaka bir zafer takı yapılırdı... Önceleri tahtadan, sonra demirden...

Çemberlitaş, Mısır’dan getirilmiş perfir taşı ile yapılmış 35 metre yüksekliğinde, altı boğumdan oluşan bir sütunmuş. Bizans döneminde burası Forum Konstantinus denilen bir meydanmış. Konstantin Hristiyanlığı resmi din olarak kabul ettiğinde, Kudüs’ten getirilen Hz. İsa’ya ait bazı eşyaların bu sütunun altındaki özel odada muhafaza edildiğine inanılırmış. Bugün sütuna ismini veren demir çemberler, deprem veya yangına maruz kalırsa perfir taşının patlamaması için, taşı korumak amacıyla konulmuş. Sütunun üzerinde Konstantinin ismi yazarken, eskiden heykelinin de burada durduğuna inanılıyormuş.

Laleli semtinde gezerken gördüğümüz sarnıç sayısının fazlalığı dikkatimizi çekti. Hocamız Cansen Hanım, sarnıçların varlık nedenini şöyle anlattı: “İstanbul muhasara altına alındığında ekmek ve su olursa kimse, işgale boyun eğmez diye düşünülmüş. Bu nedenle de yağmur sularının veya Belgrat Ormanlarındaki su kaynaklarının beslediği çok sayıda sarnıç yapılmıştır.”

Gezinin benim açımdan en ilginç bölümü porno kelimesinin İstanbul kaynaklı olarak dünyaya dağıldığını öğrenmemdi. Bizans döneminde yarı çıplak dansçıların insanları eğlendirdikleri sokağın ismi Pornai imiş. Pornai, döne dolaşa porno olup, literatüre yerleşmiş. Bu sokakta danseden en meşhur kadınlardan birisi yukarda bahsettiğim Theodora imiş. Dansöz olduğunu epey başına kalkmışlar ama, o eleştirilere rağmen, insanlara meydan okumuş ve imparatoriçe de olmuş. Üstelik dünya literatürüne bir de kelime kazandırmış!

Hipodromrum varlığından ve muhteşemliğinden Sabancı Müzesinde yeralan İstanbul’un sekizbin yılı isimli sergi sırasında haberim olmuştu. Sergide, Hipodrom’da yer alan at heykelleri, sütun gibi şeylerin de kopyesi veya orijinallerinden parçalar vardı. Bugün, 100 kişi aldığı farzedilen Hipodrom’un Güney tarafındaki duvarı ayakta duruyor. Arazi yapısı nedeniyle zeminden 10 metre yükseklikte olan duvarların üzerinde Osmanlı dönemi ve daha sonraları yapılan binalar yer alıyor. Cansen Hocamızın söylediğine göre, hipodromda sadece at yarışları ve sportif faaliyetler yapılmış. Hiçbir zaman aslanlar veya vahşi hayvanlar döğüştürülmemiş.

Büyüksaray’ın avlusunun tabanında yer alan mozaikleri Arasta çarşısından girdiğimiz Mozaik müzesinde gördük. Gerçekten de büyük olarak inşa edilen sarayın bugün temelinden parçalar ve avlu mozaikleri görülebiliyor.

İstanbul’un bir semtinin sadece bir bölümünü Cansen Bekleriz’le gezmek, öğrenmek, eski yapıları hayal etmek müthiş keyifliydi. Umarım, Antik Otel ve Nakkas halıcısı gibi daha fazla sayıda kurum, binalarının altındaki hamam, sarnıç veya temel yapısı gibi eseleri restore edip, günümüze kazandırırlar.

 

YAZININ FOTOĞRAFLİ HALİ İÇİN LÜTFEN AŞAĞIDAKİ LİNKİ TIKLAYINIZ.

http://www.gaziantepsabah.com/egazete.php?tarih=2013-03-24&sayfa=3953

 

PORNO KELİMESİ İSTANBUL’DAN DÜNYAYA YAYILMIŞ