ANASAYFA arrow right Yaşam

Aç ve susuz kalınabilir ama adalet olmadan yaşanmaz

Aç ve susuz kalınabilir ama adalet olmadan yaşanmaz
YAYINLAMA: 06 Aralık 2020 / 19.39
GÜNCELLEME: 06 Aralık 2020 / 19.48
Av. Hakan Gencer, ‘Ekonomi ve Hukukta yeni reformlar’ konusunda Sabah’a değerlendirmelerde bulundu: “Aldığımız yeni bir kanun kitabı bir gün sonra kanun değişikliği nedeniyle eskiyot. Bir kanun bir ayda defalarca değişir mi anlamak mümkün değil”

Cumhurbaşkanı’nın yargı reformu açıklamasını önemli bulduğunu dile getiren Gencer, “Aç ve susuz kalınabilir ama adalet olmadan yaşanmaz’ sözü çerçevesinde kanaatimce ekonomiden ve diğer her türlü ihtiyaçtan daha önemlisi adil bir düzenin olmasıdır. Ülkemizin geldiği nokta itibariyle yargıda, adalette yapılması gereken reform en acil ihtiyaçların başında gelmektedir. Ancak bu reformun yeni kanunlarla değil, mevcut yanlış ve aksayan kanunların tadili ile mümkün olacağı ortada” dedi.

Ülkemiz kanun  çöplüğüne döndü

Ülkemizin kanun çöplüğüne döndüğü tespitini yapan Gencer, “Her gün yeni bir kanun veya eski kanunun yanlış tadilleri ile uğraşılıyor. Aldığımız yeni bir kanun kitabı bir gün sonra kanun değişikliği nedeniyle eskiyor. Bir kanun bir ayda defalarca değişir mi anlamak mümkün değil. İşte bu noktada liyakat unsuru devreye giriyor. Avukatlık sınavı olmamasından, düşük bir profil sergilemeye başlayan avukatlığın yanında, büyük şehirlere yeni mezun hâkim ve savcıların atanması olayı içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Büyük şehirlerde sicil numarası 35 bin ile 70 bin arasında olması gereken hâkim ve savcılar yerine 200 bin sicil numaralı kişiler göreve başladı. Verilen yanlış kararlar neticesinde yıllarca hak kayıpları yaşanıyor” şeklinde konuştu. 

Av. Gencer, “Sulh ceza mahkemelerinin hâkimliğe çevrilmesi, tutuklamanın ilk iş olarak yapılması, toplumda adalete olan inancı oldukça zedeliyor. Savcıların, gerekli araştırmaları yapmadan iddianame hazırlamaları, “lekelenmeme hakkına” ağır darbeler vuruyor. Özellikle İstinaf Mahkemelerinin kesin hüküm olarak, son derece mahkemesi olarak tesis ettikleri bazı kararlar, 11 bölgede kurulu Bölge Adliye Mahkemelerinde farklı olabiliyor. Konya Bölge Adliyesi’nin aynı olayla ilgili verdiği karar, Gaziantep Bölge Adliyesi’nde farklı olabiliyor. Bu durum üniter devlet yapımıza çok zarar veriyor. Türkiye’nin jeopolitik konumu itibariyle bu tip farklılıkların bölgesel olarak oluşmaması gerekir” dedi.  

 Av. Hakan Gencer, konuşmasını şu şekilde bitirdi: “Hâkim ve savcıların verdiği yanlış kararlar neticesinde oluşacak zararların karşılamasına yönelik düzenlemenin kaldırılması da verilen kararların kalitesini düşürdü. Yurtdışından gelen bir misafirime İstanbul Çağlayan Adliyesi’nin Avrupa’nın en büyük adliyesi olduğunu söylemem üzerine gözlerinin fal taşı gibi açıldığını hiç unutmam. Bana “Burada çok mu suç işleniyor” diye sormuştu. İyi ki kendisine “Avrupa’nın en büyük cezaevi de Türkiye’de diye bir laf etmemişim diye sevinmiştim. Görüldüğü gibi en büyük adliye ve en büyük cezaevi gibi kavramlar ülkemize ciddi zararlar veriyor. Bizim her yere yeni bir adliye yapmaktansa yargı reformunu ‘Ehil liyakat’ sahibi kişilere yaptırarak toplumsal barışı bir an önce sağlamamız lazım.” Fatma Karabacak

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *