Her kesimdeki vatandaşların bilgilendirilmesi hedefleniyor
Ökütçü, AB’ye üyelik sürecinde gerçekleştirilen reformların siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamda önemli değişiklikler yaratacağını vurgulayarak, düzenlenen seminerlerle Türkiye’nin her yerindeki her kesimden vatandaşı, bu değişikliklere ilişkin bilgilendirmeyi hedeflediklerini kaydetti.
”Türkiye’nin yakın tarihte gerçekleştirdiği bu reformlar dizisi, toplumun tüm kesimleri tarafından çok daha iyi algılanmalı” diyen Ökütçü, AB seminerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Çağdaşlaşmanın yolu modern dünyayla entegre olmaktan geçer
Vali Lütfullah Bilgin’de seminerde yaptığı konuşmada Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin kalkınmak ve zenginleşmek olduğunu ifade etti. Türkiye’nin çağdaşlaşmasının yolunun modern dünyayla entegre olmasından geçtiğini ifade eden Bilgin, “AB normlarıyla insanımızı daha mutlu edeceğimiz inancındayız, bu yolda bu inançla devam ediyoruz. AB çağdaş dünya demek ve biz çağdaş olmak, zenginleşmek istiyoruz” dedi.
AB’ye girmekten daha önemlisi AB standardını yakalayabilmek
GTO Başkanı Mehmet Aslan, Gaziantep’in AB’ye üyelik konusunda en fazla istek ve kararlılık gösteren ve bu yönde en fazla çalışan il olduğunu söyledi.
Aslan, “Bizim için AB’ye girmek ya da girmemek daha çok Türkiye’nin AB’nin standardını yakalayabilmesi önemli” dedi. Aslan, kentimizde oluşturulan çok sayıda kurum ve kuruluşun AB konusunda çalışma yürüttüklerini hatırlattı.
AB’ye üyelik süreci doğru algılanamadı
Açılış konuşmasının ardından oturuma geçildi. Oturumu yöneten İKV Genel Sekreteri Şebnem Karauçak, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin doğru algılanamadığını, vatandaşın bu konuda bilgisinin aslında yanlış olduğunu söyledi.
Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde yasal değişiklikleri tamamlaması, hukukun üstünlüğü ilkesini tam anlamıyla tesis etmesi gerektiğini vurgulayan AB Genel Sekreterliği Genel Sekreter yardımcısı Büyükelçi Ahmet Acet, “Türkiye insan hakları bakımından eskiye göre oldukça iyi mesafeler alıyor. Geçmiş yıllarda Avrupa İnsan Hakları mahkemesine en çok giden toplumdu Türkiye toplumu. Eğer bir hukuk devleti işleyecekse bunun temeli, sistemi doğru çalışmalıdır. Bütün mesele sistemin doğru çalışmasıdır. Sadece hukuk ve insan hakları değil, kültürel haklarda insan haklarının bir parçasıdır. Çünkü farklı yapılar, farklı düşünceler ve diller zenginliktir. Biz mozaiğin parçalarıdır. Bu mozaiğin yaşaması için hepimiz eşit haklara sahip olmalıyız. Çok zengin ve çeşitliliğe sahip Türkiye’deki bu zenginlik bizim avantajımızdır” diye konuştu.