ANASAYFA arrow right Güncel

Antep ve bölgede kadın, hazır giyim sektörünün sömürü aracı

Antep ve bölgede kadın, hazır  giyim sektörünün sömürü aracı
YAYINLAMA: 20 Ekim 2025 / 20.07
GÜNCELLEME: 20 Ekim 2025 / 20.07

BİRTEK-SEN’in yürüttüğü araştırma, Türkiye’nin küresel tekstil pazarında ucuz ve güvencesiz emekle rekabet ettiğini, bu yükün en ağır biçimde kadınların omzunda olduğunu ortaya koydu. Dünyaca ünlü markalara üretim yapan Güneydoğu’daki tekstil fabrikalarında binlerce kadın işçi düşük ücret, uzun mesai, taciz ve sendikasızlıkla karşı karşıya. Yasalar kâğıt üstünde var ama sahada yok

Türkiye’nin tekstil sektörü ihracatta liderliğini korurken, üretimin merkezinde yer alan kadın işçiler sömürünün en ağır yükünü taşıyor. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) tarafından yayımlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tekstil Sektöründe Kadın Emeği ve Sendikal Algı Raporu” bu tabloyu sahadan gözlemlere ortaya koydu. Rapor 2025 Mart–Haziran döneminde; 116 yüz yüze anket ve 9 derinlemesine görüşme ve uzman katkılarıyla Güneydoğu’da tekstil fabrikalarındaki kadınların yaşamını mercek altına alıyor. Görüşmeler, Şanlıurfa, Malatya, Adıyaman, Adana ve Gaziantep’te fabrika işçileriyle yapıldı.

36 saate varan vardiyalar, keyfi maaş kesintileri, taciz ve mobbing vakaları

Rapor Adana, Malatya, Adıyaman, Gaziantep ve Şanlıurfa illerinde 116 kadın işçiyle yapılan anket ve görüşmelere dayanıyor. Günde 10-12, bazen 36 saate varan vardiyalar, keyfi maaş kesintileri, taciz ve mobbing vakaları, yetersiz iş güvenliği önlemlerine dikkat çekiliyor. Kadınların yüzde 62.2’si fazla mesaiye zorlanıyor, yüzde 44.7’si mesaiye kalmayı reddettiklerinde baskıya maruz kaldıklarını, yüzde 40’ı tehdit edildiğini, yüzde 14.9’u ise hakarete uğradığını belirtiyor. İşçiler yaşam maliyetinin çok altında gelirle geçinmeye çalışıyor. Yüzde 95.7’si ürettikleri markalı giysileri satın alamadığını söylüyor.

İşverende “kadınlar daha itaatkâr ve sendikalaşmaz” anlayışı hakim

Araştırmaya göre kadın emeği, ucuz işgücü politikalarının merkezinde. Bölgedeki birçok fabrika İŞKUR aracılığıyla genç kadınları işe alıyor, ancak evlilik ve çocuk sonrası kadınlar hızla işten kopuyor. Doğum ve emzirme/ süt izni, kreş ve güvenli ulaşım gibi temel haklar sadece kâğıt üzerinde. Kadınlar ev içi bakım yükümlülükleriyle fabrika baskısı arasında ezilirken bir işçi şu sözle yaşadıklarını özetliyor: “Ne patrona yarandım ne aileme.” Bir başka işçi, ped değiştirmesi gerektiğini belirttiğinde ‘biraz daha tut’ yanıtıyla karşılaştığını aktarıyor.

Ayrıca işverenlerin “kadınlar daha itaatkâr ve sendikalaşmaz” anlayışı, kadınların en kırılgan halkaya dönüşmesine neden oluyor.

Kadınların yüzde 62’si zorla fazla mesaiye kalıyor

Rapor, Türkiye’nin Avrupa’nın 3., dünyanın ise 7. büyük tekstil tedarikçisi olduğunu ve bu konumun ucuz, örgütsüz ve güvencesiz kadın emeği sayesinde sağlandığını belirterek kadınların büyük bir kısmının sigortasız veya eksik sigortalı çalıştırıldığına dikkat çekiyor.

Fazla mesai ve uzun çalışma saatleri ise kadınların yaşamını alt üst etmiş görünüyor. Görüşülen kadınların %62’si zorla fazla mesaiye kalıyor, %54,5’i asgari ücret veya altında maaş alıyor.

Mesaiye kalmadıysan ertesi gün daha fazla üretim isteniyor

Bir kadın işçi yaşadığı fazla mesai baskısının evliliğini etkilediğini şöyle anlatıyor:"O kadar çok mesaiye kalıyordum ki.. Hep kötü anne ve eş oldum. Ne patrona yarandım ne aileme. En sonunda boşanmak zorunda kaldım. Çocuklarım benimle görüşmeyi bile istemiyor”

Malatya’dan işçi Adile ise, *Sabah 8’de başladık, gece 4’e kadar çalıştık. Servisle eve gidiyorsun, uyuyorsun, tekrar aynı döngü. Ne zaman yemek, ne zaman hayat?" diye soruyor. çŞu çarpıcı sözler de Gaziantep’ten Beyhan’a ait: “Mesaiye kalmadıysan ertesi gün daha fazla üretim isteniyor. Hatta bir kadının yüzüne kumaş fırlatıldı, ‘dün (mesaiye) kalmadın, bugün çıkamayacaksın’ diyerek."

Bazen işçiler fabrika üretiminden sonra kendilerine temizlik yaptırıldığını da söylüyor. Şanlıurfa’dan Cemile, “Fazla mesaiye kalmazsan bedelini ödüyorsun. Bandı bıraktırıp temizliğe gönderiyorlar bazen. Ya da ütü gibi en ağır işlere gönderiyorlar. Dersini almazsan da işten kovuyorlar.”

Çocuklarımı sabah görmeden çıkıyorum akşam geldiğimde uyumuş oluyorlar

Fazla mesai her ne kadar “gönüllü” olsa da işçiler fazla mesaiye kalmak istemediklerinde türlü hakaretlere maruz kaldığını aktarıyor: “Üretim hızına yetişemezsen fazla mesaiye kalmadığın için, hemen ‘tembelsin’ yaftası yapıştırılıyor. Sonra da çıkış veriliyor. Yani fazla mesaiye kalmamak bile bir ‘yetersizlik’ bahanesi olabiliyor." diyor Şanlıurfa’dan Fidan.

Bircan ise, “Mesainin sonunda artık elimi kapatamıyorum sinir sıkıştığı için. Eve gittiğim zaman dinlenemiyorum. İşe gitmek için uyandığımda hala önceki günden ağrılarım devam ediyor.” diyor. Malatya’dan Adile ve Fatma’nın şu sözleri oldukça çarpıcı: “Çocuklarımı sabah görmeden çıkıyorum, akşam geldiğimde uyumuş oluyorlar.” “Geçen gün kızımın saçlarının uzadığını fark ettim. Uzun zamandır görememişim, karşıma alıp saçını örme zamanım olmamış.”

Kadın işçilerin yüzde 95,7’si kendi ürettikleri ürünü satın alamıyor

TÜİK verileri ve saha gözlemleri ışığında rapor, 40 yaş üstü kadınların sektörde neredeyse tamamen dışlandığını vurguluyor. Fabrikalar, “itaatkâr ve hızlı çalıştığı” varsayılan genç kadın işçileri özellikle tercih ediyor.

Raporda; ünlü markaların bölgede fabrikalara üretim yaptırdığı belirtilirken aynı markaya üretim yapan iki fabrika arasında ücret farkı %50’ye kadar çıkabildiği vurgulanıyor. Anket çalışmasına göre kadın işçilerin %95,7’si kendi ürettikleri ürünü satın alamıyor.

Bir kadın işçi, ““Bir markanın güneş desenli bir kotu vardı. O kadar beğenmiştim ki kalitesini yaparken sürekli okşuyordum. Paramı biriktirip satın almaya karar verdim. Ancak Türkiye’de satışı yoktu.” diyor. Kadınların %62’si gece 22.00’den sonra işten çıkıyor. Ancak yalnızca %14,3’ü evine kadar servisle ulaşabiliyor. Çoğu organize sanayi bölgelerinde karanlıkta yürümek ya da sabaha kadar fabrikada beklemek zorunda kalıyor.

Müdür ‘Taksiyle git’ dedi. Param yoktu

*“Saat gece 2'de çıktım. Servis beni organize sanayide indirdi. Oradan evime kadar tek başıma yürüdüm. Güvende hissetmediğimi şoföre söyledim, ‘Sen erkek gibi kadınsın zaten, sana bir şey olmaz’ dedi.” (Kadın işçi, Malatya)

*“Gece vardiyasından sonra servis gelmedi. Müdür ‘Taksiyle git’ dedi. Param yoktu. Üç saat fabrikada bekledim, sabah mesaisiyle birlikte döndüm.” (Beyhan,Gaziantep)

Kadınların %42,2’si tacize maruz kaldığını belirtiyor. Ancak bu vakaların yalnızca %45,8’i şikayet ediliyor. Kadınların sessiz kalma nedenleri arasında damgalanma korkusu (%33,7), işten atılma korkusu (%24,2) ve şikayet merci eksikliği (%8,4) öne çıkıyor.

Bir kadın işçi, “Kimseyle konuşmamaya çalışıyorum. Bir şey paylaşırsam dedikodu olur, kulağı amire gider diye korkuyorum.” diyor.

BİRTEK-SEN Malatya temsilcisi Halime Sancak bu durumu şöyle özetliyor: “Tekstilde işe başlamak için herhangi bir tecrübeye gerek yok. Genç kadınlar İŞ-KUR aracılığyla hemen işe alınıyor. Zaten bütün fabrikalardaki koşullar aynı. Birini bıraksan başka birisinde işe başlayabilirsin. Genç kadınları yönetmek daha kolay. Sömürüldüğünü, ayrımcılığa uğradığını bile bilmiyor. Hatta kimi zaman yaşadıklarının taciz olduğunu bile ayırt edemiyor. Bazen ustabaşları bu genç kadınlara sarılıyor, dokunuyor. Kadınlar rahatsız oluyor ve bunun rahatsız edici davranış olduğunu anlamıyor”bianet

 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *