AB ile müzakerelerin 3 Ekim 2005'te başlatılması kararını değerlendiren CHP Milletvekili Abdülkadir Ateş, Türkiye'nin AB'ye taviz vermeden onuruyla girmesi gerektiğini, AB treninde ikinci mevkide oturacak bir ülke olmadığını belirtirken, AKP Milletvekili Nurettin Aktaş, müzakere süreci için tarih verilmesini olumlu bulduğunu, ancak sürecin Türkiye'nin istediği şekilde olmasını ümit ettiğini söyledi.
GSO Başkanı Nejat Koçer, Avrupa Birliği'nin 3 Ekim 2005'de Türkiye ile müzakereleri başlatma kararını, Türkiye'nin önünü açacak önemli bir gelişme olarak değerlendirirken, Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, AB devlet ve hükümet başkanları zirvesinde alınan "Türkiye ile müzakerelere başlanması kararını değerlendirirken, "Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki uzlaşma çabalarının AB tarafından takdir edilmesi Türkiye'nin diplomatik başarısıdır diye konuştu.
Çok iyimser değilim
"Kıbrıs konusu ve Türkiye'nin Kıbrıs'ı tanıması konusu 3 Ekim’e kadar Türkiye'nin başında Demokles'in kılıcı gibi sallanacak diyen CHP Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş Sabah'ın sorularını yanıtlarken, "Bu konu halledilmediği takdirde yine görüşmelerin sekteye uğrayacağını tahmin ediyorum. Görebildiğim kadarıyla başta Güney Kıbrıs olmak üzere Yunanistan ve Avrupa'nın pek çok parlamenteri Güney Kıbrıs konusunda çok hassas. Ben Avrupa'dan henüz döndüm. Şu anda uçaktan inip telefonumu açtım ve Türkiye'deki basın yayın organlarının temsilcileri kadar iyimser değilim diye konuştu.
Türkiye'ye güvenilmeli
AKP Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş ise, müzakere süreci için tarih verilmesini olumlu bulduğunu, ancak sürecin Türkiye'nin istediği şekilde olmasını ümit ettiğini söyledi. Aktaş, Avrupa devletlerinin büyük bölümünün halen Türkiye'ye güvenmediğini, bunun çok üzücü olduğunu, güven bunalımının aşılması gerektiğini dile getirdi
Avrupa Türkiye'ye şaşı bakıyor
Müzakere sürecini yakından izlediğini, ancak Türkiye'nin bu süreçte üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmesine rağmen Avrupalı devletlerden bazısının Türkiye'ye güvensiz olduğunu düşündüğünü belirten Aktaş, "Müzakere süreci ne istediğimiz şekilde başlanacaksa iyi olur. Fakat anlaşılan o ki hala Avrupa Türkiye'ye güvenmeyip, şaşı bakmaktadır. Ortak olacaksak bir takım vesvese ve şüphelerin ortadan kalkması gerekir. Güven çok önemli. Güven olmazsa, evlilik müessesesi gerçekleşmez. Batılı siyasilerden Türkiye için farklı sesler yükselmekte. Batı kamuoyunun özellikle son günlerdeki yorumları, bizi kaygılandırıyor. Türkiye'nin tüm mücadelesine rağmen bazı Avrupa ülkeleri, gerek inanç, gerek kültür ve değer yargıları açısından Türkiye hakkında endişeleri olduğunu dile getiriyor. Bakın Kopenhag Kriterleri’nde olmamasına rağmen, son günlerde Kıbrıs konusunu önümüze koydular. Sadece bu karar bile Kopenhag Kriterleri'ne uymadı diye konuştu.
Kıbrıs, konusunda çifte standart uygulandı
Geçmişte Avrupalı ülkelerin samimiyetle bağdaşmayan tavırlar sergilediğini, özellikle Güney Kıbrıs'ın üyeliği konusunda çifte standart uygulandığını vurgulayan Aktaş, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkanlar Kıbrıs Rum kesimine destek oldu bu ciddi anlamda çifte standarttır. İnşallah önümüzdeki yıllarda bir daha çifte standartlarla karşılaşmayız" dedi.
Türkiye geleceği yakalamış oldu
Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, "Türkiye müzakere tarihi alarak geleceği yakalamış oldu" dedi. Koçer, Avrupa Birliği'nin 3 Ekim 2005’te Türkiye ile müzakereleri başlatma kararını, Türkiye'nin önünü açacak önemli bir gelişme olarak değerlendirdi.
Rehavete kapılmamalıyız
Müzakere tarihine ilişkin kararla Avrupa Birliği'nin (AB) hem de Türkiye'nin kazandığını ifade eden Koçer, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Türkiye müzakere tarihi alarak geleceğe adım attı. Bu karar ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği 'muasır medeniyetler seviyesine ulaşma' hedefinde atılmış en büyük adımdır. Artık Türk insanı geleceğe daha umutla bakacak. AB'nin kararıyla başlayan yeni dönemde rehavete kapılmamalıyız. AB ile müzakerelere başlamak bütün sorunlarımızın kendiliğinden çözüleceği anlamına gelmez. Türkiye sorunlarını yine kendi dinamikleriyle çözüp, modern dünyanın içinde bileğinin hakkıyla yerini alacaktır."
'Müzakere süreci çok zorlu geçecek
Koçer, Türkiye son dönemlerde yaptığı reformlarla AB'den müzakere tarihi almayı hak ettiğini vurguladı. Türkiye'nin üyesi olmak için mücadele ettiği AB'nin her alandaki standartlarını yakalama mücadelesini kararlılıkla sürdürmesi gerektiğine dikkati çeken Koçer. reformların aksatılması halinde müzakere sürecinin uzayacağını ifade etti.
"Müzakere süreci çok zorlu geçecek. Daha yolun başındayız ve yapacağımız daha çok iş var" diyen Koçer, müzakere sürecinin Türkiye'nin birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyacağı dönem olduğunu kaydetti. Koçer. AB'ye üyelik konusunda tüm hükümetlerin bir şeyler yapmaya çalıştığını, 59. hükümetin kararlı tutumu ve performansıyla ayrı bir yere konulması gerektiğini bildirdi.
41 Yıllık AB sürecinde sabırla neticeye ulaştı
Türkiye'nin 41 yıllık Avrupa Birliği serüveninde sabırla ve kararlılıkla neticeye ulaştığını anlatan Koçer, "Geçmişte bu süreçte çok zaman kaybettik. Ama Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin bir parçası olma arzusu hiçbir zaman eksilmedi. Her hükümet bu konuda bir şeyler yapmaya çalıştı. Ancak 59, hükümetin bu sürece yaptığı katkıları, kararlı tutumu ve müzakerelerde gösterdiği performansı ayrı bir yere koymak lazım. Türkiye'nin Avrupa yolunu açan, bu yolda emek veren herkese ülkemin geleceği adına şükranlarımı sunuyorum diye konuştu.
Türkiye için yeni bir dönem başladı
Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, AB devlet ve hükümet başkanları zirvesinde alınan "Türkiye ile müzakereleri başlanması kararını yaptığı bir açıklamayla değerlendirdi. Başkan Aslan müzakerelere başlanmasının Türkiye için tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurgulayarak, "Ülkemiz için artık yepyeni bir dönem başlamıştır." dedi. Aslan açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Türkiye, AB ile üyelik müzakerelerinin başlaması için gerekli koşul olan siyasi kriterler konusunda üzerine düşen her türlü görev ve sorumluluğu yerine getirmiş ve izlediği ciddi, istikrarlı politikalarla AB üyeliği yolundaki kararlılığını ortaya koymuştu. Dolayısıyla AB zirvesinden çıkan 3 Ekim 2005 te müzakerelere başlanması karan, bizim uzun süredir beklediğimiz bir sonuçtu. Alınan bu karar ile Türkiye'nin insan haklan, özgürlükler ve serbest piyasa kurallarının geçerli olduğunu Avrupa düşünceler sistemine dahil olduğu kesinleşmiş, aynı zamanda ülkemizin batı ile doğu dünyası arasındaki önemli konumu bir kez daha tescillenmiştir. Ülkemizin AB üyeliği ile birlikte Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu ülkeleri sınır komşuları olacaklardır. Bu durum, ülkemizin dünyadaki etkinlik ve önemini daha da arttıracaktır. Aynı zamanda AB de Türkiye'nin üyeliği ile Ortadoğu ve Asya’da söz sahibi olan küresel bir aktör haline gelecektir. Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki uzlaşma çabalarının da AB tarafından takdir edilmesi yine Türkiye'nin diplomatik başarısıdır.”