Suçlu çocuklar... (2)
15 yıllık yaşam; dayak, evden kaçma, hırsızlık ve üç defa cezaevi
NURGÜN BALCIOĞLU
15 yaşındaki Tarkan K.’nın çakır gözlerinden adeta ateş fışkırıyor. İnsan onunla konuştuğu yerde zekasının iyi yönde kullanabilse, ne kadar başarılı olabileceğini düşünüyor.
Problemli bir baba! Komiserini dövdüğü için, emekli olamadan görevinden alınmış. Daha sonra girdiği özel bir kuruluşta da müdürünü dövünce oradan da atılmış.
“Annemi döver, beni de ayaklarımdan zincire bağlar.”
Yüzüne sevgiden başka bir ifadeyle bakamayacağınız Tarkan, ismine yakışırcasına da korkusuz. Cezaevine üçüncü defa girişi. Tarkan'la konuşurken, cezaevi müdürü de konuşmaya katılıyor.
-Daha önce cezaevine geldiğinde bir daha seni burada görmeyeceğim diye söz almıştım. Ama birkaç gün sonra yeniden geldi, diyor.
Tarkan hemen söze girip: Bu defa bir şey yapmadım, eski suçumdan dolayı mahkeme ceza vermiş, diye kendini savunuyor.
Tarkan daha önce arkadaşıyla bir motosiklet çalmış. Sonra bir dükkân daha sonra da eczane soymuşlar.
Küçücük çocuklarımızın suç nedenine eğilemeden, birkaç ay hapse sokmakla, işin sonunun gelmediğine güzel bir örnek.
-Neden çalışmıyorsun da çalmak yolunu seçiyorsun Tarkan, cezaevinde yatmak pek güzel bir şey değil her halde. Bak, yaşıtların dışarda dolaşırken sen burada yatıyorsun, diyorum.
-Çalışamıyorum. Babam dövüyor. Ayaklarımdan zincire bağlıyor, bende evden kaçıp hırsızlık yapıyorum, yakalayıp karakola getirdiler. Üç defa karakoldan kaçtım, geri yakaladılar, oluyor cevabı.
-Korkmuyor musun?
-Korkuyorum.
Cezaevi müdürü yerinden kalkarak Tarkan'a yaklaşıyor,
Sigara içer misin, diye paketi uzatıyor. Biraz utangaç tavırla, eli pakete uzanıyor.
-İçerim, diyor. Müdür sigarasını yakınca tüttürerek benimle konuşmaya devam ediyor.
-Babam önceleri daha çok dövüyordu. Şimdi hasta olduğu için fazla içip dövemiyor.
-Çıktıktan sonra ne yapmayı düşünüyorsun? Annen, baban yanına geliyorlar mı?
-Annem geliyor, babam gelmiyor. Çıkınca da İstanbul'daki dayımın yanına gidip çalışacağım, diyor.
Tarkan K. ile konuşurken, içinizden bu çocuğa karşı sevgi duymamak mümkün değil. Ama Tarkan K.'nın yaşamı sevgisiz, çorak toprak, susuz çiçek gibi...
«Okumayı çok isterdim»
Cezaevine ikinci defa giren 15 yaşında bir başka çocuk S.B. Suçu arkadaşlarıyla birlikte araba çalıp, biraz bindikten sonra, arabayı başka bir yere terk etmek.
Bir lokantada çalışan baba, içtiği gün, S.B.'da dayaktan nasibini alan bir başka talihsiz çocuk oluyor.
S.B. -Biri büyük beş kardeşim var. İnşaat kalıpçılığı yapıyorum. İlkokulu bitirdikten sonra, maddi nedenlerden dolayı okuyamadım. Ama okumayı çok isterdim. İki defa evden kaçtım, geri döndüm. Bir seferinde iki arkadaşla birlikte İstanbul'a gitmiştim diye anlatıyor yaşamını.
-Çıkınca ne yapacaksın?
-Bir lokantada çalışacağım.
Cezaevinde bulunan «Geleceğimizin Güvencesi» çocuklarımızdan birkaçının yaşamı işte böyle. Yalnızca birkaçı mı? Hepsiyle konuşsak, hemen hemen aynı senaryolarla karşılaşacağımızı biliyoruz. O ışıl ışıl gözler cezaevi duvarları yerine pırıl pırıl güneşi göremedikçe, o kıvrak zekalar suç işlemek yerine iyiliğe, güzelliğe ve doğrulara yöneltilemedikçe, toplum olarak suçluluk duygusunu asıl bizler çekmeliyiz.
Çocuklarımızın yeri cezaevleri olmamalı...!