Ölen bebeğin babası bir basın toplantısı düzenleyerek, kendisine işkence edildiğini karısının ise coplanarak külotunun indirildiğini söyledi. Olayların gerçek suçlusu olmayan Seyit Ahmet Ünlü, polisin dayaklarına dayanamayarak suçu kabul etmiş.
Hasan Sağlam, durumu Vali ve Emniyet Müdürüne ilettiğinde böyle bir şeye inanmamışlar. Dayaktan her tarafı yara bere içinde olan karı-kocaya sağlam raporu vermişler.
Önceki gün Kurbanbaba Mahallesinde bir olay oldu. Hasan Sağlam adlı şahsın karısı kapının önünde çocuğunu emzirirken nereden atıldığı belli olmayan bir kurşunla çocuğu ölmüştü.
Durum emniyete intikal etmiş. Emniyet karı-kocayı ve şahitleri karakola götürmüşler. Seyit Ahmet Ünlü adlı şahıs suçu kendi işlemediği halde dayak atılarak zorla kabul ettirmişler ve itiraf ettiğini belirten evraka zorla attırılmış.
Hasan Sağlam’ın karısı karakolda dövülmüş, dövülmesinin yanı sıra, külotu indirilmiş. Olay Vali ve emniyet müdürüne ilettiğine böyle bir şeyin olmayacağını söylemişler. Ancak bir kaç avukatın olaya karışmasıyla olay büyümeye başladı ve halka duyulması için basın yoluyla kamuoyuna iletilmesi itendi.
Bizim basın olarak yazacaklarımız bu kadar. Şimdi de Hasan Sağlam’ın verdiği yazılı açıklamayı olduğu gibi yayınlıyoruz sayın ilgililerin okuması için.
“27.11.1978 Pazartesi günü saat 12.30 da Kurbanbaba Mahallesi 14 nolu sokakta 3 nolu evde oturmakta olan bizler, ailece büyük bir felakete uğramış bulunuyoruz.
Eşim Elif Sağlam, kapı önünde, kucağında durduğu sırada, çocuğumuzun başına bir cisim çarpmış. Sünger taşıdır zannıyla hastaneye götürdük. Doktorlar çocuğun başından bir umman tabanca kurşunu çıkardılar. Çocuğumuz öldü. Cenazesini komşular kaldırdı. Gömüldüğünü bile göremedik. Çünkü o sırada karakolda dayak yemekteydik ailecek. Olayın tanığı Seydi Ahmet Ünlü, Hamide Şöhmeli ve Hüseyin Aksoy isimli komşularımızdır. Bunlar yirmi metre ilerde duruyorlardı. Karakolda bana çocuğumu tanıklardan Seydi Ahmet Ünlünün öldürdüğünü itiraf etmemi istediler. Bu mevzuda ifadeyi yazmışlar, bir ellerinde copla başıma vuruyorlar. Bir ellerinde kalem imzalamamı söylüyorlardı. Ben suçu günahı olmayan birine iftira atamıyordum. Bu yüzden de dayağı yiyordum. Zaten yirmi metre ilerden bu olayı gören bu adamın çocuğu umman tabanca ila vurmasına imkân yoktu. Umman tabancanın kurşunu yirmi metreden değil sıkıldığı yerde kalmak, değdiği yeri paramparça yapar. Buna rağmen benden istediklerini alamayınca bu sefer diğer bir çocuğumu sabaha kadar dövdüler.
Bu arada karıma insanlık dışı hareketlerde bulundular. Kilotunu indirdiler gözlerimin önünde. Seni sinkaf yapacağız, cop sokacağız, dediler. Evine bir kaç adam gönderir, orospudur diye suçüstü yakalatır geneleve düşürtürüz, dediler. Bana seni vururum, kim vurduya gidersin, zaten her gün birçok adam vuruluyor kim vurduya gidiyor dediler ve falakaya yatırıp sabaha kadar dövdüler. Sonra da inşaattan düştüğünüzü söyleyeceksiniz, yoksa sizi doğduğunuza pişman ederiz, dediler.
“Mahallemizin muhtarı ve Muhtarlar Derneği Başkanı Cuma Polat bizi gece kefaletle bıraktırdı. Fakat hakaretler sabahleyin yine devam etti. Bütün bu işleri yapanlar cinayet masası polisleridir. Bu polisler kimden aldığını bilmediğim güçleriyle kendi komiserlerine bile kafa tutuyorlardı. Sabahleyin Emniyet Müdürüne şikâyet etmeye gittiğimizde, olayın kendilerine başka bir biçimde yansıtıldığını anladık. Derdimizle ilgilenmedi bile. Bu sefer valiye çıkıldı. Vali karakolda böyle bir şey olacağına inanmadığını, dayak atılmış olacağına da ihtimal vermediğini söyledi. Savcılığa şikâyette bulunduk. Bundan sonra başımıza neler geleceğini bilemiyoruz. Gözlerinin önünde aileme yapılan bu küfür ve hakaretlerden sonra yaşamaya bile utanıyorum. Şimdi derdimizi siz sayın ban mensuplarına anlatmaktan başka bir çare göremedim.” Hasan Sağlam
Hasan Sağlam, durumu Vali ve Emniyet Müdürüne ilettiğinde böyle bir şeye inanmamışlar. Dayaktan her tarafı yara bere içinde olan karı-kocaya sağlam raporu vermişler.
Önceki gün Kurbanbaba Mahallesinde bir olay oldu. Hasan Sağlam adlı şahsın karısı kapının önünde çocuğunu emzirirken nereden atıldığı belli olmayan bir kurşunla çocuğu ölmüştü.
Durum emniyete intikal etmiş. Emniyet karı-kocayı ve şahitleri karakola götürmüşler. Seyit Ahmet Ünlü adlı şahıs suçu kendi işlemediği halde dayak atılarak zorla kabul ettirmişler ve itiraf ettiğini belirten evraka zorla attırılmış.
Hasan Sağlam’ın karısı karakolda dövülmüş, dövülmesinin yanı sıra, külotu indirilmiş. Olay Vali ve emniyet müdürüne ilettiğine böyle bir şeyin olmayacağını söylemişler. Ancak bir kaç avukatın olaya karışmasıyla olay büyümeye başladı ve halka duyulması için basın yoluyla kamuoyuna iletilmesi itendi.
Bizim basın olarak yazacaklarımız bu kadar. Şimdi de Hasan Sağlam’ın verdiği yazılı açıklamayı olduğu gibi yayınlıyoruz sayın ilgililerin okuması için.
“27.11.1978 Pazartesi günü saat 12.30 da Kurbanbaba Mahallesi 14 nolu sokakta 3 nolu evde oturmakta olan bizler, ailece büyük bir felakete uğramış bulunuyoruz.
Eşim Elif Sağlam, kapı önünde, kucağında durduğu sırada, çocuğumuzun başına bir cisim çarpmış. Sünger taşıdır zannıyla hastaneye götürdük. Doktorlar çocuğun başından bir umman tabanca kurşunu çıkardılar. Çocuğumuz öldü. Cenazesini komşular kaldırdı. Gömüldüğünü bile göremedik. Çünkü o sırada karakolda dayak yemekteydik ailecek. Olayın tanığı Seydi Ahmet Ünlü, Hamide Şöhmeli ve Hüseyin Aksoy isimli komşularımızdır. Bunlar yirmi metre ilerde duruyorlardı. Karakolda bana çocuğumu tanıklardan Seydi Ahmet Ünlünün öldürdüğünü itiraf etmemi istediler. Bu mevzuda ifadeyi yazmışlar, bir ellerinde copla başıma vuruyorlar. Bir ellerinde kalem imzalamamı söylüyorlardı. Ben suçu günahı olmayan birine iftira atamıyordum. Bu yüzden de dayağı yiyordum. Zaten yirmi metre ilerden bu olayı gören bu adamın çocuğu umman tabanca ila vurmasına imkân yoktu. Umman tabancanın kurşunu yirmi metreden değil sıkıldığı yerde kalmak, değdiği yeri paramparça yapar. Buna rağmen benden istediklerini alamayınca bu sefer diğer bir çocuğumu sabaha kadar dövdüler.
Bu arada karıma insanlık dışı hareketlerde bulundular. Kilotunu indirdiler gözlerimin önünde. Seni sinkaf yapacağız, cop sokacağız, dediler. Evine bir kaç adam gönderir, orospudur diye suçüstü yakalatır geneleve düşürtürüz, dediler. Bana seni vururum, kim vurduya gidersin, zaten her gün birçok adam vuruluyor kim vurduya gidiyor dediler ve falakaya yatırıp sabaha kadar dövdüler. Sonra da inşaattan düştüğünüzü söyleyeceksiniz, yoksa sizi doğduğunuza pişman ederiz, dediler.
“Mahallemizin muhtarı ve Muhtarlar Derneği Başkanı Cuma Polat bizi gece kefaletle bıraktırdı. Fakat hakaretler sabahleyin yine devam etti. Bütün bu işleri yapanlar cinayet masası polisleridir. Bu polisler kimden aldığını bilmediğim güçleriyle kendi komiserlerine bile kafa tutuyorlardı. Sabahleyin Emniyet Müdürüne şikâyet etmeye gittiğimizde, olayın kendilerine başka bir biçimde yansıtıldığını anladık. Derdimizle ilgilenmedi bile. Bu sefer valiye çıkıldı. Vali karakolda böyle bir şey olacağına inanmadığını, dayak atılmış olacağına da ihtimal vermediğini söyledi. Savcılığa şikâyette bulunduk. Bundan sonra başımıza neler geleceğini bilemiyoruz. Gözlerinin önünde aileme yapılan bu küfür ve hakaretlerden sonra yaşamaya bile utanıyorum. Şimdi derdimizi siz sayın ban mensuplarına anlatmaktan başka bir çare göremedim.” Hasan Sağlam