Yurtdışı eğitiminde salgından en çok dil eğitimi ve yaz programları etkilendi. Kimi öğrenciler kendi tercihleri ile kimisi ise zorunluluklar nedeniyle yurtdışı eğitimlerini erteledi. Yükseköğrenim programlarında ise bu iptal ve erteleme talebi çok daha az görüldü.
Uluslararası Eğitim Danışmanları Derneği (UED) Başkanı Aslıhan Özenç, “Ülkemizde yurtdışı eğitime olan ilginin hâlâ canlı olduğunu görüyoruz. Zira ülkemizin genç nüfusu, maalesef ülkede gerek yabancı dil gerekse yükseköğrenimin kalitesi konusunda yaşanan sorunlar, eğitimin küreselleşmesi gibi nedenler ülkemizde yurtdışı eğitim talebinin hep canlı olmasını sağlıyor” dedi.
Salgının etkilerinin en kuvvetli şekilde hissedildiği günlerde bile yurtdışı eğitim ile ilgili talebin devam ettiğine dikkat çeken Özenç, şunları söyledi:
“Ülkemizdeki yurtdışı eğitime olan bu ilginin kısa vadede talebe dönüşebilmesi için en önemli koşul, vizeler ve seyahat imkânları ile ilgili belirsizliklerin ortadan kalkması. Vize başvuru süreçleri ve hizmetleri tam anlamı ile başlamadan, uçuş yoğunluğu ve seferler eski sıklığına yaklaşmadan salgın öncesi rakamlara ulaşabilmek mümkün olmayacaktır.”
Özenç, salgının öğrenci seçimlerine etkisi konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dil eğitimi için ülkemizde her zaman en çok tercih edilen ülkelerin başında İngiltere gelirken, salgın sürecinde Kanada, İrlanda ve Malta daha ön plana çıktı.
Covid-19 öncesi dönemde yurtdışında yükseköğrenim almak isteyen öğrencilerimizin en çok ilgi gösterdiği ülkeler Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere idi. İngiliz üniversitelerine kaydolan Türk öğrenci sayısı yıllık 3 bin 500 barajına dayanmıştı. Ancak Covid-19 ile beraber Kanada ve İngilizce eğitim olanağı sunan Avrupa Birliği ülkeleri daha ön plana çıktı. Birçok öğrenci kampusta eğitim olanağı açık olan ve İngilizce eğitim sunan ülkelerin üniversitelerini tercih etti. Hollanda, Çek Cumhuriyeti, Polonya, İtalya ve Romanya gibi ülkeler cazibelerini artırdı.
Genel olarak bakmak gerekirse en öne çıkan ülkenin Kanada olduğunu söyleyebiliriz.
Amerika Birleşik Devletleri’nin salgın sürecinden -Kanada’nın aksine- oldukça olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz. Gerçekten de bundan birkaç yıl önce her sene 12 bin civarında T.C. vatandaşının eğitim amacı ile gittiği ülkede bu sayı artık bu düzeyin çok altındadır.”
Özenç’in verdiği bilgilere göre tüm dünyada aşılamanın hızlanması, ülkeler bazında güven ortamının yerleşmesi, yurtdışı eğitime olan talebin yeniden artmasını sağladı. Seyahat kısıtlamaları ve vize süreçleri ile ilgili belirsizliklerin de giderek ortadan kalkması ile artık öğrenci hareketliliği de hızlanıyor.
Özellikle maliyetler nedeniyle yurtdışı eğitim planlarını gerçekleştirmekte zorlanan öğrenciler için hibrit programların yararlı bir seçenek olabileceğine dikkat çeken Özenç, “Türkiye’den ayrılmadan, yurtdışında alacağınız eğitiminizin bir parçası olarak katılacağınız online programlar ile hem eğitim hem de yurtdışında kalış süreniz azalacağı için konaklama gibi diğer giderler için oluşturmanız gereken bütçeyi daha aşağı çekmeniz mümkün olacaktır” dedi.
- Tüm öğrenciler aşı olmalı.
- Gerek Türkiye gerekse seyahat edilecek ülkenin resmi ve yetkili makamlarının açıklamaları dikkatle takip edilmeli ve bunlara uyulmalı.
- Birçok okulun kabul- kayıt şartları ve iptal-iade koşulları ile ilgili kimi yeni düzenlemeleri hayata geçirdiği unutulmamalı, bu konularda gerekli tüm bilgi edinilmeli.
- Yurtdışı eğitim, özellikle yükseköğrenim ciddi bir araştırma ve ön hazırlık evresi gerektirir. Salgın, bu hazırlık evresini yeni detaylar ve zorunluluklar ekleyerek daha karmaşık hale getirdi.