Yükseköğretim Kurulu'nca (YÖK) Kabine Toplantısı'nda 15 Haziran'dan itibaren üniversitelerin akademik takvime dönebileceği kararı alındığı hatırlatılarak, "Üniversitelerimizin senatoları 'kendi koşullarını dikkate alarak' kendilerine en uygun takvimi belirleyebilecektir" denildi.
YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, dün Kabine Toplantısı'nda 15 Haziran'dan 2020'den itibaren üniversitelerin akademik takvime dönebileceği kararı alındığı anımsatıldı.
Bu karar ile üniversitelerin bu tarihten itibaren; bu ve gelecek senenin eğitim öğretim süreçlerine ilişkin akademik takvimlerini yapabileceği belirtilerek, "Bu ülkemizin normalleşme sürecinde gelinen önemli bir aşamadır. Devletin ilgili kurumları tarafından 1 Haziran 2020'den itibaren 14 gün boyunca Kovid-19 salgınının kontrol altına alındığının ve kesin düşüşe geçtiğinin beyan edilmesi koşuluyla, 15 Haziran 2020 tarihinden sonra üniversitelerimizde de normale dönüşün ilk aşaması bu şekilde tedrici olarak başlayacaktır" denildi.
YÖK'ün bu süreçleri 'güçlü koordinasyon, esnek yönetim, yetki paylaşımı' anlayışı içerisinde sürdürdüğü, eğitim öğretimin dijital ortamda farklı süreçlere evrilerek sürdürüldüğü belirtildi. Yürürlükteki mevzuata göre, akademik takvimin belli bir çerçevede üniversitenin kendi yetkili kurulları tarafından belirlendiği hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Üniversitelerimizde akademik takvimler bu tarihten sonra belirlenebilir ve bahar döneminde uzaktan öğretimle verilemeyen özellikle uygulama derslerine ilişkin süreçler; kademeli ve koruyucu önlemler alınarak, makul düzeyde öğrenci sayısı ile 15 Haziran 2020 tarihinden itibaren yukarıda geçen önkoşulun gerçekleşmiş olması şartıyla kurgulanabilir. Üniversitelerimizin senatoları 'kendi koşullarını dikkate alarak' kendilerine en uygun takvimi belirleyebilecektir. Dönem sonu sınavları ve öğrenci başarısının değerlendirilmesi, ilgili yükseköğretim kurumunca belirlenen 'hukuki açıdan şeffaf, açıklanabilir ve denetlenebilir ilkeler' doğrultusunda yapılacaktır. Elbette akademik takvim belirlenirken öğrencilerimizin önemli bir kısmının yurtlarından ayrılmış olması, seyahat imkânları, psikolojik durumları ve derse uyum sağlayabilmenin sosyal koşullarının hazır olup olmaması gibi etkenlerin yanı sıra aynı zamanda eğitim öğretim süreçlerinin büyük kısmının dijital imkânlarla yürütülüyor olması ve yeniden örgün öğretime döndürülmesinin zorlukları gibi hususların da göz önünde tutulması gerektiği ortadadır. Özellikle bu yaşanılan süreçte üniversitelerimizin öğrenci merkezli bir yaklaşımı benimsemesi gerekmektedir. Bu vazgeçilmemesi gereken esastır."
Açıklamada ayrıca, üniversitelerin 15 Haziran'dan itibaren önümüzdeki dönemin akademik takvimini belirlerken bu hususlara dikkat edeceği belirtilerek, "Bu dinamik süreçte YÖK olarak da şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da öğrenciyi merkeze alan bir yaklaşım ile bu sürecin sürdürülmesini önemsiyor ve kararlarımızda buna dikkat ediyoruz. Dolayısıyla bu normalleşme sürecinin aşamalarının da YÖK ve üniversiteler tarafından, öğrencilerimizi tedirgin etmeyecek tarzda sürdürüleceğini açıklamak isteriz" ifadelerine yer verildi.