TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ihracat içindeki orta ve ileri teknolojili ürünlerin payının artırılması gerekliliğine işaret ederek, "İhracat yapımızı sıradanlıktan kurtarmamız gerekiyor" dedi.
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ihracat içindeki orta ve ileri teknolojili ürünlerin payının artırılması gerekliliğine işaret ederek, "İhracat yapımızı sıradanlıktan kurtarmamız gerekiyor" dedi. Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından, TÜSİAD'ın katkılarıyla Lütfi Kırdar'da düzenlenen 20. Kalite Kongresi'nin açılışında konuşan Boyner, 20 yıldır aralıksız sürdürülen bu etkinliğe TÜSİAD olarak destek vermekten övünç duyduklarını söyledi. Küresel rekabetin yoğun olduğu bir dünyada ayakta kalabilmek için yenilik ve inovasyon yapmanın öneminin giderek daha çok vurguladıklarını belirten Boyner, şirketlerin ve ülkelerin, inovatif ürün ve hizmetlerle rekabet yarışında bir adım öne geçmek için inovasyonun, makro ve mikro planda gereken reformlar da artık daha çok gündeme geldiğini söyledi.
Dünya ekonomisinin yeterince büyüyemediğini ve daralmanın yükünün gelişmekte olan piyasa ekonomilerine kaydığına dikkati çeken Boyner, bu yapıda rekabetin daha da yoğunlaşmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Özellikle son on yılda, dünya işbölümündeki değişim, dünya üretiminin büyük bir bölümünü, işgücü faktörü açısından bolluk içinde olan sanayileşme yolundaki ülkelerin oluşturduğu küresel bir üretim ağına kaydırmış durumda. İster küresel üretim ağının bir üretim noktası olmayı tercih edelim, ister daha yüksek bir hedef koyarak bu ağı yönetenler arasına katılmayı planlayalım, öncelikle sanayileşmeyi ve küresel değer zincirinde daha yüksek seviyeleri hedefleyen reformlara ihtiyacımız var. Çünkü bu yoğun rekabet içinde “fark yaratmak”, hem şirketler hem de ülkeler için çok temel bir mücadele alanı."
Boyner, mali disiplin, yatırım ortamı, vergi mevzuatı, kayıt dışılıkla mücadele, girişimcilik, enerji piyasası ve işgücü piyasası düzenlemeleri gibi mikro reformların yanı sıra, bilim, teknoloji ve inovasyonda üstünlük sağlamanın rekabette belirleyici bir faktör olduğunu söyledi.
İhracat yapımızı sıradanlıktan kurtarmalıyız
Türkiye'nin toplam ihracatında orta ve ileri teknolojili ürünlerin payının artırılması ve katma değerli bir yapıya geçilmesine yönelik açıklanan Türkiye sanayi stratejisine işaret eden Boyner, "Gerçekten de ihracat yapmamızı sıradanlıktan kurtarmamız gerekiyor. Biliyoruz ki ülkeler geliştikçe becerilerin çeşitliliği ve karmaşıklığı artar. Becerilerin karmaşıklığı arttıkça üretilen ürünler de çeşitlenir ve daha karmaşık hale gelir. Ülkemizin ihracat yapısının, “ender” ve “karmaşık becerileri yansıtan” ürünlere doğru evrilmesini sağlamak durumundayız" dedi. Türkiye'nin, Ar-Ge'nin ticari getirisi olan inovasyonda hala gelişmiş ülkelerden çok geride olduğunu söyleyen Boyner, artık firmaların küresel pazarda rekabet edebilecek ürünleri geliştirebilmek için teknoloji ve inovasyon faaliyetlerinin tek başına ve kendi imkanlarıyla yönetebilecekleri bir seviyenin ötesine geçtiğini belirterek, "Gerek uluslararası platformda gerekse yurtiçinde bilgi ve risk paylaşımını mümkün kılacak ortaklıklar üzerine yoğunlaşmalı, ‘açık inovasyon’ kavramını daha etkili bir şekilde kullanmalıyız" dedi.
Dünyada üretim ve tüketim alışkanlıkları olağan seyrettiği takdirde 2050 yılında, şu anki refah seviyesinin korunabilmesi için 2.3 büyüklüğünde dünyaya ihtiyaç olacağının hesaplandığını dile getiren Boyner, büyümeyi ve kalkınmayı sürdürülebilir kılmanın, 21. yüzyıl iş dünyasının en kritik konularının başında yer aldığını vurguladı.
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ihracat içindeki orta ve ileri teknolojili ürünlerin payının artırılması gerekliliğine işaret ederek, "İhracat yapımızı sıradanlıktan kurtarmamız gerekiyor" dedi. Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından, TÜSİAD'ın katkılarıyla Lütfi Kırdar'da düzenlenen 20. Kalite Kongresi'nin açılışında konuşan Boyner, 20 yıldır aralıksız sürdürülen bu etkinliğe TÜSİAD olarak destek vermekten övünç duyduklarını söyledi. Küresel rekabetin yoğun olduğu bir dünyada ayakta kalabilmek için yenilik ve inovasyon yapmanın öneminin giderek daha çok vurguladıklarını belirten Boyner, şirketlerin ve ülkelerin, inovatif ürün ve hizmetlerle rekabet yarışında bir adım öne geçmek için inovasyonun, makro ve mikro planda gereken reformlar da artık daha çok gündeme geldiğini söyledi.
Dünya ekonomisinin yeterince büyüyemediğini ve daralmanın yükünün gelişmekte olan piyasa ekonomilerine kaydığına dikkati çeken Boyner, bu yapıda rekabetin daha da yoğunlaşmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Özellikle son on yılda, dünya işbölümündeki değişim, dünya üretiminin büyük bir bölümünü, işgücü faktörü açısından bolluk içinde olan sanayileşme yolundaki ülkelerin oluşturduğu küresel bir üretim ağına kaydırmış durumda. İster küresel üretim ağının bir üretim noktası olmayı tercih edelim, ister daha yüksek bir hedef koyarak bu ağı yönetenler arasına katılmayı planlayalım, öncelikle sanayileşmeyi ve küresel değer zincirinde daha yüksek seviyeleri hedefleyen reformlara ihtiyacımız var. Çünkü bu yoğun rekabet içinde “fark yaratmak”, hem şirketler hem de ülkeler için çok temel bir mücadele alanı."
Boyner, mali disiplin, yatırım ortamı, vergi mevzuatı, kayıt dışılıkla mücadele, girişimcilik, enerji piyasası ve işgücü piyasası düzenlemeleri gibi mikro reformların yanı sıra, bilim, teknoloji ve inovasyonda üstünlük sağlamanın rekabette belirleyici bir faktör olduğunu söyledi.
İhracat yapımızı sıradanlıktan kurtarmalıyız
Türkiye'nin toplam ihracatında orta ve ileri teknolojili ürünlerin payının artırılması ve katma değerli bir yapıya geçilmesine yönelik açıklanan Türkiye sanayi stratejisine işaret eden Boyner, "Gerçekten de ihracat yapmamızı sıradanlıktan kurtarmamız gerekiyor. Biliyoruz ki ülkeler geliştikçe becerilerin çeşitliliği ve karmaşıklığı artar. Becerilerin karmaşıklığı arttıkça üretilen ürünler de çeşitlenir ve daha karmaşık hale gelir. Ülkemizin ihracat yapısının, “ender” ve “karmaşık becerileri yansıtan” ürünlere doğru evrilmesini sağlamak durumundayız" dedi. Türkiye'nin, Ar-Ge'nin ticari getirisi olan inovasyonda hala gelişmiş ülkelerden çok geride olduğunu söyleyen Boyner, artık firmaların küresel pazarda rekabet edebilecek ürünleri geliştirebilmek için teknoloji ve inovasyon faaliyetlerinin tek başına ve kendi imkanlarıyla yönetebilecekleri bir seviyenin ötesine geçtiğini belirterek, "Gerek uluslararası platformda gerekse yurtiçinde bilgi ve risk paylaşımını mümkün kılacak ortaklıklar üzerine yoğunlaşmalı, ‘açık inovasyon’ kavramını daha etkili bir şekilde kullanmalıyız" dedi.
Dünyada üretim ve tüketim alışkanlıkları olağan seyrettiği takdirde 2050 yılında, şu anki refah seviyesinin korunabilmesi için 2.3 büyüklüğünde dünyaya ihtiyaç olacağının hesaplandığını dile getiren Boyner, büyümeyi ve kalkınmayı sürdürülebilir kılmanın, 21. yüzyıl iş dünyasının en kritik konularının başında yer aldığını vurguladı.