Çalışanların sıkıntılarının insani değerlere bağlı olarak sınırlarının çizilmesi gerektiğini belirten, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) bağlı Türkiye Kooperatif Ticaret, Eğitim ve Büro Sendikaları (KOOP-İŞ) Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Akif Sarıca, önemli olanın işyerlerinde iş yasalarına uyulması olduğuna dikkat çekti.
Üyelerin hak ve hukukunu
korumaya çalışan bir sendikayız
Koop-İş Sendikası’nın 1964 yılında Türkiye Tarım Kredi çalışanlarının öncülüğünde kurulduğunu ifade eden Sarıca, “Zaman içerisinde çalışma iş kolunda faaliyetlerini genişletmiş şu an Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Valilik, Kaymakamlık ve Yatırım İzleme Daire Başkanlığı, Sosyal Yardımlaşma Vakıfları, Tapu Kadastro Müdürlükleri ve özel sektörde Trakya Birlik gibi birçok kurumda çalışan üyelerin hak ve hukukunu korumaya çalışan bir sendikayız” dedi.
10 yıl içerisinde büyük
atımlar gerçekleştirdik
Gaziantep Şubesi’nin 10 yıl içerisinde büyük atımlar gerçekleştirdiğini kaydeden Sarıca, Türk-Koop-İş’in Başkanı Eyüp Alemdar’ın yöneticilik kabiliyeti ve örgütleme stratejisi sayesinde ve şubelerinde disiplinli çalışmaları sonucunda sendikaların üye sayısının arttığına işaret etti.
Gaziantep’te 2 bin 500 civarında üyeleri olduğunu vurgulayan Sarıca, sendikanın amacının üyelerin hak, menfaatini korumak ve ekonomik yapılarını düzeltmek olduğunu açıkladı. “İşverenle toplu sözleşme yapma, işçilerin çalışma ortamını iyileştirme, İş Sağlığı ve Güvenliği’nin kurallarına uyulması ve işçi ve işveren arasında oluşacak uyuşmazlıkların hukuki zeminde çözülmesini sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
İşveren-işçi ilişkilerinde her
zaman empati yapılması gerekiyor
“Çalışanların sıkıntılarının insani değerlere bağlı olarak sınırlarının çizilmesi gerekiyor” diyen Başkan Mehmet Akif Sarıca, “Yani işveren-işçi ilişkilerinde her zaman empati yapılması gerekiyor. Amir işçiye emir verirken veya işçi amirinden talimat alırken empati yapması lazım. Sonuçta karşıdaki kişinin de insan olduğu kavramına riayet edilmesi gerekiyor. Bazen ufak-tefek sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. Tabii bunlar sosyal diyalog çerçevesinde çözümü olan sorunlar. Bu zamana kadar da çözülmez bir sıkıntı ile karşılaşmadık. İş ortamında önemli olan iş yasalarının uygulanması. İşçinin yapacağı ve yapamayacağı işler vardır. İşçinin yasal çerçeve içerisinde yükümlülükleri bellidir” diye konuştu.
Türkiye’deki işverenlerinde bu
mantaliteye gelmesi lazım
Sendikalaşmanın bir mücadelenin sonucunda oluştuğuna işaret eden Sarıca, “Sendika mücadele ve emek sömürüsünün önüne geçmektir. Kurumlarda veya özel sektörde çalışanları sendikalı yapmaya çalışırken birçok engellerle karşılaşıyoruz. Önemli olan bu engellerin bertaraf edilmesi. Sendikanın bir iş yerinde üye kaydetmesi, toplu sözleşme yapması işçinin lehine olduğu kadar işverenin de lehine bir takım düzenlemeler oluyor. Avrupa’daki ürünlerin üzerine sendikalı işçiler tarafından yapılmıştır diye yazılıyor ve markanın artı değeri oluyor. Türkiye’deki işverenlerinde bu mantaliteye gelmesi lazım. İşverenin sendikalı işçi çalıştırmanın ürüne, üretime, ekonomiye artı değer sağladığını kavraması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
İşçi ve işveren ayrılmaz bir parçadır
1980 öncesindeki gibi işverene, kuruma zarar veren ve kapı-pencere kıran sendikacılık anlayışını kimsenin kabul edemeyeceğinin altını çizen Başkan Sarıca, “Çünkü işveren varsa işçi vardır, işçi varsa işveren vardır. İkisi birbirinden ayrılmaz bir parçadır. İkisinin birbirine iş kapsamında sadakat, özveri ve menfaate dayalı çalışma ortamı ahenkli bir hale getirilirse üretende, çalışanda, o ürünü alan insan da kazanacak ve ülke ekonomisine artı değerler sağlanacak” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş
Üyelerin hak ve hukukunu
korumaya çalışan bir sendikayız
Koop-İş Sendikası’nın 1964 yılında Türkiye Tarım Kredi çalışanlarının öncülüğünde kurulduğunu ifade eden Sarıca, “Zaman içerisinde çalışma iş kolunda faaliyetlerini genişletmiş şu an Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Valilik, Kaymakamlık ve Yatırım İzleme Daire Başkanlığı, Sosyal Yardımlaşma Vakıfları, Tapu Kadastro Müdürlükleri ve özel sektörde Trakya Birlik gibi birçok kurumda çalışan üyelerin hak ve hukukunu korumaya çalışan bir sendikayız” dedi.
10 yıl içerisinde büyük
atımlar gerçekleştirdik
Gaziantep Şubesi’nin 10 yıl içerisinde büyük atımlar gerçekleştirdiğini kaydeden Sarıca, Türk-Koop-İş’in Başkanı Eyüp Alemdar’ın yöneticilik kabiliyeti ve örgütleme stratejisi sayesinde ve şubelerinde disiplinli çalışmaları sonucunda sendikaların üye sayısının arttığına işaret etti.
Gaziantep’te 2 bin 500 civarında üyeleri olduğunu vurgulayan Sarıca, sendikanın amacının üyelerin hak, menfaatini korumak ve ekonomik yapılarını düzeltmek olduğunu açıkladı. “İşverenle toplu sözleşme yapma, işçilerin çalışma ortamını iyileştirme, İş Sağlığı ve Güvenliği’nin kurallarına uyulması ve işçi ve işveren arasında oluşacak uyuşmazlıkların hukuki zeminde çözülmesini sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
İşveren-işçi ilişkilerinde her
zaman empati yapılması gerekiyor
“Çalışanların sıkıntılarının insani değerlere bağlı olarak sınırlarının çizilmesi gerekiyor” diyen Başkan Mehmet Akif Sarıca, “Yani işveren-işçi ilişkilerinde her zaman empati yapılması gerekiyor. Amir işçiye emir verirken veya işçi amirinden talimat alırken empati yapması lazım. Sonuçta karşıdaki kişinin de insan olduğu kavramına riayet edilmesi gerekiyor. Bazen ufak-tefek sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. Tabii bunlar sosyal diyalog çerçevesinde çözümü olan sorunlar. Bu zamana kadar da çözülmez bir sıkıntı ile karşılaşmadık. İş ortamında önemli olan iş yasalarının uygulanması. İşçinin yapacağı ve yapamayacağı işler vardır. İşçinin yasal çerçeve içerisinde yükümlülükleri bellidir” diye konuştu.
Türkiye’deki işverenlerinde bu
mantaliteye gelmesi lazım
Sendikalaşmanın bir mücadelenin sonucunda oluştuğuna işaret eden Sarıca, “Sendika mücadele ve emek sömürüsünün önüne geçmektir. Kurumlarda veya özel sektörde çalışanları sendikalı yapmaya çalışırken birçok engellerle karşılaşıyoruz. Önemli olan bu engellerin bertaraf edilmesi. Sendikanın bir iş yerinde üye kaydetmesi, toplu sözleşme yapması işçinin lehine olduğu kadar işverenin de lehine bir takım düzenlemeler oluyor. Avrupa’daki ürünlerin üzerine sendikalı işçiler tarafından yapılmıştır diye yazılıyor ve markanın artı değeri oluyor. Türkiye’deki işverenlerinde bu mantaliteye gelmesi lazım. İşverenin sendikalı işçi çalıştırmanın ürüne, üretime, ekonomiye artı değer sağladığını kavraması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
İşçi ve işveren ayrılmaz bir parçadır
1980 öncesindeki gibi işverene, kuruma zarar veren ve kapı-pencere kıran sendikacılık anlayışını kimsenin kabul edemeyeceğinin altını çizen Başkan Sarıca, “Çünkü işveren varsa işçi vardır, işçi varsa işveren vardır. İkisi birbirinden ayrılmaz bir parçadır. İkisinin birbirine iş kapsamında sadakat, özveri ve menfaate dayalı çalışma ortamı ahenkli bir hale getirilirse üretende, çalışanda, o ürünü alan insan da kazanacak ve ülke ekonomisine artı değerler sağlanacak” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş