Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği(VAVEK), son ÖTV düzenlemesinin, Bakanlar Kurulu’na vergi oranlarında büyük değişiklik yapma yetkisi verilmesinin, aslında “yeni vergi koymak” anlamına geldiğini, bir kez daha gösterdiğini açıkladı.
VAVEK Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada ÖTV zammını değerlendirdi. Açıklamada, hükümetin vergi oranlarını artırma yetkisini kullanarak yaptığı son ÖTV zamlarının Türkiye’nin vergi sisteminde iki temel çarpıklığı gözler önüne serdiğine işaret edilerek, “Hükümetlere vergi oranlarını geniş bir yelpazede belirleme yetkisi verilmesi ve vergi sisteminin büyük ölçüde dolaylı vergilere dayanması sistemdeki temel yapısal sorunları oluşturmaktadır. Son ÖTV düzenlemesi, Bakanlar Kurulu’na vergi oranlarında büyük değişiklik yapma yetkisi verilmesinin, aslında ‘yeni vergi koymak’ anlamına geldiğini bir kez daha görmemizi sağlamıştır” denildi. VAVEK’e göre, hükümete vergi oranlarında ani ve büyük değişikliklere gitme imkanı veren yetkilerin, sistemdeki en önemli aksaklığı oluşturduğu kaydedilen açıklamada, dünyada vergilerin kanunla konulup kanunla kaldırılması ilkesinin 1215 yılında Magna Carta ile kabul edildiğini anımsatılarak, Türkiye’de ise bu konudaki ilk sınırlamanın 1808 yılında yapıldığı, 1876’da Anayasa’da yer aldığı kaydedildi.
CARİ AÇIĞIN NEDENİ ÖTV DEĞİL
Açıklamada, “Yapılan son düzenleme dolaylı vergilerin sistemde yarattığı olumsuzluğu daha da artıracaktır. Türkiye’de vergi gelirlerinin yüzde 69-70’i dolaylı vergilerden oluşmaktadır. ÖTV oranlarında yapılan son artışla dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı yüzde 72 düzeyine çıkacaktır. ÖTV oranlarının artış nedeni olarak cari açık gösterilmektedir. Ancak cari açığın nedeni ÖTV olmadığı gibi doğru çözümü de ÖTV oranlarının artırılması değildir. Yıllardır cari açık büyürken hiçbir önlem alınmamış, ithalattaki artış dikkate alınmadan, sadece ihracattaki artışa dikkat çekilerek açığın gittikçe büyümesine yol açılmıştır. Cari açığın yılsonunda 72 milyar doları bulacağı kesinleşmiştir. Açık bu düzeye ulaşıncaya dek, gerek tarımda gerekse sanayide yerli üretimin önündeki engellerin kaldırılması için bir şey yapılmamış, tam tersine ithalatı teşvik edici politikalar uygulanmıştır. Bu aşamada yine üretimi ve istihdamı teşvik edici politikalar uygulamak yerine sadece vergi artışı yapılmasını doğru bulmuyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, cari açığın bir vergi sorunu değil, üretim ve para politikaları sorunu olduğu vurgulanarak şöyle devam edildi: “Uzun dönemli olarak üretim politikaları, kısa dönemde hızlı hareket için de para politikaları uygulanabilecekken bunlar yapılmayıp zaten bozuk olan vergi yapısı iyice bozulmaktadır. Vergi politikaları uzun dönemde uygulanması gereken politikalardır. Kısa dönemde uygulanmak istenmesi durumunda yüksek oran değişiklikleri ve benzeri sert uygulamaları gerektireceği için hem ekonomik yapıda hem de vergi yapısında telafisi güç sonuçlar doğurur. Vergi artırımı kararı alan hükümeti günü kurtarmaya yönelik kısa dönemli vergi düzenlemelerinden vazgeçmeye, tarımda ve sanayide yerli üretimi artıracak politikalar geliştirmeye davet ediyoruz.”(ANKA)
VAVEK Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada ÖTV zammını değerlendirdi. Açıklamada, hükümetin vergi oranlarını artırma yetkisini kullanarak yaptığı son ÖTV zamlarının Türkiye’nin vergi sisteminde iki temel çarpıklığı gözler önüne serdiğine işaret edilerek, “Hükümetlere vergi oranlarını geniş bir yelpazede belirleme yetkisi verilmesi ve vergi sisteminin büyük ölçüde dolaylı vergilere dayanması sistemdeki temel yapısal sorunları oluşturmaktadır. Son ÖTV düzenlemesi, Bakanlar Kurulu’na vergi oranlarında büyük değişiklik yapma yetkisi verilmesinin, aslında ‘yeni vergi koymak’ anlamına geldiğini bir kez daha görmemizi sağlamıştır” denildi. VAVEK’e göre, hükümete vergi oranlarında ani ve büyük değişikliklere gitme imkanı veren yetkilerin, sistemdeki en önemli aksaklığı oluşturduğu kaydedilen açıklamada, dünyada vergilerin kanunla konulup kanunla kaldırılması ilkesinin 1215 yılında Magna Carta ile kabul edildiğini anımsatılarak, Türkiye’de ise bu konudaki ilk sınırlamanın 1808 yılında yapıldığı, 1876’da Anayasa’da yer aldığı kaydedildi.
CARİ AÇIĞIN NEDENİ ÖTV DEĞİL
Açıklamada, “Yapılan son düzenleme dolaylı vergilerin sistemde yarattığı olumsuzluğu daha da artıracaktır. Türkiye’de vergi gelirlerinin yüzde 69-70’i dolaylı vergilerden oluşmaktadır. ÖTV oranlarında yapılan son artışla dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı yüzde 72 düzeyine çıkacaktır. ÖTV oranlarının artış nedeni olarak cari açık gösterilmektedir. Ancak cari açığın nedeni ÖTV olmadığı gibi doğru çözümü de ÖTV oranlarının artırılması değildir. Yıllardır cari açık büyürken hiçbir önlem alınmamış, ithalattaki artış dikkate alınmadan, sadece ihracattaki artışa dikkat çekilerek açığın gittikçe büyümesine yol açılmıştır. Cari açığın yılsonunda 72 milyar doları bulacağı kesinleşmiştir. Açık bu düzeye ulaşıncaya dek, gerek tarımda gerekse sanayide yerli üretimin önündeki engellerin kaldırılması için bir şey yapılmamış, tam tersine ithalatı teşvik edici politikalar uygulanmıştır. Bu aşamada yine üretimi ve istihdamı teşvik edici politikalar uygulamak yerine sadece vergi artışı yapılmasını doğru bulmuyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, cari açığın bir vergi sorunu değil, üretim ve para politikaları sorunu olduğu vurgulanarak şöyle devam edildi: “Uzun dönemli olarak üretim politikaları, kısa dönemde hızlı hareket için de para politikaları uygulanabilecekken bunlar yapılmayıp zaten bozuk olan vergi yapısı iyice bozulmaktadır. Vergi politikaları uzun dönemde uygulanması gereken politikalardır. Kısa dönemde uygulanmak istenmesi durumunda yüksek oran değişiklikleri ve benzeri sert uygulamaları gerektireceği için hem ekonomik yapıda hem de vergi yapısında telafisi güç sonuçlar doğurur. Vergi artırımı kararı alan hükümeti günü kurtarmaya yönelik kısa dönemli vergi düzenlemelerinden vazgeçmeye, tarımda ve sanayide yerli üretimi artıracak politikalar geliştirmeye davet ediyoruz.”(ANKA)