KESK Gaziantep Şubeler Platformu, kamu emekçisinden işçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden kadınlarına, gençlerine kadar herkesi 30 Kasım tarihinde Ankara’da düzenlenecek büyük mitinge davet etti
KESK MYK Üyesi Bahadır Bedricioğlu, ‘’Türkiye’de başta emekliler, asgari ücretliler, işsizler olmak üzere 70 milyon yurttaş yoksulluk sınırı altında, 30 milyon yurttaş ise açlık sınırının altında bir gelirle yaşam savaşı veriyor. Devletin resmi rakamları da tüm toplumu saran bu yoksulluğu, sefaleti teyit ediyor’’ ifadelerini kullandı.
Avrupa'da Türkiye dışında çift haneli yıllık enflasyon yaşayan başka bir ülke yok
Enflasyonda ki yükselişin sürdüğünü kaydeden Bedricioğlu, ‘’Türkiye yüzde 49,38’lik TÜİK enflasyon oranı ile bile OECD ülkeleri içinde de Avrupa ülkeleri içinde de açık ara önde. Avrupa'da Türkiye dışında çift haneli yıllık enflasyon yaşayan başka bir ülke yok. Avrupa'daki 31 ülkenin yıllık enflasyonu Türkiye'nin temmuz ayında yüzde 3.23 olan aylık enflasyonun altında kaldı’’ hatırlatmasını yaptı.
Emekçilerin, dar gelirli yurttaşların içine itildiği borç batağı da büyüdü
Ülkede gelir dağılımı adaletsizliğinin hiç olmadığı kadar derinleştiğini sözlerine ekleyen Bedricioğlu, ‘’Toplumun gelirden en fazla pay alan yüzde 5’lik kesiminin geliri, en düşük pay alan yüzde 5’lik kesiminin 28 katına çıktı. En zengin yüzde 1’lik kesim toplam gelirin yüzde 19’unu alırken geriye kalan yüzde 99 gelirin yüzde 81’ini paylaşıyor. DİSK-AR çalışmasına göre geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 35,7’ye, geniş tanımlı toplam işsiz sayısı ise 11 milyona ulaştı. Üstelik her 3 çalışandan 1’i kayıt dışı. Emekçilerin, dar gelirli yurttaşların içine itildiği borç batağı da büyüdü. Çünkü milyonlarca yurttaş maaşı-ücreti yetmediği için kredi kartına başvurmak zorunda kaldı’’ tespitinde bulundu.
Ülkeyi yönetenler hep patronlardan, zenginlerden, sermayeden yana
Bütçe sürecinin başladığını söyleyen Bedricioğlu, ‘’Ödediğimiz vergilerden aldığımız maaşlara-ücretlere, sosyal haklarımızdan yararlanacağımız kamu hizmetlerine kadar hayatımızın hemen her alanı bütçe ile belirleniyor. Dolayısıyla herhangi bir ülkedeki mevcut sistemin kimden veya kimlerden yana olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmak. Kaynaklar, gelirler kimlerden toplanıyor, kimlerin faydası için kullanılıyor? Temel soru bu. Bu açıdan bakıldığında ülkeyi yönetenlerin yıllardır yaptıkları birbirinin kopyası bütçeler ile tercihlerini hep patronlardan, zenginlerden, sermayeden yana kullandıkları ortada. Buna karşın söz konusu bütçelerde kaybeden hep halkın ezici çoğunluğunu oluşturanlar, alın teri ile geçim savaşı verenler oldu’’ dedi.
OVP ile emekçiler açısından 3 yıl ileriyi değil, 19. yüzyıl kölelik koşullarını hedefliyor
Bedricioğlu, ‘’İktidar son OVP ile kamusal emeklilik ve sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcı emeklilik ile tasfiye edilip kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasından emeklilik yaşının yükseltilmesine, ‘Yeni nesil çalışma biçimleri’ adı altında esnek güvencesiz istihdamın yaygınlaştırılmasından ücret ve maaşların gerçekleşen değil, hedeflenen düşük enflasyon rakamlarına göre arttırılmasına kadar bir dizi saldırı ile elimizde kalan son haklara da göz koyuyor. Kısacası iktidar OVP ile emekçiler açısından 3 yıl ileriyi değil, 200 yıl geriyi, 19. yüzyıl kölelik koşullarını hedefliyor’’ açıklamasında bulundu.
Kamusal hizmetlerin genişletilmesini, vergide ve ücretlerde adalet istiyoruz
Bütçe hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın ve emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını isteyen KESK MYK Üyesi Bahadır Bedricioğlu, konuşmasını şöyle devam etti: ‘’Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini, vergide ve ücretlerde adalet istiyoruz. Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını, vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, kur korumalı mevduat (KKM) sistemine aktarılan hazine garantilerine son verilmesini, maaşlarımızdaki kayıpların karşılanmasını; en düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.’’