ANASAYFA arrow right Güncel

Bu rezalet, bu vicdan yaralayan zorbalık derhal son bulmalı!

Bu rezalet, bu vicdan yaralayan  zorbalık derhal son bulmalı!
YAYINLAMA: 30 Temmuz 2023 / 21.49
GÜNCELLEME: 30 Temmuz 2023 / 21.53
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy'de bulunan Akbelen Ormanı’nda ağaç katliamına karşı başlatılan direniş devam ediyor. 750 dönümlük alandaki asırlık çam ormanları köylülerin çığlıklarına rağmen katlediliyor

CHP Gaziantep İl Başkanı Neşet Uçar, “Küresel ısınmayı en fazla hissettiğimiz bir dönemde ülkemizdeki ormanların 5’li çeteye peşkeş çekilmesini kınıyorum. Ormanlar 85 milyonun malı. Jandarmalar emir kulu. Suç bunların değil, emri verenlerin” dedi

 

Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Av. Bülent Duran, “Bu ülkede birçok yerin peşkeş çekildiğini, doğanın katledilmesinin tanıklığını yaptık. Korunması gereken doğaya karşı korkunç bir çevre katliamı gerçekleşiyor. Sadece ağaçlara değil, orada yaşayan halkın yaşamına müdahale ediliyor. Bu uygulama hukukla bağdaşmaz. Bunun izah edilecek bir tarafı yok” dedi.  

Kolluğun müdahalesi hukuk aykırı 
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu kaydeden Duran, “Siyasetin, iktidarların, yöneticilerin tek bir görevi var o da halkın yaşamını kolaylaştırmak, güvenliklerini sağlamak. Kolluk, bu ülkenin vatandaşlarını korumak, kendilerine gelebilecek zararları engellemek üzerine görev yapar. Dolayısıyla kolluğun müdahalesi hukuk aykırı” vurgusu yaptı.  
Orman katliamından bir an önce vazgeçilmeli 
STK’lar, yargı süreci devam ederken, orman yangınlarının arttığı bir dönemde ormanlık alanlarının tahrip edilmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu o nedenle bir an önce bundan vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı.  
Ülkemizdeki ormanlarının 5’li çeteye peşkeş çekilmesini kınıyorum 
CHP Gaziantep İl Başkanı Neşet Uçar, “Küresel ısınmayı en fazla hissettiğimiz bir dönemde ülkemizdeki ormanların 5’li çeteye peşkeş çekilmesini kınıyorum. Ormanların 85 milyonun malı. Jandarmalar emir kulu. Suç bunların değil, emri verenlerin” şeklinde konuştu.  
Ormanlarımıza, yaşam alanlarımıza yönelik bu saldırıyı kınıyoruz 
TMMOB Gaziantep İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aslı Ölçal Tezel, “Ormanlarımıza, yaşam alanlarımıza yönelik bu saldırıyı kınıyoruz. Maden şirketleri ormanlarımızı, topraklarımızı, zeytinliklerimizi, köylerimizi avuç avuç söküp alıyor elimizden. Bahçelerimizin yanında kadar maden alanı oldu. Şimdi ise bahçelerimizi, evlerimizi, köyümüzü elimizden almaya çalışıyorlar” diye konuşma yaptı.  
Aç gözlü şirketlerin tükettiği  bir ülke istemiyoruz 
“Bizler madenlerin, aç gözlü şirketlerin ormanlarımızı, tarlalarımızı, köylerimizi, insanlarımızı yuttuğu, tükettiği bir ülke istemiyoruz” diyen Tezel, “Ne yazık ki ülkemizde egemen olan madencilik anlayışı, madenin bulunduğu tüm arazinin harap edildiği, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bir anlayışla sürdürülüyor. Bu anlayış nedeniyle Cerrattepe’den Fatsa’ya, Kaz Dağlarından Akbelen’e kadar her yerde verimli ormanlık alanlarımız, tabiat zenginliklerimiz yok ediliyor. Bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getiriyor. Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyeti. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürüyor” dedi.   
Tabiat er geç intikamını alır 
Akbelen’deki talanın son bulması ve her şeyden önce yargı sürecinin tamamlanması gerektiğini söyleyen Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Gaziantep İl Temsilcisi Ali Arpat, “Ülkemizde bugün ilkokulda olan çocuklar, bizlerin çocukken yediği bazı balıkların adını bile bilmiyor. En fazla 10 yıl sonra, bazı ağaç türlerini çocuklara ancak resimlerden gösterebileceğiz. Betonlaşma bu hızla giderse çok muhtemel ki bilim insanlarının da altını çizdiği üzere yaz mevsiminde her gün onlarca insan sıcaktan hayatını kaybedecek. Bize “kader” deyip geçiştirilmeye çalışılan depremler, seller, heyelanlardan biliyoruz ki: Tabiat er geç intikamını alır” dedi.  
Bu rezalet, bu vicdan yaralayan zorbalık derhal son bulmalı 
Arpat, “Pek çok hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapan, yaşlı ve doğal bir kızılçam ormanı olan 780 dönümlük Akbelen Ormanı’nda, köylülerin ve çevrecilerin açtığı dava devam ettiği halde ağaç kıyımına başlayan şirkete karşı direnen köylüler ve çevrecilerin 8 gündür uğradığı şiddet ve eziyet, kamuoyunu isyan ettirdi. Bu rezalet, bu vicdan yaralayan zorbalık derhal son bulmalı” çağrısı yaptı. 

Arpat, “İstismar davalarında yargılanan tarikatçılara adeta ricayla, çete üyelerinin çoğu zaman elini kolunu sallaya sallaya gelmesine izin verilerek işletilen gözaltı işleminin, Akbelen’de sadece ağaçlar kesilmesin diyen insanlarımıza darp ederek, yere yatırılıp kafasına bastırılarak, yaşlı insanların dahi yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıkılarak, ters kelepçeyle uygulanmasının kabul edilebilir bir yanı yok” ifadelerini kullandı.   
Şirketlerin kar hırsına ormanlarımızın yok edilmesi kabul edilemez 
KESK Dönem Sözcüsü Ömer Parlakçı, “Yüzyıllar içinde yetişip var olan ormanlar, iklim krizinin derinleştiği, küresel kuraklıkta herkesin gözünün önünde ve iktidarın desteği ve jandarma gözetiminde yok ediliyor. Ormanlara halkın girişinin engellendiği, ormanlarını, derelerini savunmak isteyenlerin gözaltına alındığı bir durumla karşı karşıyayız. Yargı süreci devam ederken, ülkenin her yerinde orman yangınları artarken şirketlerin kar hırsına ormanlarımızın yok edilmesi kabul edilemez” dedi.  
Yaşamı savunmaya devam edeceğiz 
“Tüm yaşam savunucuları, dün olduğu gibi bugün de Akbelen Ormanı’nı vermeyecekler, zeytinliklerini vermeyecekler. Yaşamı savunmaya devam edeceğiz” diyen Parlakçı, “Ekolojik krizin tüm canlı çeşitliliği için olası bir yok oluş anlamına geldiğini söylemek mümkün olup kaçacak yer kalmadığından hareketle ekosisteme ve iklime ağır tahribatlar veren, insan sağlığına ve sosyal yaşama büyük yıkımlar getiren, emekliye ayrılma yaşı gelmiş olmasına karşın faaliyetlerine devam eden Muğla’nın kömürlü termik santralleri bir an önce kapatılmalı ve bölgede kömür ocaklarının genişlemesi durdurulmalı” açıklamasını yaptı.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *