Aydın’dan Doğu Karadeniz Bölgesi’ne giderken hava oldukça sıcaktı. Samsun’dan Sarp Sınır Kapısı’na kadar olan bölgede hava her an değişebiliyor. Beş dakika önce şiddetli bir yağmura yakalanmışken geçtiğiniz bir tünelden sonra hava oldukça sıcak olabiliyordu. Karadeniz’in bu özelliğini her ne kadar bilseniz de, alışmak oldukça güç olabiliyor.
Rize’den Hopa’ya giderken, Artvin’in Arhavi ilçesinin kenarından geçiyorsunuz. Yolda, Mençuna Şelalesi’nin tabelasını görüyorsunuz. Yola çıkmadan önce dersime çalıştığım için ve takip ettiğim dergilerden de bildiğim bir yer, mutlaka ama mutlaka, görülmesi gereken bir yer. Şelaleyi gössteren talebalanın gösterdiği yöne doğru arabayı sürüyorum. Arhavi’nin içinden geçtikten sonra yolu gösteren herhangi bir lehva yok. Yolda birkaç kişi sora sora yolumuzu buluyoruz. Deniz kıyısından ayrılarak iç taraflara doğru ilerliyoruz. Vadinin içine doğru ilerlerkenyeşilin her rengini görebiliyorsunuz. Yolda ilerlerken bazen durup etrafı iyice seyredip bol bol oksijeni ciğerlerimize dolduruyoruz ve hemen yanıbaşımızda akan derenin sesini dinliyoruz.
Mençuna Şelalesi’ne gitmek için önce Ortacalar Köyü’nden gtimek gerekir. Köyün Arhavi’yeuzaklığı 15 km’dir. Köy, Çifte Köprü’süyle ünlü. Karadeniz’de bol bol görülen tarihi kemer köprülerin belki de en güzeli. Şelaleye giden herkes burada duruyor, bolbol fotoğraf çekiyor ve köprülerin üzerinde yürüyor. Çifte Köprü, birbirini dik kesen iki farklı dere üzerinde inşaa edilmiştir. Çifte Köprü seyredilmesi doyumsuz bir güzellik veriyor insana.
Çifte Köprü’den sonra 3-4 km sonra varıyoruz Mençuna’ya. Yol oldukça dar, bazen araçlar birbirini bekliyor geçmek için. Dağın ve derenin arasına sıkışmış bir yol bu nedenle, dikkatli olmak gerekir. Yolun sonunda restoran var ve arabalar önüne park ediliyor. Restoranda çay-kahve içip veya yemek yiyebilirsiniz. Ben yemek yemeyi sonraya bırakmanızı öneririm. Restorandan sonraki yolu düşündüğümden.
Restorandan sonra asma köprüye kadar kısa bir yol var. Yol oldukça güzel; dereyi ve manzarayı seyrede seyrede gidiyorsunuz. Yolun sonunda güzel bir asma köprüden geçiyorsunuz. Köprüyü geçtikten sonra oldukça dik bir yokuş sizi bekliyor. Acele etmenize gerek yok, dinlene dinlene çıkın. Yaklaşık 500 metrelik patika yürüşü bazen merivenler bazen ahşap platformlar yardımıyla devam ediyor. Biz patika yolu yürümeye başladığımızda yağmur çiselemeye başlamıştı. Yağmurun şiddeti arttıkça tepeden tırnağa ıslandık ve yol çamurdan yürümeyi zorlaştırmıştı. Bütün bunlara rağmen ıslaklıktan ve çamurdan herhangi bir rahatsızlık duymadık. On yaşındaki kızım ve oğlum bile mızmızlanmadan keyifle yürüdüler.
Patika yolun sonunda yeniden bir asma köprü vardı. Köprüye vardığınızda şelalenin sesini duyuyor ama kendisini göremiyorsunuz. Asma köprünün altında küçük bir şelale daha var. Köprüyü geçerken sallanıyorsunuz ama korkmayın, bugüne kadar olumsuz birşey olmamış. Köprüyü geçtikten sonra solunuza bakıyorsunuz ve karşınızda Mençuna Şelalesi. Şelale ilk önce 60 metreden, daha sonrakiiki basamakta ise 20’şer metreden dökülmektedir. Suyun döküldüğü son noktada ise yüzülebilecek genişlikte bir havuz oluşmuş durumdadır.
Gördüğünüz manzara “herşeye değer” diye düşündürüyor insana.
Gittiyseniz ne mutlu size, gitmediyseniz gidin, görün istedim.
Yolunuz açık olsun!
Rize’den Hopa’ya giderken, Artvin’in Arhavi ilçesinin kenarından geçiyorsunuz. Yolda, Mençuna Şelalesi’nin tabelasını görüyorsunuz. Yola çıkmadan önce dersime çalıştığım için ve takip ettiğim dergilerden de bildiğim bir yer, mutlaka ama mutlaka, görülmesi gereken bir yer. Şelaleyi gössteren talebalanın gösterdiği yöne doğru arabayı sürüyorum. Arhavi’nin içinden geçtikten sonra yolu gösteren herhangi bir lehva yok. Yolda birkaç kişi sora sora yolumuzu buluyoruz. Deniz kıyısından ayrılarak iç taraflara doğru ilerliyoruz. Vadinin içine doğru ilerlerkenyeşilin her rengini görebiliyorsunuz. Yolda ilerlerken bazen durup etrafı iyice seyredip bol bol oksijeni ciğerlerimize dolduruyoruz ve hemen yanıbaşımızda akan derenin sesini dinliyoruz.
Mençuna Şelalesi’ne gitmek için önce Ortacalar Köyü’nden gtimek gerekir. Köyün Arhavi’yeuzaklığı 15 km’dir. Köy, Çifte Köprü’süyle ünlü. Karadeniz’de bol bol görülen tarihi kemer köprülerin belki de en güzeli. Şelaleye giden herkes burada duruyor, bolbol fotoğraf çekiyor ve köprülerin üzerinde yürüyor. Çifte Köprü, birbirini dik kesen iki farklı dere üzerinde inşaa edilmiştir. Çifte Köprü seyredilmesi doyumsuz bir güzellik veriyor insana.
Çifte Köprü’den sonra 3-4 km sonra varıyoruz Mençuna’ya. Yol oldukça dar, bazen araçlar birbirini bekliyor geçmek için. Dağın ve derenin arasına sıkışmış bir yol bu nedenle, dikkatli olmak gerekir. Yolun sonunda restoran var ve arabalar önüne park ediliyor. Restoranda çay-kahve içip veya yemek yiyebilirsiniz. Ben yemek yemeyi sonraya bırakmanızı öneririm. Restorandan sonraki yolu düşündüğümden.
Restorandan sonra asma köprüye kadar kısa bir yol var. Yol oldukça güzel; dereyi ve manzarayı seyrede seyrede gidiyorsunuz. Yolun sonunda güzel bir asma köprüden geçiyorsunuz. Köprüyü geçtikten sonra oldukça dik bir yokuş sizi bekliyor. Acele etmenize gerek yok, dinlene dinlene çıkın. Yaklaşık 500 metrelik patika yürüşü bazen merivenler bazen ahşap platformlar yardımıyla devam ediyor. Biz patika yolu yürümeye başladığımızda yağmur çiselemeye başlamıştı. Yağmurun şiddeti arttıkça tepeden tırnağa ıslandık ve yol çamurdan yürümeyi zorlaştırmıştı. Bütün bunlara rağmen ıslaklıktan ve çamurdan herhangi bir rahatsızlık duymadık. On yaşındaki kızım ve oğlum bile mızmızlanmadan keyifle yürüdüler.
Patika yolun sonunda yeniden bir asma köprü vardı. Köprüye vardığınızda şelalenin sesini duyuyor ama kendisini göremiyorsunuz. Asma köprünün altında küçük bir şelale daha var. Köprüyü geçerken sallanıyorsunuz ama korkmayın, bugüne kadar olumsuz birşey olmamış. Köprüyü geçtikten sonra solunuza bakıyorsunuz ve karşınızda Mençuna Şelalesi. Şelale ilk önce 60 metreden, daha sonrakiiki basamakta ise 20’şer metreden dökülmektedir. Suyun döküldüğü son noktada ise yüzülebilecek genişlikte bir havuz oluşmuş durumdadır.
Gördüğünüz manzara “herşeye değer” diye düşündürüyor insana.
Gittiyseniz ne mutlu size, gitmediyseniz gidin, görün istedim.
Yolunuz açık olsun!