Fıstığın özellikle daha az ürün verdiği ‘yok yıllarında' stokçular komisyoncular piyasaya giriyor
Gaziantep Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdülkadir Deniz, fıstığın bir yıl yüksek, bir yıl da düşük ürün verdiğine dikkat çekti. Daha düşük mahsul elde edilen ve 'yok yılı' olarak tabir edilen senelerde stokçuların piyasaya çıktığını dile getiren Deniz, "Fıstığın özellikle daha az ürün verdiği ‘yok yıllarında' stokçular, komisyoncular piyasaya giriyor. Herkes mal stokluyor. Ürün çiftçinin elinden çıktıktan sonra piyasa allak bullak oluyor. Bu, yıllardan bu yana devam eden bir sorun. Bunun çaresi fıstığa taban fiyat getirilmesi ve devletin de alım yapması. Üretici de böylece ne yapacağını daha iyi bilir. Bu, stokçuluğu büyük ölçüde engeller. Bunun başka bir çaresi yok. Üç beş tüccarın fıstık fiyatları ile oynamasının önüne ancak böyle geçilir."
Her şeyin zamlandığı bir ortamda destekler yetersiz kalıyor
Antep fıstığı üretiminde devlet desteğinin yetersiz olduğuna değinen Deniz, "Önceki yıllarda mazot 8-10 TL iken devletin verdiği destek halen aynı şekilde devam ediyor. Çok bir değişiklik olmadı. Gübre desteği de aynı şekilde. Önceki yıllarda verilen rakamlar veriliyor. Dolayısıyla her şeyin zamlandığı bir ortamda destekler yetersiz kalıyor. Bugün sadece bir budamcının yevmiyesi 750-800 TL. Birçok kalemde maliyeti var üreticinin. Devlet, ilgili bakanlıklar mutlaka bu işin içine dahil olmalıdır" diye konuştu
Rekolte düştü, devlet desteği yetersiz
Antep'in Nizip İlçesine bağlı Gürbaşak Köyü sakinleri sadece fıstık üretimi ile geçimlerini sağlıyor. Hasadın hemen ardından borçlarından dolayı fıstıklarını ellerinden çıkarmak zorunda kalan üreticiler, tüccarların bu durumu fırsata dönüştürdüğünü söylüyor. Taban fiyat isteyen üreticiler, kuraklık ve sulama sorununun rekolteyi düşürdüğünü ve devlet desteğinin de yetersiz kaldığını belirtiyor.
Tek geçim kaynaklarının fıstık olduğunu söyleyen Bünyamin Kaya, yılda bir kez aldıkları mahsulün artık masraflarını karşılayamadığını dile getirdi: "Mazot, gübre, işçilik maliyetleri aşırı şekilde yükseldi. Her şey zamlandı ama alın teri, emek değer kazanmadı. Hepimiz yıl boyunca bankalara borçlanıyoruz. Dokuzuncu, onuncu aylar bizler için hasat zamanı. Bunu bilen komisyoncular, tüccarlar elimizdeki ürünü ucuza almak için diretiyorlar. Üretici de borçlarını ödemek için mecbur kalıp malını satıyor. Bir yıllık emeğimiz üç beş tüccarın cebine giriyor. Emeğimiz üç beş kişinin iki dudağı arasında."
Üreticilerden Müslüm Kaya da artan maliyetlere dikkat çekti: "Eğer burada su olsa her yıl daha iyi mahsul alırız. Burası dağlık bir yer. Su bulmak çok zor. Fıstık üretimi çok maliyetli. Fıstık ağaçları için kullandığımız hayvansal gübrenin kamyonu 11 bin TL'yi buluyor. Bunun ilaçlaması, baltalaması, sürmesi, toplaması hepsi masraf. Tarlalarımız taşlı olduğu için sürülmesi hem masraflı hem de zorlu. Seçimden önce mazot 19 TL idi şimdi 40 TL. Devlet destekleri de yetersiz. Ağaca bakmazsak verim alamayız. Zarar etsek de üretim yapmaktan başka çaremiz yok."
Üreticinin ürününü değerinde satamadığını vurgulayan Tüm Köy Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak şunları söyledi: "Burada fıstık üretimi çok zor, arazi taşlık. Örneğin başka bir köyde bir çiftçi traktörün tekerini altı, yedi yıl kullanabiliyorsa buradaki köylüler iki yıl kullanabildiklerini söylüyor. Pulluğun bir sürümde aşındığını ve yeniden pulluk aldıklarını söylüyorlar. Girdi maliyetleri çok yüksek. Ürün değerinde satılmıyor. Dolayısıyla emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Destekleri yok. Sorunlarını iletilebilecekleri herhangi bir mekanizma yok. Çünkü fıstık üreticisinin sesini duyan yok."