Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi İl Eş Sözcüsü Celal Deniz partinin kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Bizim önümüzde 4 Adalet olarak tespit ettiğimiz sorunlar var” diye konuştu
Celal Deniz, Türkiye’de siyasetin iki parti üzerinden yürüdüğüne vurgu yaptığı açıklamasında, “Bir tarafta AKP, bir tarafta CHP. Türkiye insanlarına bu iki kutuplu siyaset tarzı dışında özgürlükçü bir sol çerçevesinde 25 Kasım’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Yeşiller Partisi’nin birleşimi ile alternatif bir siyaset sunmak istedik” diye konuştu.
Doğa adaleti, katılım adaleti
tanınma adaleti ve iktisadi adalet
“Bizim önümüzde 4 Adalet olarak tespit ettiğimiz sorunlar var Türkiye de” diyen Celal Deniz, “Bu 4Adalet çerçevesinde çözüm arıyoruz. Doğa adaleti, katılım adaleti, tanınma adaleti ve iktisadi adalet diye ana başlıklara ayırdığımız programımız var. Adında adalet olan bir partinin iktidar olduğu bir ülkede şu an toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şey adalet. Resmi rakamlara göre işsizliğin yüzde 10’un altına düşmediği ülkemizde insanların gıda bankalarına mahkum hale getirildiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
Kanseri aspirinle tedavi etmek istiyor
İktidarın zaman zaman bahsettiği ve rakamlara bağladığı ekonomik büyümenin gerçek olmadığını dile getiren Yeşiller Sol Gelecek Partisi Sözcüsü Deniz, “Eğer bu ülkede iktidarın bahsettiği ölçüde bir ekonomik gelişim varsa o zaman insanlar neden lokanta atıklarının ya da tüketim tarihi geçmiş ürünlerin dağıtıldığı gıda bankaları kapılarında kuyruk oluşturuyor. Eğer gerçekten bu ülkedeki insanların ekonomik sorunları yoksa, neden saatlerce yardım kurumlarında kuyruklarda düşük miktarda para almak için birbirini ezmek zorunda bırakılıyor. Bu hükümet bu tarz yaklaşımları ile kanseri aspirinle tedavi etmek istiyor. Ancak hükümet kansere çözüm bulmak istiyorsa önce gelir dağılımındaki adaletsizliğinin önüne geçmelidir. İnsan refahı, maddi refaha indirgenemez. Katılımcı,sosyal ve ekolojik dengeleri gözeten bir ekonomik sisteme ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
Yeşiller ve Sol Gelecek İl Eş Sözcüsü Celal Deniz, “Türkiye’de partiler statükoya mahkum olmuş durumda. Özellikle bazı geleneksel sol çevreler Türkiye’deki mevcut siyaseti değerlendirirken, herhangi bir yüzleşmeden kaçarak tamamiyle herşeyin kurulacak sosyalist hükümet zamanında çözüleceğini ifade ediyorlar. Bu ülkenin kuruluş yıllarından beri var olan tarihsel sorunlara gereken önemi vermemişlerdir. Ya da statükonun çizdiği sınırlar dışına çıkamamışlardır” şeklinde konuştu.
Deniz, “Ermeni soykırımından, Dersim Katliamı’na, gayrimüslimlere uygulanan baskılardan Kürt halkına yönelik asimilasyon politikalarını, geleneksel sol hep tali meseleler olarak degerlendirmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca özellikle Kürt halkının bu asimile politikalarına karşı çok fazla direnişleri olmuştur. Ancak geleneksel sola baktığımızda herşeyi sosyalizme erteleyip var olan can alıcı soruları tali olarak görmüşlerdir” dedi.
Merkeziyetçi yönetim
anlayışı artık ifas etti
Deniz, “Gezi Direnişi sürecinde insanların tepkilerini dile koyduğu nokta katılım adaleti diye nitelendirdiğimiz, insanların doğrudan yürütme-yönetme süreçlerinde bulunma sorunudur. Merkeziyetçi yönetim anlayışı artık insanlar tarafından büyük tepki alıyorlar. Bu sorunun çözümü için kent meclisleri oluşturulmalıdır.Aynı şekilde mahalle meclisleri de oluşturulup insanların kent yönetimlerine ortak edilmesi gerekmektedir. Formalite ile belirli insanları biraraya getirip kent meclisleri kurduk anlayışı ile hareket etmek doğru değil. İnsanların sosyal, siyasal, kültürel bütün aktiviteleri kendileri oluşturmaları gerekmektedir. Belediye de oturan üç kişinin verdiği kararlar doğrultusunda nasıl kentler yönetilebilinirki. Bu anlamda bu ülkenin Katılım adaletine ihtiyacı vardır” diye konuştu.
Partimiz inanç özgürlüğünden yanadır
Tanınma adaletinin ile ülkemizde ötekileştirilmiş bütün kesimlerin ellerinden alınan haklarının iade edilmesi ile sağlanılabileceğine dikkat çeken Deniz, “Kimlikler özgürleştirilmelidir. Bugün bazı demokratik adımların atıldığı söylenilmekte ancak ilk önce bir yüzleşmenin gerçekleşmesi lazım. Yüzleşme olmadan demokrasi gelişemez. Bu kürt sorunu ermeni sorunu ve diğer bütün sorunlar için geçerlidir. Ermeni soykırımının 100. Yılına iki yıl sonra gireceğiz hükümet bu konuda bir hazırlık yapmalı geçmişte yaşananlarla yüzleşmeye hazır olmaldır. Birlikte yaşamaktan bahsedeceksek Hrant Dink’i anacaksak bu gerçeklikle yüzleşmemiz lazım. Bütün farklılıklar ortak paydalarda buluşabilirler.Partimiz inanç özgürlüğünden yanadır.Tüm dinlere,inançlara aynı mesafedeyiz.Ve tüm inançlarla bir arada yaşayabilir sisteme karşı birlikte davranabbiliriz.Örneğin bizim partinin gençleri bu günlerde anti-kapitalist müslüman gençler ile birlikte muharrem ayı dolayısıyla aşure dağıtabiliyorlar. Son olarak doğa adaletinden de bahseden Deniz, Türkiye de eko-sistem korunmadan kullanılan enerjinin yarattığı tahribatların çok büyük olduğunu söyleyerek, “karadeniz de yapılan HES’ler nedeniyle bugün bir çok orman alanı ve su kaynakları tahrip edilmiş durumda. Alternatif enerji kaynaklarının artık Türkiye de de kullanılması gerek. Ülkemizde rüzgar ve güneş enerjisi kullanılabilinir” dedi.
Doğa adaletini sağlamadan
geleceğimizi güvenceye
almamız mümkün değil
Deniz, “Dünyada ve ülkemizde iklim değişikliğinin getirdiği sorunlar yaşanıyor.İklim değişikliğinden kaynaklı felaketler ülkelerde iklim mültecileri yaratmakta,kuraklık ve temiz su kaynaklarına ulaşamamanın getirdiği açlık ve ölüm olaylarına tanık olmaktayız. Filipinler’de olan Haiyan tayfunun gerisinde bıraktığı ağır tablo ortada onbine yakın insanın şu ana kadar öldüğü açıklandı. Gerek Filipinler’de gerek Japonya’da gerekse Vietnam’daki doğa felaketleri iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlardır.Bu anlamda dogaya zarar verecek yatırımlardan vageçmek gerekir. Doğa adaletini sağlamadan geleceğimizi güvenceye almamız mümkün değildir” dedi. Cihan Ölmez
Celal Deniz, Türkiye’de siyasetin iki parti üzerinden yürüdüğüne vurgu yaptığı açıklamasında, “Bir tarafta AKP, bir tarafta CHP. Türkiye insanlarına bu iki kutuplu siyaset tarzı dışında özgürlükçü bir sol çerçevesinde 25 Kasım’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Yeşiller Partisi’nin birleşimi ile alternatif bir siyaset sunmak istedik” diye konuştu.
Doğa adaleti, katılım adaleti
tanınma adaleti ve iktisadi adalet
“Bizim önümüzde 4 Adalet olarak tespit ettiğimiz sorunlar var Türkiye de” diyen Celal Deniz, “Bu 4Adalet çerçevesinde çözüm arıyoruz. Doğa adaleti, katılım adaleti, tanınma adaleti ve iktisadi adalet diye ana başlıklara ayırdığımız programımız var. Adında adalet olan bir partinin iktidar olduğu bir ülkede şu an toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şey adalet. Resmi rakamlara göre işsizliğin yüzde 10’un altına düşmediği ülkemizde insanların gıda bankalarına mahkum hale getirildiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
Kanseri aspirinle tedavi etmek istiyor
İktidarın zaman zaman bahsettiği ve rakamlara bağladığı ekonomik büyümenin gerçek olmadığını dile getiren Yeşiller Sol Gelecek Partisi Sözcüsü Deniz, “Eğer bu ülkede iktidarın bahsettiği ölçüde bir ekonomik gelişim varsa o zaman insanlar neden lokanta atıklarının ya da tüketim tarihi geçmiş ürünlerin dağıtıldığı gıda bankaları kapılarında kuyruk oluşturuyor. Eğer gerçekten bu ülkedeki insanların ekonomik sorunları yoksa, neden saatlerce yardım kurumlarında kuyruklarda düşük miktarda para almak için birbirini ezmek zorunda bırakılıyor. Bu hükümet bu tarz yaklaşımları ile kanseri aspirinle tedavi etmek istiyor. Ancak hükümet kansere çözüm bulmak istiyorsa önce gelir dağılımındaki adaletsizliğinin önüne geçmelidir. İnsan refahı, maddi refaha indirgenemez. Katılımcı,sosyal ve ekolojik dengeleri gözeten bir ekonomik sisteme ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
Yeşiller ve Sol Gelecek İl Eş Sözcüsü Celal Deniz, “Türkiye’de partiler statükoya mahkum olmuş durumda. Özellikle bazı geleneksel sol çevreler Türkiye’deki mevcut siyaseti değerlendirirken, herhangi bir yüzleşmeden kaçarak tamamiyle herşeyin kurulacak sosyalist hükümet zamanında çözüleceğini ifade ediyorlar. Bu ülkenin kuruluş yıllarından beri var olan tarihsel sorunlara gereken önemi vermemişlerdir. Ya da statükonun çizdiği sınırlar dışına çıkamamışlardır” şeklinde konuştu.
Deniz, “Ermeni soykırımından, Dersim Katliamı’na, gayrimüslimlere uygulanan baskılardan Kürt halkına yönelik asimilasyon politikalarını, geleneksel sol hep tali meseleler olarak degerlendirmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca özellikle Kürt halkının bu asimile politikalarına karşı çok fazla direnişleri olmuştur. Ancak geleneksel sola baktığımızda herşeyi sosyalizme erteleyip var olan can alıcı soruları tali olarak görmüşlerdir” dedi.
Merkeziyetçi yönetim
anlayışı artık ifas etti
Deniz, “Gezi Direnişi sürecinde insanların tepkilerini dile koyduğu nokta katılım adaleti diye nitelendirdiğimiz, insanların doğrudan yürütme-yönetme süreçlerinde bulunma sorunudur. Merkeziyetçi yönetim anlayışı artık insanlar tarafından büyük tepki alıyorlar. Bu sorunun çözümü için kent meclisleri oluşturulmalıdır.Aynı şekilde mahalle meclisleri de oluşturulup insanların kent yönetimlerine ortak edilmesi gerekmektedir. Formalite ile belirli insanları biraraya getirip kent meclisleri kurduk anlayışı ile hareket etmek doğru değil. İnsanların sosyal, siyasal, kültürel bütün aktiviteleri kendileri oluşturmaları gerekmektedir. Belediye de oturan üç kişinin verdiği kararlar doğrultusunda nasıl kentler yönetilebilinirki. Bu anlamda bu ülkenin Katılım adaletine ihtiyacı vardır” diye konuştu.
Partimiz inanç özgürlüğünden yanadır
Tanınma adaletinin ile ülkemizde ötekileştirilmiş bütün kesimlerin ellerinden alınan haklarının iade edilmesi ile sağlanılabileceğine dikkat çeken Deniz, “Kimlikler özgürleştirilmelidir. Bugün bazı demokratik adımların atıldığı söylenilmekte ancak ilk önce bir yüzleşmenin gerçekleşmesi lazım. Yüzleşme olmadan demokrasi gelişemez. Bu kürt sorunu ermeni sorunu ve diğer bütün sorunlar için geçerlidir. Ermeni soykırımının 100. Yılına iki yıl sonra gireceğiz hükümet bu konuda bir hazırlık yapmalı geçmişte yaşananlarla yüzleşmeye hazır olmaldır. Birlikte yaşamaktan bahsedeceksek Hrant Dink’i anacaksak bu gerçeklikle yüzleşmemiz lazım. Bütün farklılıklar ortak paydalarda buluşabilirler.Partimiz inanç özgürlüğünden yanadır.Tüm dinlere,inançlara aynı mesafedeyiz.Ve tüm inançlarla bir arada yaşayabilir sisteme karşı birlikte davranabbiliriz.Örneğin bizim partinin gençleri bu günlerde anti-kapitalist müslüman gençler ile birlikte muharrem ayı dolayısıyla aşure dağıtabiliyorlar. Son olarak doğa adaletinden de bahseden Deniz, Türkiye de eko-sistem korunmadan kullanılan enerjinin yarattığı tahribatların çok büyük olduğunu söyleyerek, “karadeniz de yapılan HES’ler nedeniyle bugün bir çok orman alanı ve su kaynakları tahrip edilmiş durumda. Alternatif enerji kaynaklarının artık Türkiye de de kullanılması gerek. Ülkemizde rüzgar ve güneş enerjisi kullanılabilinir” dedi.
Doğa adaletini sağlamadan
geleceğimizi güvenceye
almamız mümkün değil
Deniz, “Dünyada ve ülkemizde iklim değişikliğinin getirdiği sorunlar yaşanıyor.İklim değişikliğinden kaynaklı felaketler ülkelerde iklim mültecileri yaratmakta,kuraklık ve temiz su kaynaklarına ulaşamamanın getirdiği açlık ve ölüm olaylarına tanık olmaktayız. Filipinler’de olan Haiyan tayfunun gerisinde bıraktığı ağır tablo ortada onbine yakın insanın şu ana kadar öldüğü açıklandı. Gerek Filipinler’de gerek Japonya’da gerekse Vietnam’daki doğa felaketleri iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlardır.Bu anlamda dogaya zarar verecek yatırımlardan vageçmek gerekir. Doğa adaletini sağlamadan geleceğimizi güvenceye almamız mümkün değildir” dedi. Cihan Ölmez