Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Satıl, hayvancılık sektöründe girdi maliyetleri yüksek olduğu için üreticinin emeklerinin karşılığını alamadığını söyledi.
Türkiye’nin, hayvancılık alanında çok büyük potansiyele sahip olduğunu, geniş meralar ve otlaklar, ayrıca yetişmiş insan gücü bulunduğunu belirten Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Satıl, sektörde adeta un, yağ, şeker bulunduğunu, ancak helva yapılamadığını vurgularken, “Hayvancılık, emek yoğun bir sektör olduğu için bu işi bilen ve iş yapabilecek çok insanımız var. Tek yapmamız gereken, bu sektöre daha fazla destek olarak, insanları hayvan üretimine yönlendirmek. Hayvancılığın geliştirilmesi özellikle, sanayi ve ticaret merkezi konumundaki illere göçü de azaltacaktır'' diye konuştu.
Etteki fiyat artışı üreticiyi de
üketici kadar olumsuz etkiliyor
İnsanların beslenmesiyle doğrudan ilgili olduğu için hayvancılık sektörünün sadece Türkiye için değil, dünyanın her ülkesi için hayati öneme sahip olduğunu ve mutlaka gerekli desteklerin verilerek geliştirilmesi gerektiğini belirten Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Satıl, ''Et fiyatlarının artmış olması, üreticiye bir şey kazandırmıyor. Tüketici ise doğal olarak artan et fiyatlarına tepki gösteriyor. Ancak, artan et fiyatları tüketici kadar üretici için de olumsuz bir durum yaratıyor. Bu işten kazançlı olanlar ise eti nihai olarak tüketicilere ulaştıran unsurlar oluyor'' diye konuştu.
Girdi maliyetleri çok yüksek
Hayvancılık sektörü denilince ilk akla gelenin, et fiyatları olduğunu, ancak artan et fiyatlarının üreticileri olumlu yönde etkilemediğini ifade eden Satıl, Üreticiden karkas (kemikli) etin kilosunun 15 TL'den alındığına dikkat çekerken, ''Ancak et, tüketiciye kilosu 20-40 TL arasında değişen fiyatlardan ulaşıyor'' dedi. Emek yoğun bir sektör olan hayvancılığın Türkiye için hayati önemi sahip olduğunu dile getiren Satıl, ''Yıllardan beri girdi maliyetlerinin çok yüksek olduğunu belirterek, hayvan üretimi yapan besicilere daha fazla destek verilmesini istiyoruz. Gerçekten de yem fiyatları çok yüksek. Üretimde kullanılan mazot ve elektrik gibi girdiler ise sürekli artıyor. Hayvan üretimi denilince bir çok insan, sadece yem fiyatlarını düşünüyor. Oysa üretimde yem kadar mazot ve elektrik de kullanılıyor. Az da olsa yem konusunda bir destekleme var ama, elektrik ve mazot konusunda hiç bir destek yok.
Bu da üreticilerimizi çok mağdur ediyor” diye konuştu.
''Kurbanlık konusunda sıkıntı yok''
Kurban Bayramı'na sayılı günler kala, kurbanlıkların da satışa sunulmaya başladığını dile getiren Satıl, şu anda kurbanlık konusunda Türkiye genelinde bir sıkıntı olmadığını ifade etti. Kurbanlık fiyatlarında, bir önceki yıla göre önemli bir değişiklik olmadığını ve fiyatların aynı olduğuna dikkat çeken Satıl, şöyle konuştu: ''Şu anda, küçükbaş hayvanların kilosu 11-12 TL, büyükbaş hayvanların kilosu ise 10 TL'den satışa sunuluyor. Bu fiyatlar çok uygun ve Kurban Bayramı'na kadar da bu şekilde bir seyir izleyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak, Kurban Bayramı'na az bir zaman kaldığı halde, piyasalarda beklenen hareketliliğin ve canlanmanın olmadığını görüyoruz. Bunun en büyük nedeni, kurbanlık konusunda bir sıkıntının olmaması, bir de vatandaşların büyük bir çoğunluğunun, kurban alımı için biraz daha beklemeyi tercih etmesi. Bu arada, bazı vatandaşların da belki biraz fiyatlar düşer düşüncesi ile kurban alımını son güne bıraktığını gözlemliyoruz.''
12 milyon 500 bin büyükbaş
hayvan Türkiye için yeterli
Hayvan varlığı konusunda da çok büyük bir sıkıntı olmadığını, tek sıkıntının küçükbaş hayvan konusunda yaşandığını belirten Satıl, şunları kaydetti: ''Türkiye'de şu anda büyükbaş hayvan konusunda hiç bir sıkıntı yok. 12 milyon 500 bin büyükbaş hayvana sahibiz. Bu rakam Türkiye için yeterli. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içinde büyükbaş hayvan varlığı konusunda en iyi ülke konumunda olduğumuzu söyleyebilirim. Örneğin, AB ülkeleri içinde en fazla büyükbaş hayvana sahip ülke olan Almanya'nın 12 milyon büyükbaş hayvanı var. Ancak, küçükbaş hayvan varlığı konusunda yeterli olduğumuzu söyleyemem. Türkiye'nin şu anda küçükbaş hayvan varlığı sayısı 15 milyon. Bu rakam, 1980'li yıllarda 50 milyon idi. 1990'lı yıllarda 25 bine düştü, şu anda ise 15 milyon civarında. Tabi ki önemli bir düşüş var. Ancak küçükbaş hayvan varlığı sayısında sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde tüm ülkelerde bir düşüş yaşandığına tanık oluyoruz. Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi artık üretimde daha çok büyükbaş hayvanlar tercih ediliyor.''
Satıl, Türkiye'nin 1980'lı yıllardan günümüze kadar olan süreçte sürekli düşen küçükbaş hayvan varlığını arttırmak için gerekli çalışmalara başlaması gerektiğini de sözlerine ekledi.AA
Türkiye’nin, hayvancılık alanında çok büyük potansiyele sahip olduğunu, geniş meralar ve otlaklar, ayrıca yetişmiş insan gücü bulunduğunu belirten Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Satıl, sektörde adeta un, yağ, şeker bulunduğunu, ancak helva yapılamadığını vurgularken, “Hayvancılık, emek yoğun bir sektör olduğu için bu işi bilen ve iş yapabilecek çok insanımız var. Tek yapmamız gereken, bu sektöre daha fazla destek olarak, insanları hayvan üretimine yönlendirmek. Hayvancılığın geliştirilmesi özellikle, sanayi ve ticaret merkezi konumundaki illere göçü de azaltacaktır'' diye konuştu.
Etteki fiyat artışı üreticiyi de
üketici kadar olumsuz etkiliyor
İnsanların beslenmesiyle doğrudan ilgili olduğu için hayvancılık sektörünün sadece Türkiye için değil, dünyanın her ülkesi için hayati öneme sahip olduğunu ve mutlaka gerekli desteklerin verilerek geliştirilmesi gerektiğini belirten Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Satıl, ''Et fiyatlarının artmış olması, üreticiye bir şey kazandırmıyor. Tüketici ise doğal olarak artan et fiyatlarına tepki gösteriyor. Ancak, artan et fiyatları tüketici kadar üretici için de olumsuz bir durum yaratıyor. Bu işten kazançlı olanlar ise eti nihai olarak tüketicilere ulaştıran unsurlar oluyor'' diye konuştu.
Girdi maliyetleri çok yüksek
Hayvancılık sektörü denilince ilk akla gelenin, et fiyatları olduğunu, ancak artan et fiyatlarının üreticileri olumlu yönde etkilemediğini ifade eden Satıl, Üreticiden karkas (kemikli) etin kilosunun 15 TL'den alındığına dikkat çekerken, ''Ancak et, tüketiciye kilosu 20-40 TL arasında değişen fiyatlardan ulaşıyor'' dedi. Emek yoğun bir sektör olan hayvancılığın Türkiye için hayati önemi sahip olduğunu dile getiren Satıl, ''Yıllardan beri girdi maliyetlerinin çok yüksek olduğunu belirterek, hayvan üretimi yapan besicilere daha fazla destek verilmesini istiyoruz. Gerçekten de yem fiyatları çok yüksek. Üretimde kullanılan mazot ve elektrik gibi girdiler ise sürekli artıyor. Hayvan üretimi denilince bir çok insan, sadece yem fiyatlarını düşünüyor. Oysa üretimde yem kadar mazot ve elektrik de kullanılıyor. Az da olsa yem konusunda bir destekleme var ama, elektrik ve mazot konusunda hiç bir destek yok.
Bu da üreticilerimizi çok mağdur ediyor” diye konuştu.
''Kurbanlık konusunda sıkıntı yok''
Kurban Bayramı'na sayılı günler kala, kurbanlıkların da satışa sunulmaya başladığını dile getiren Satıl, şu anda kurbanlık konusunda Türkiye genelinde bir sıkıntı olmadığını ifade etti. Kurbanlık fiyatlarında, bir önceki yıla göre önemli bir değişiklik olmadığını ve fiyatların aynı olduğuna dikkat çeken Satıl, şöyle konuştu: ''Şu anda, küçükbaş hayvanların kilosu 11-12 TL, büyükbaş hayvanların kilosu ise 10 TL'den satışa sunuluyor. Bu fiyatlar çok uygun ve Kurban Bayramı'na kadar da bu şekilde bir seyir izleyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak, Kurban Bayramı'na az bir zaman kaldığı halde, piyasalarda beklenen hareketliliğin ve canlanmanın olmadığını görüyoruz. Bunun en büyük nedeni, kurbanlık konusunda bir sıkıntının olmaması, bir de vatandaşların büyük bir çoğunluğunun, kurban alımı için biraz daha beklemeyi tercih etmesi. Bu arada, bazı vatandaşların da belki biraz fiyatlar düşer düşüncesi ile kurban alımını son güne bıraktığını gözlemliyoruz.''
12 milyon 500 bin büyükbaş
hayvan Türkiye için yeterli
Hayvan varlığı konusunda da çok büyük bir sıkıntı olmadığını, tek sıkıntının küçükbaş hayvan konusunda yaşandığını belirten Satıl, şunları kaydetti: ''Türkiye'de şu anda büyükbaş hayvan konusunda hiç bir sıkıntı yok. 12 milyon 500 bin büyükbaş hayvana sahibiz. Bu rakam Türkiye için yeterli. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içinde büyükbaş hayvan varlığı konusunda en iyi ülke konumunda olduğumuzu söyleyebilirim. Örneğin, AB ülkeleri içinde en fazla büyükbaş hayvana sahip ülke olan Almanya'nın 12 milyon büyükbaş hayvanı var. Ancak, küçükbaş hayvan varlığı konusunda yeterli olduğumuzu söyleyemem. Türkiye'nin şu anda küçükbaş hayvan varlığı sayısı 15 milyon. Bu rakam, 1980'li yıllarda 50 milyon idi. 1990'lı yıllarda 25 bine düştü, şu anda ise 15 milyon civarında. Tabi ki önemli bir düşüş var. Ancak küçükbaş hayvan varlığı sayısında sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde tüm ülkelerde bir düşüş yaşandığına tanık oluyoruz. Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi artık üretimde daha çok büyükbaş hayvanlar tercih ediliyor.''
Satıl, Türkiye'nin 1980'lı yıllardan günümüze kadar olan süreçte sürekli düşen küçükbaş hayvan varlığını arttırmak için gerekli çalışmalara başlaması gerektiğini de sözlerine ekledi.AA