İnternetin tüm sektörde olduğu gibi sanatçıları da dibe vurdu. Vatandaşların artık kaset ve CD alma yerine internetten tüm müzikleri dinlediği belirtiliyor.
Türk halk müziğinin güçlü sesi, unutulmayan eserleri ile derleyicisi ve yaratıcısı olarak gönüllerde yerini alan üstat Ali Nurşani, “Ben bu topraklarda doğdum. Bu topraklarda yetiştim, bu topraklarda büyüdüm. Bu insanların ağıtlarına ağıt oldum. Düğünlerine şenlik oldum. Ne yaptıysam kendi şehrime, kendi ülkeme, kendi insanlarıma yaptım” diyor. Gaziantepli Sanatçı Ali Nurşani.
Teknoloji bütün sektörü vurduğu gibi sanat sektörünü de dibe vurduğunu ifade eden Nurşani, “Türkiye beni böyle kabul etti. Böylece genç yaşımda bir yola çıktım. İlk okulu bitirdiğim günden itibaren bu yoldayım. Karınca kararınca bu topraklarda yaşayan insanlara bir sevda aşıladım. Ali Nurşani sevdası” dedi.
Kenan Evren’in baskısından kaçtım
“Nurşani’yi sevdiler, bağrına bastılar”, diyen Nurşani, “Fakirlikten dolayı Almanya’yı seçtim. Aslında Kenan Evren’in baskısından dolayı kaçtım. Bir baskı olacağını biliyordum, kokusunu almıştım. Kenan Evren gelmeden ben kaçtım. Almanya’ya yerleştim ve buradan bir evlilik yaptım. Tek amacım buradan işçi olarak kalmak için bu evliliği yaptım. Bu evliliğimden bir kız ve bir de erkek evladım oldu. Almanya’dan 13 yıl kaldım. Daha sonra tekrar ülkeme geri döndüm” dedi.
Kanser hastalığına yakalandım
Turgut Özal döneminde tekrar Türkiye’ye geldiğini ifade eden Nurşani, “1999 yılında bu talihsiz hastalık başıma geldi. Kanser hastalığına yakalanmıştım. Ameliyat oldum ve ses tellerimi kaybettim. Bir sanatçının gelir kaynağı ses telleriydi. Ses tellerimi kaybedince sahneye çıkamaz duruma geldim. Daha sonra iki ayağımda da sızlamalar meydana gelince bu ayaklarıma da platin koydular” dedi.
Almanya emekli yaptı, Türkiye yapmadı
Almanya’dan 3-5 yıl çalışınca malulen emekli olduğunu kaydeden Nurşani, “Türkiye’ye geldiğimde buradan da başvurdum. Raporlarım vardı kabul etmediler. Yüzde 60 ve yüzde 72 ama kabul etmediler, tekrar heyete girdim çalışabilir dediler. İki kalçamda platin var, asma bronşit var, şeker var, kanser var, bir gözüm yüzde 60 görmüyor, tansiyon var. Ve bana çalışır raporu veriyorlar. Tekrar dava açtım, olursa oldu olmaz ise tekrar Almanya’nın yolunu tutarım. Almanya ölmememiz için para veriyor. Türkiye onu da vermiyor” diye konuştu.
Almanya’da sanat bitmedi ama Türkiye’de sanat bitti
Sanatçıların en kralının bile parasız gezdiğini ifade eden Nurşani, “Bu internet ortamında hiç bir sanatçı para kazanamıyor. Sadece sahneden kazanıyor. Bu da siyaset ile ilgili herkes kendi adamını çağırıyor. Devletin buna bir çözüm bulması gerekiyor. Almanya’da sanat neden ölmüyor. Almanya’da sanatçılara toplanan telif hakkı olan para 3 milyar Euro, Fransa’da 3,5 milyar Euro, Türkiye’de 56 milyon Türk Lirası. Türkiye’de 1,5 milyon sanatçı var. Hangisine vereceksin bu parayı. Devletten maaş alan 200 bin kişi sanatçı var” dedi.
İlk kaseti Almanya’dan çıkardım
İlk kaseti 1978 yılında Almanya’dan çıkardığını söyleyen Nurşani, “Toplamda 20 albümüm var. Bestemin sayısı yok. 10 tane evladın olsa, ölünceye kadar yetecek beste var. Eskiden firmalar çağırıyordu, “gel sana bir kaset yapalım” diye. Şimdi ise hiç kimse çağırmıyor. Eskiden kaset satıldıkça sen de yüzdelik paranı alıyordun. Ama şimdi o da yok” dedi.
Aşık Ali Nurşani kimdir?
1959 yılında İslahiye’nin İkizkuyu köyünde doğdu. Asıl adı Ali Ayhan olan Nurşani, Köyüne gelip giden aşıklardan etkilenerek 10 yaşında bağlama çalmaya başladı. Bağlama öğrenmesine babasının da yardımı oldu. 1973 yılından itibaren şiir yazmaya başlayan Ali Nurşani, Aşık Mahsuni ile beraber turnelere katıldı ve ilk plağını bu yıllarda çıkardı. 1979 yılında Aşık Mahsuni ile birlikte Almanya’ya konser vermek için gitti ve oraya yerleşti. Almanya’da kaldığı süre içerisinde burada bir Alman kızı ile hayatını birleştirdi. Evliliklerinden bir kız ve bir erkek çocukları oldu.
Şiirlerinden toplumsal sorunlara, sevgiye aşka ve her türlü konuyu işleyen Nurşani, aynı zamanda Barak Ağzı türkülerin yorumunda da usta sanatçılardan bir olarak biliniyor. Haber / Adem Kesenek
Türk halk müziğinin güçlü sesi, unutulmayan eserleri ile derleyicisi ve yaratıcısı olarak gönüllerde yerini alan üstat Ali Nurşani, “Ben bu topraklarda doğdum. Bu topraklarda yetiştim, bu topraklarda büyüdüm. Bu insanların ağıtlarına ağıt oldum. Düğünlerine şenlik oldum. Ne yaptıysam kendi şehrime, kendi ülkeme, kendi insanlarıma yaptım” diyor. Gaziantepli Sanatçı Ali Nurşani.
Teknoloji bütün sektörü vurduğu gibi sanat sektörünü de dibe vurduğunu ifade eden Nurşani, “Türkiye beni böyle kabul etti. Böylece genç yaşımda bir yola çıktım. İlk okulu bitirdiğim günden itibaren bu yoldayım. Karınca kararınca bu topraklarda yaşayan insanlara bir sevda aşıladım. Ali Nurşani sevdası” dedi.
Kenan Evren’in baskısından kaçtım
“Nurşani’yi sevdiler, bağrına bastılar”, diyen Nurşani, “Fakirlikten dolayı Almanya’yı seçtim. Aslında Kenan Evren’in baskısından dolayı kaçtım. Bir baskı olacağını biliyordum, kokusunu almıştım. Kenan Evren gelmeden ben kaçtım. Almanya’ya yerleştim ve buradan bir evlilik yaptım. Tek amacım buradan işçi olarak kalmak için bu evliliği yaptım. Bu evliliğimden bir kız ve bir de erkek evladım oldu. Almanya’dan 13 yıl kaldım. Daha sonra tekrar ülkeme geri döndüm” dedi.
Kanser hastalığına yakalandım
Turgut Özal döneminde tekrar Türkiye’ye geldiğini ifade eden Nurşani, “1999 yılında bu talihsiz hastalık başıma geldi. Kanser hastalığına yakalanmıştım. Ameliyat oldum ve ses tellerimi kaybettim. Bir sanatçının gelir kaynağı ses telleriydi. Ses tellerimi kaybedince sahneye çıkamaz duruma geldim. Daha sonra iki ayağımda da sızlamalar meydana gelince bu ayaklarıma da platin koydular” dedi.
Almanya emekli yaptı, Türkiye yapmadı
Almanya’dan 3-5 yıl çalışınca malulen emekli olduğunu kaydeden Nurşani, “Türkiye’ye geldiğimde buradan da başvurdum. Raporlarım vardı kabul etmediler. Yüzde 60 ve yüzde 72 ama kabul etmediler, tekrar heyete girdim çalışabilir dediler. İki kalçamda platin var, asma bronşit var, şeker var, kanser var, bir gözüm yüzde 60 görmüyor, tansiyon var. Ve bana çalışır raporu veriyorlar. Tekrar dava açtım, olursa oldu olmaz ise tekrar Almanya’nın yolunu tutarım. Almanya ölmememiz için para veriyor. Türkiye onu da vermiyor” diye konuştu.
Almanya’da sanat bitmedi ama Türkiye’de sanat bitti
Sanatçıların en kralının bile parasız gezdiğini ifade eden Nurşani, “Bu internet ortamında hiç bir sanatçı para kazanamıyor. Sadece sahneden kazanıyor. Bu da siyaset ile ilgili herkes kendi adamını çağırıyor. Devletin buna bir çözüm bulması gerekiyor. Almanya’da sanat neden ölmüyor. Almanya’da sanatçılara toplanan telif hakkı olan para 3 milyar Euro, Fransa’da 3,5 milyar Euro, Türkiye’de 56 milyon Türk Lirası. Türkiye’de 1,5 milyon sanatçı var. Hangisine vereceksin bu parayı. Devletten maaş alan 200 bin kişi sanatçı var” dedi.
İlk kaseti Almanya’dan çıkardım
İlk kaseti 1978 yılında Almanya’dan çıkardığını söyleyen Nurşani, “Toplamda 20 albümüm var. Bestemin sayısı yok. 10 tane evladın olsa, ölünceye kadar yetecek beste var. Eskiden firmalar çağırıyordu, “gel sana bir kaset yapalım” diye. Şimdi ise hiç kimse çağırmıyor. Eskiden kaset satıldıkça sen de yüzdelik paranı alıyordun. Ama şimdi o da yok” dedi.
Aşık Ali Nurşani kimdir?
1959 yılında İslahiye’nin İkizkuyu köyünde doğdu. Asıl adı Ali Ayhan olan Nurşani, Köyüne gelip giden aşıklardan etkilenerek 10 yaşında bağlama çalmaya başladı. Bağlama öğrenmesine babasının da yardımı oldu. 1973 yılından itibaren şiir yazmaya başlayan Ali Nurşani, Aşık Mahsuni ile beraber turnelere katıldı ve ilk plağını bu yıllarda çıkardı. 1979 yılında Aşık Mahsuni ile birlikte Almanya’ya konser vermek için gitti ve oraya yerleşti. Almanya’da kaldığı süre içerisinde burada bir Alman kızı ile hayatını birleştirdi. Evliliklerinden bir kız ve bir erkek çocukları oldu.
Şiirlerinden toplumsal sorunlara, sevgiye aşka ve her türlü konuyu işleyen Nurşani, aynı zamanda Barak Ağzı türkülerin yorumunda da usta sanatçılardan bir olarak biliniyor. Haber / Adem Kesenek