ANASAYFA arrow right Güncel

Kontenjan dağılımı pedagojik değil, ideolojik önceliklerin ürünü

Kontenjan dağılımı pedagojik değil, ideolojik önceliklerin ürünü
YAYINLAMA: 21 Nisan 2025 / 18.46
GÜNCELLEME: 21 Nisan 2025 / 18.46

Milli Eğitim Bakanlığı, 2025 yılı içinde 15 bin öğretmen ataması yapılacağının açıklamasının ardından atama bekleyen yüz binlerce öğretmen için hem umut hem de hayal kırıklığına uğradı

Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, ‘’15 bin atama, Türkiye’nin öğretmen açığını kapatmak için zaten yetersiz. Üstelik bu atamaların yüzde 50’sinin KPSS puanı, yüzde 50’sinin mülakat puanıyla belirlenmesi, hak ve adalet tartışmalarını sürdürüyor. Mülakatların subjektifliği, geçmişte verilen düşük mülakat puanlarıyla atama hakları gasp edilen binlerce mülakat mağduru öğretmenin mağduriyeti giderilmeden yapılacak bu atamada tartışmalar devam edecek’’ şeklinde konuştu.

MEB’in resmi verilerine göre 65 bin öğretmen açığının olduğunu ve 90 bin ücretli öğretmenin görev yaptığını dile getiren Parlakçı, ‘’İhtiyaç kadar atama yapmayan bakanlık ücretli öğretmenlik üzerinden binlerce öğretmenin emeğini sömürmeye devam edeceğini gösteriyor. Eğitimin bilimsel, laik ve kamusal bir niteliğe sahip olması gerektiğini savunan bizler açısından, bu kontenjan dağılımı pedagojik değil, ideolojik önceliklerin ürünü. Atama bekleyen öğretmenlerin uzun süredir beklediği bu atama, ne yazık ki birçok branş için adeta bir ‘Kırıntı’ niteliğinde kaldı’’ eleştirişini yaptı.

Teknoloji ve tasarım, bilişim teknolojileri gibi çağın gerektirdiği alanlar, adeta yok sayıldı

15 bin atamanın büyük bir kısmı sadece birkaç branşta yoğunlaştığını kaydeden Parlakçı, ‘’Sınıf öğretmenliğine 4 bin 378, özel eğitim öğretmenliğine 3 bin 87, din kültürü ve ahlak bilgisine bin 802, okul öncesi öğretmenliğine bin 321, İngilizce öğretmenliğine 757 atama yapılacak. Bu beş branş, toplam kontenjanın yaklaşık yüzde 70’ini kapsıyor. Geri kalan 4 bin 492 kontenjan ise 101 farklı branşa dağıtılmış. Bu dağılım, ilk bakışta belirli alanlardaki öğretmen ihtiyacını karşılamaya yönelik gibi görünse de detaylı bir analizde ciddi adaletsizlikleri ortaya koyuyor. Örneğin, matematik, fen bilimleri, sosyal bilgiler gibi temel branşlar ya da teknoloji ve tasarım, bilişim teknolojileri gibi çağın gerektirdiği alanlar, adeta yok sayılmış’’ tespitinde bulundu.

Branş dağılımındaki dengesizlik eğitim sisteminin geleceğini etkiliyor

Branş dağılımındaki dengesizliğin sadece atama bekleyen öğretmenleri değil, aynı zamanda eğitim sisteminin geleceğini de etkilediğini kaydeden Parlakçı, ‘’Teknoloji çağında, fen, teknoloji, mühendislik, matematik, bilişim gibi alanlarda yeterli öğretmen atanmaması, Türkiye’nin yenilikçi ve uluslararası ölçekte bir eğitim sistemi kurma hedefiyle bağdaşmıyor. Aynı şekilde, sosyal bilgiler, tarih veya edebiyat gibi toplumsal bilinç ve kültürel birikim oluşturan branşlara düşük kontenjan ayrılması, öğrencilerin çok yönlü gelişimini sekteye uğratabilir. MEB’in ‘Her branş eşit önemdedir’ söylemi, bu dağılımla çelişiyor, zira bazı branşlar açıkça ‘Daha eşit’ görünüyor’’  dedi.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *