Yetkili Konfederasyonun; müzakereler sonucunda 11 hizmet kolunda mutabakata varıldığını, ancak maaş artışları konusunda bir anlaşmaya varılamadığı için Toplu Sözleşmenin geneline ilişkin bölümünde mutabakat sağlanamadığını açıklamasıyla, Toplu Sözleşme maddelerinde uzlaşıya varılamayan konuların Kamu Hakem Heyetinin insafına bırakıldığını söyledi. Kamu Hakem Kurulu’nun kararı kesin olup, itiraz yolunun kapalı olduğuna dikkat çeken Necip Taşkın, şunları ifade etti:
“11 kişiden oluşan Kamu Hakem Kurulu’nun 7 üyesi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Bunlar; Sayıştay Başkanı, Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı, Bakan Yardımcısı, Hazine ve maliye Bakanlığı, Bakan Yardımcısı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Bakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Başkan Yardımcısı, üniversiteler de görev yapan iki Profesör; diğer dört kişi ise sendikaların görevlendirdiği üyeler; iki üye Memur Sen’den, 1 üye Türkiye Kamu Sen’den, 1 üye KESK’den ve Prof. Dr. Aziz Çelik. 2012 yılından bugüne kadar Kamu Hakem Heyeti tarafından sonuçlandırılan görüşmelerin tamamında zam teklifinin neredeyse hiçbir değişiklik yapılmadan kabul edildiğini biliyoruz. Yetkili Konfederasyon görüşmelerde pasif kalıyor, direnemiyor. Siyasi hükümetle içli dışlı olmanın zararını memur ve memur emeklileri çekiyor. Yetkili Konfederasyon ne yazık ki pazarlık süreçlerinde memur ve memur emeklilerini harekete geçirerek hükümet üzerinde baskı oluşturmayı hiç düşünemiyor, gözümüzün önünde adeta danışıklı dövüş yapıyor! 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin de öncekinden bir farkı yok. “Biz istedik, direndik ama kabul ettiremedik. Kamu Hakem Kurulu’nun kararına karşı da yapacak bir şey yok!” diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışacaklar.
Seçim öncesinde söz verilmesine rağmen memurun refahını artırıp insanca yaşamasını sağlayacak hiçbir madde uzlaşılan konular arasında yok. Uzlaşılan konulan incelendiğinde memurun ağzına yarım parmak bal sürüldüğünü anlıyoruz! Emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırı üstünde tek kalem maaş, büyümeden pay, refah payı, kira yardımı, büyükşehir tazminatı, vergi diliminin yükseltilmesi, vergi oranının %15’te sabitlenmesi, 3600 ek gösterge ki bunun ileriye dönük bir çalışma ile yapılacağı belirtiliyor, Bayram ikramiyesi, yılda iki defa birer maaş tutarında ikramiye, enflasyon farkının aylık verilmesi gibi maaşlarda reel artış sağlayacak hiçbir kalemden söz edilmiyor! Bunlar olmadan memurun refah seviyesi iyileştirilemez.
Hükümet, enflasyon farkını zam gibi değerlendiriyor. Halbuki enflasyon farkı zam değil, geçmiş döneme ait reel kayıpların telafisidir. Kamuoyuna karşı yapılan açıklamalar manipüle edici, gerçeklerin üstünü örtmek amacını güdüyor! Maaş zammı farklı, enflasyon farkının verilmesi farklıdır. Memurların aklıyla adeta alay ediliyor! Memur ve memur emeklileri hiçbir zaman bu dönemde olduğu kadar sahipsiz olmamıştır.
Memurlara grev yasağı kalkmadıkça haklarımızı alamayacağız ve memurların maaş ve sosyal haklarının düzenlenmesi siyasi hükümetlerin insafında olacak. 4688 Sayılı yasada düzenleme yapılarak grev yasağı kaldırılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde üst düzey kamu görevlileri, asker ve hakimlik mesleğini icra edenlere grev yasağı var. Grev yasağının olduğu 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun demokratik olduğu düşünülemez.
Memur ve memur emeklilerinin maaş ve sosyal hakları 7 kişinin vicdanına bırakılıyor. Cumhurbaşkanı tarafından atanmış ve bir gecede görevden alınabilecek olan Bakan Yardımcılarının bulunduğu bir heyetin bağımsız olduğunu kim iddia edebilir. Nitekim 2012 yılından bu yana Kamu Hakem Heyeti tarafından verilen kararlar incelendiğinde ne kadar haklı olduğumuz anlaşılacaktır. Bu kurulda uzmanların bulunması gerekir. Merkez Bankası’nın enflasyon tahmininin altında zam öneren kamu işvereni ne yazık ki gerçek enflasyonu görmüyor, memur ve memur emeklilerini sefalete ve yoksulluğa mahkum ediyor. Sendika üyelerinin, yetkili Konfederasyon ve ona bağlı sendikaları sorgulamaları artık kaçınılmazdır.”