ANASAYFA arrow right Güncel

Memurların yüzde 80’i borç batağında

Memurların yüzde 80’i borç batağında
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.54
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.54
Türk-Ulaşım Sen Gaziantep Şube Başkanı Baler Fidan, gazetemize toplu sözleşmeden taşeron çalışanlara, eğitimden memurların durumuna kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu.
Türk-Ulaşım Sen Gaziantep Şube Başkanı Baler Fidan, gazetemize toplu sözleşmeden taşeron çalışanlara, eğitimden memurların durumuna kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu.
Fidan, memurların şu andaki alım gücünün 2008-2009 yılındaki alım gücüyle aynı seviyeye geldiğini, yüzde 80’inin borç batağında olduğunu belirtti. Taşeronluk sistemini kabul etmediklerini söyleyen Fidan, eğitim içinde çok sistem değişikliği yaparak faydalı nesiller yetiştirilemeyeceğini ifade etti.
“2018 yılı memurlar
için kayıp yılı olacak”
Enflasyonun yükselmesi ve hayat şartlarının zorlaşmasıyla beraber kamu çalışanlarının maaşlarının 250 TL eridiğinin altını çizen Fidan, “Şu anki alım gücümüz 2008-2009 yılındaki alım gücüyle aynı orana geldi. Maaşlar rakamsal olarak artıyor, fakat alım gücüde her geçen gün eriyor. Toplu sözleşme de hükümetten iyi şeyler söylenince umutlanmıştık, ama Memur-Sen yine hayal kırıklığına uğrattı. İlk görüşmelerde yüzde 3 teklifi kabul etmeyince yetkili sendika bir direnç ortaya koyacak diye sevindik. Ama ertesi akşam yüzde 3,5 zam alınca görevlerini yaptılar. Yani 2018 yılı da memurlar için kayıp yılı olacak” ifadesini kullandı.
“2001 krizinin benzeri gizli bir
kriz olduğunu düşünüyorum”
“Sosyal hayatımızın ve alım gücümüzün düşmemesini istemek kadar da doğal bir
şey olmasa gerek” diyen Fidan, “Sözleşme sonrasında yaptıkları duygusal konuşmalarda biz de yeni bir oyun oynuyorlar şeklinde şüphe oluşturdu. Artık samimi olmadıklarını biliyoruz. Keşke hükümet biraz daha samimi olsaydı. Petrole zam geldiği zaman her şeye geliyor. Altın, dolar aldı başını gidiyor. Durum böyle olunca alım gücünün azaldığını görüyoruz. Kamu çalışanlarının yüzde 80’inden fazlası borç batağı içinde. Çünkü gelirleriniz sabit, giderleriniz sınırsız. 2001 krizi çok ciddi etkiler bıraktı, ama şu anda 2001 krizinin benzeri gizli bir kriz olduğunu düşünüyorum. Kamu çalışanları sıkıntılı, asgari ücretle çalışanları yaşaması mucize. Çünkü bin 500 lira ile hayat idame ettirmek çok kolay değil. Sosyal yaşam göz önüne alındığında asgari ücretin 3 bin TL olması lazım ki daha rahat bir yaşamları olsun. Bazı kesimler var ki zenginliklerine zenginlik, katarken, fakir ya olduğu yerde sayıyor ya da her geçen gün daha da fakirleşiyor” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Emeklerin birileri aracılığıyla sömürülüyor
olması tamamen kast sistemidir”
Taşeron çalışanlara kadro verilmesi konusuna da değinen Fiden, taşeron sistemini çıkaranların ülkeye iyilik etmediğine dikkat çekti. “Taşeronların 15 yıldan beri çoğalması da ayrı bir sıkıntıdır. Taşeron sistemi sakat bir sistem. Daha önce mevsimlik işçi vardı. Bu insanlar 3-4 ay bir yerde çalışırlardı, sonra başka işler yaparlardı. Daha sonra da kadro verilirdi. Devlet memuru olabilmeniz için KPSS sınavına girmeniz gerekiyor. Sınava girip de kazanamayanlar siyasi referanslarını kullanarak taşeron şirketlerde çalışıyorlar. Böyle bir şey olsa dahi insanların emeklerinin birileri aracılığıyla sömürülüyor olması tamamen kast sistemidir” diye konuştu.
“Ortaya nasıl bir statü
çıkacağını merak ediyoruz”
1 milyon 350 bin taşeronun kamu da istihdam edildiğini vurgulayan Türk-Ulaşım Sen Gaziantep Şube Başkanı Baler Fidan, konuşmasına şöyle devam etti: “Kamuda memur ve işçi açığı vardır. Ama bu açık taşeronla kapatılmaya çalışılmış. Bu kadar insanı bir anda devlet memuru veya işçisi yapamazsınız. Yapacağınıza dair söz veriyorsunuz. Ortaya nasıl bir statü çıkacağını merak ediyoruz. Taşeron çalışanların 4-E’li olacağı söyleniyor. Bunun artısı veya eksisinin ne kadar olacağını sistem olmadan bilme imkanımız yok. Onun için hem çalışanlar mağdur edilmeden hem de devletin külfet altına girmeden sorunun çözülmesi gerekiyor.”
Çok değişiklik yaparak, faydalı
nesiller yetiştirme şansımız yok
Eğitim sisteminde de ciddi değişiklikler olduğunu ve bazı şeyleri anlamak da zorluk yaşadıklarını sözlerine ekleyen Fidan, “15 yılda 8-10 değişiklik yapıldı ve yapılan her değişiklik çok iyi olacakmış gibi anlatıldı. Eğitimdeki belirsizliğin çocuklara gelecek anlamında çok ciddi şeyler vereceğini düşünmüyorum. Çok değişiklik yaparak, faydalı nesiller yetiştirme şansımız yoktur. Mesela Almanya 1960 yılındaki sistemle eğitime devam ediyor. Kitapları güncellemenin dışında aynı. Ama Türkiye’de tam tersi ve bunun cezasını öğrenciler ve veliler çekiyor. Ayrıca nitelikli veya niteliksiz ayrımının olmaması lazım. Çocuklarımız niteliksiz okula gittiğinde niteliksiz gençler mi oluyorlar? Veya ev alırken nitelikli okulun yanında mı alacağız? Onun için bu çok endişe verici ve iki gün sonra eğitimin değişmeyeceğinin garantisi yok. Kısacası eğitim yap-boz tahtasına dönmüş durumda” ifadelerini kullandı. Hüseyin Karataş
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *