Ünlü yazar Ataol Behramoğlu, “Şiir hayatın neresinde” isimli söyleşi ile Gaziantep Üniversitesi Mavi Salon’da okuyucularıyla bir araya geldi. Okuyucular, söyleşiye büyük bir ilgi gösterirken, oturacak yer bulamayanlar merdivenlerde oturmak zorunda kaldı.
Şiirde bir kelimenin yerini değiştirdiğin de yapının çökeceğini ifade eden yazar Ataol Behramoğlu, “Şiir aslında küçümsenemeyecek sayıda insanımızın hayatında ve odağında bulunuyor. Türkiye’ye değil, dünyaya bütünüyle baktığımız zaman şiirin hayatımızın çok da içinde olmadığını görüyoruz” dedi.
Bence bu bir piyasa, para
ve sistem meselesi
Şiir kitaplarının daha az okunduğunu belirten Behramoğlu, “Kitapçılar vitrinlerde şiir kitaplarını ön tarafa koymuyor. Neden acaba? Bunu belki biraz konuşmak gerek. Bence bu bir piyasa, para ve sistem meselesi. Çünkü bir şair 20-30 şiir kitabından bir kitap çıkarıyor ve bu kolay bir şey değil. Kitap 15 TL’ye satılacak, yüzde 50’si falana gidecek, yüzde 50’si filana gidecek. Bundan dolayı kitapçı vitrine koymayı istemiyor” ifadelerine yer verdi.
İnsanın kendisinde
derinleşmesi yok
Vitrinlerde daha çok romanların yer aldığını söyleyen Behramoğlu, “Ama piyasa dediğimiz kavramla ilgili bir neden daha var ki bana göre daha da önemli ve belirleyici. Bugün siyasi ve ekonomik sistem bütün dünyayı etkisi altına almıştır. Eski Sosyalist Devletler ve en gelişmiş Kapitalist ülkelerde olmak üzere birçok yerde tüketim toplumu ahlakı oluştu. Yani insanın kendisinde derinleşmesi yok gibi” şeklinde konuştu.
Edebiyat kavramlarla birlikte düşlerimizin
ve duygularımızın harmanlandığı bir alan
“Felsefe insanın hayat ve kendisi üzerinde düşünmesinin yöntemleri demek” diyen yazar Ataol Behramoğlu, “Bilim, dünyanın ve hayatın başka bir alanında daha çok tekniğe dönük olması sonucunda ortaya bir şey.Edebiyat ise hem bilimin ve felsefenin yöntemlerini ve kavramlarını kullanır. Edebiyat kavramlarla birlikte düşlerimizin ve duygularımızın harmanlandığı bir alan. Şiir de böyle. Yani bir tarif yapacak olursak, şiir dilde bir yoğunlaşma diyebiliriz. Çok fazla konuşmak şiire uymaz. Romanlar öyle değil. Mesela bir romancı romanını yıllar sonra ele aldığı ve okuduğu zaman bazı sayfaları çıkarabilir veya ekleyebilir. Çünkü romanda böyle bir imkan var. Ama şiir de böyle bir imkan yok” diye konuştu. Hüseyin Karataş
Şiirde bir kelimenin yerini değiştirdiğin de yapının çökeceğini ifade eden yazar Ataol Behramoğlu, “Şiir aslında küçümsenemeyecek sayıda insanımızın hayatında ve odağında bulunuyor. Türkiye’ye değil, dünyaya bütünüyle baktığımız zaman şiirin hayatımızın çok da içinde olmadığını görüyoruz” dedi.
Bence bu bir piyasa, para
ve sistem meselesi
Şiir kitaplarının daha az okunduğunu belirten Behramoğlu, “Kitapçılar vitrinlerde şiir kitaplarını ön tarafa koymuyor. Neden acaba? Bunu belki biraz konuşmak gerek. Bence bu bir piyasa, para ve sistem meselesi. Çünkü bir şair 20-30 şiir kitabından bir kitap çıkarıyor ve bu kolay bir şey değil. Kitap 15 TL’ye satılacak, yüzde 50’si falana gidecek, yüzde 50’si filana gidecek. Bundan dolayı kitapçı vitrine koymayı istemiyor” ifadelerine yer verdi.
İnsanın kendisinde
derinleşmesi yok
Vitrinlerde daha çok romanların yer aldığını söyleyen Behramoğlu, “Ama piyasa dediğimiz kavramla ilgili bir neden daha var ki bana göre daha da önemli ve belirleyici. Bugün siyasi ve ekonomik sistem bütün dünyayı etkisi altına almıştır. Eski Sosyalist Devletler ve en gelişmiş Kapitalist ülkelerde olmak üzere birçok yerde tüketim toplumu ahlakı oluştu. Yani insanın kendisinde derinleşmesi yok gibi” şeklinde konuştu.
Edebiyat kavramlarla birlikte düşlerimizin
ve duygularımızın harmanlandığı bir alan
“Felsefe insanın hayat ve kendisi üzerinde düşünmesinin yöntemleri demek” diyen yazar Ataol Behramoğlu, “Bilim, dünyanın ve hayatın başka bir alanında daha çok tekniğe dönük olması sonucunda ortaya bir şey.Edebiyat ise hem bilimin ve felsefenin yöntemlerini ve kavramlarını kullanır. Edebiyat kavramlarla birlikte düşlerimizin ve duygularımızın harmanlandığı bir alan. Şiir de böyle. Yani bir tarif yapacak olursak, şiir dilde bir yoğunlaşma diyebiliriz. Çok fazla konuşmak şiire uymaz. Romanlar öyle değil. Mesela bir romancı romanını yıllar sonra ele aldığı ve okuduğu zaman bazı sayfaları çıkarabilir veya ekleyebilir. Çünkü romanda böyle bir imkan var. Ama şiir de böyle bir imkan yok” diye konuştu. Hüseyin Karataş