ANASAYFA arrow right Güncel

SULARIMIZ SONSUZ VE SORUNSUZ DEĞİLDİR…

SULARIMIZ SONSUZ VE SORUNSUZ DEĞİLDİR…
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 03.25
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 03.25
Alternatifi olmayan ve insanoğlu tarafından üretilemeyen üç doğal kaynak HAVA, TOPRAK VE SU‘dur.
Alternatifi olmayan ve insanoğlu tarafından üretilemeyen üç doğal kaynak HAVA, TOPRAK VE SU‘dur. Bu üç doğal kaynak birbirleriyle ilişkili ve ayrılamaz bir bütündür, bütünün parçalanması tüm yaşamı felakete götürür. Bu nedenle üç kaynağın da temel yaşam hakkı olarak görülmesi ve kabul edilmesi gerekir, hiçbir ticari amaca alet edilmemelidir. Ancak süreç canlıları temiz havaya, temiz suya ve toprağa hasret bırakacak şekilde gelişmektedir. Özellikle son yıllarda su üzerindeki baskı hızlı bir şekilde artmaktadır.
Dünya Su Gününün amacı, politik ve toplumsal su bilincini geliştirerek, global su anlayışını yerleştirmek ve su kullanımında sorumluluk ilkesini yaygınlaştırmaktır. Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük mirası kirlenmemiş bir ÇEVRE ve Temiz SU olarak değerlendirdiğimizde 22 MART DÜNYA SU GÜNÜ‘nün SU ve SU kullanım bilincinin yerleşmesinde topluma verilecek mesajlar ve yapılacak çalışmalar açısından ne kadar büyük önem taşıdığı ortadadır.
Yeryüzündeki suyun %97‘si tuzludur. Geriye kalan ve büyük bir bölümü Kuzey ve Güney Kutuplarında buzullar içinde donmuş olan %3‘lük tatlı su kaynakları için insanlar, bitkiler, yaban hayat, tarım ve sanayi rekabet etme durumundadırlar. Son 10 yılda bu kısıtlı su arzı üzerindeki küresel su talebi 6 - 7 kat artmıştır; bu oran dünya nüfusu artış oranının iki katından fazladır. Öte yandan, dünya nüfusunun 2025‘de 8.3 milyara, 2050‘de ise 10-12 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Halen, yoksullar başta olmak üzere, dünyada 2.4 milyar insan yetersiz ve kalitesiz su nedeniyle sağlıksız koşullarda yaşamaktadır. Dünyanın birçok bölgesinde yaşanmakta olana kırsal alanlardan kentlere göç, çok sayıda insanın yeterli sağlık hizmetlerinden, güvenli içme suyundan, çevresel olarak güvenli yaşam koşullarından yoksun alanlarda yaşamalarına sebep olmaktadır.
Tatlı sular, her ülkenin en önemli serveti olup, bu servetten kamu yararı anlayışıyla en iyi şekilde yararlanmak ve gelecek nesillere taşımak, bu serveti kullanan her kişi, kurum ve devletin borcudur.
Ülkemizde yıllık tüketilebilecek su miktarı yer altı suları ile birlikte, yaklaşık 112 Milyar m3 kabul edilebilir. Nüfusumuzu 75 milyon alırsak kişi başına yaklaşık yılda, 1 500 m3 su düşmektedir. Su zengini ülkelerde kişi başına düşen su miktarının 10 000 m3/yıl olduğu gerçeğinden hareketle su zengini bir ülke olmadığımız görülmektedir. Nüfusumuzun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı öngörüsü dikkate alındığında kişi başına düşen kullanılabilir su miktarımız 1.120 m3 civarına düşerek giderek daha bir su fakiri ülke durumuna geleceğiz.
Hızlı ve çarpık gelişen kentlerdeki nüfus artışı sanayileşme, iklim değişiklikleri, katı atık depolama yerlerinin, yeraltı suyu rezervuarlarının beslenme alanlarından seçimi, sanayi ve evsel atıklar, tarım alanlarında yapılan gübreleme vb çalışmalar, yeraltı suyu kalitesini ciddi olarak tehdit etmektedir ve kirletmektedirler. Bu durum ivedi olarak ulusal bir su politikası oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın sosyal, ekonomik ve stratejik önemi de göz önüne alındığında bu görev daha da yaşamsal bir hal almaktadır.

Gündemde olan Su Kanunu Tasarısı ile asıl olarak tüm yer altı ve yerüstü sularımız ile kıyı sularının piyasaya açılmasının yasal düzenlemesi yapılmaktadır. Tasarı ile, "yeraltında bulunan durgun veya hareket halindeki sular ile kaynak suyu, menba, çay, dere, nehir, ırmak, tabii ve suni göller ile geçiş ve kıyı suları" yani yeraltı sularını ve yüzeysel sularını kapsayan tüm su kaynaklarının 49 yıllığına devredilmesi, özelleştirilmesi öngörülmektedir.
Diğer taraftan, sulama amaçlı su kuyularına otomatik sayaç okuma sisteminin takılarak su tahsisi yapılması uygulamasının da başladığı göz önüne alındığında, bu uygulamanın ikinci aşamasında küçük çiftçilerin kullandıkları suların dahi ücrete tabi olacağı ve suyun ticarileştirilmesinin her boyutuyla adım adım yürütüleceği görülmektedir.
Başta Ortadoğu olmak üzere dünya coğrafyasındaki savaşların ve göçlerin temelinde dünya enerji kaynaklarına sahip olma isteği yatmakla beraber gelecekte savaşların "SU" üzerine kurulacağı kesindir. En kısa zamanda etkin önlemler alınmadığı takdirde, 21 yy da birçok yer altı suyu akiferlerimizden ve bazı nehir sularımızdan faydalanma olanağı tamamen kaybolacak veya çok pahalı arıtma projelerinin devreye sokulması zorunlu olacaktır.
Suların da bir gün çeşitli nedenler ile tükenebileceği gerçeğinden hareketle insanlarda “su tasarrufu” bilinci oluşturulmalıdır. Bu kültürü oluşturma ve geliştirme adına İçme, kullanma, sulama, endüstri vb. her alanda, toplumsal eğitime önem verilmelidir. Bu amaçla öncelikle tarımda salma sulama yöntemleri bırakılıp yağmurlama hatta damlama sulama yöntemlerine bir an önce geçilmelidir.
Gaziantep açısından aşırı sayıdaki kaçak sondajlar en önemli sorunlardan birisidir. Son 10-15 yılda Gaziantep ‘deki yeraltısuyu seviyelerinin düştüğü göz önüne alınırsa bu düşüme iklim koşulları yanı sıra ruhsatlı kuyular da dahil aşırı su çekiminin neden olduğu açıktır.
Dünyada benzerleri olduğu üzere çok kuyu açmak, daha çok yeraltısuyu elde etmek demek değildir. Tersine bir bölgede az kuyu ile çekilen su, çok sayıdaki kuyu ile çekilenden fazla olabilir. O nedenle ruhsatsız kuyuların sıkı bir şekilde kontrol edilmesi ve kapatılması gerekir. Gelecek nesillerin sağlıklı içme ve kullanma suyuna sahip olabilmesi bizlerin sorumluluğundadır.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak Dünya Su Günü‘nde bir kez daha ifade ediyoruz ki, yaşamsal doğal bir hak olan suyun ticarileştirilmesinden vazgeçilmeli; zaten sınırlı ve sorunlu olan sularımızın yönetiminden, üretim, kullanım ve korunması bütüncül ve kamusalfmerkezifbirfplanlamafilefelefalınmalıdır.
Su ve Doğa için; Eğer yeni şeyler yapamıyorsak, aldığımız gibi bırakabiliriz...
SU HAYATTIR SATILAMAZ!
TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
GAZİANTEP İL TEMSİLCİLİĞİ ADINA;

ALİ SERİNDAĞ
Yürütme Kurulu Bşk.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *