Doğu Karadeniz gezimizde Trabzon’da 2 gün mola verdik. Genelde Karadeniz özelde Trabzon denildiğinde akla gelen simge isimlerden biri de, Sümela Manastırı’dır. Manastır, Maçka ilçesinden olup kentin merkezinde gidilmektedir. Sümela Manastırı, Trabzon’a 43, Maçka’ya 16 km uzaklıktadır.
Sümela Manastırı’nın bulunduğu Altındere Vadisi Milli Parkı Altındere Köyü sınırları içindedir. Manastıra ulaşım oldukça kolaydır. Yolların asfalt olması hızlı ulaşım imkanı sağlamaktadır. Altındere Vadisi Milli Parkı’na giriş ücretlidir.
Gerek Trabzon’dan Maçka ‘ya, gerekse Maçka’dan Sümela’ya giderken yol oldukça rahat ve seyrine doyum olmayan bir manzarası var. Maçka, dağınık ve derberder bir kasaba görünümü vermekte insana.
Trabzon ile Sümela Manastırı arasında giderken tabelalar sizi zorlanmadan manastıra yönlendiriyor. Bölgenin yerli ve yabancı ziyaretçileri oldukça fazladır. Bütün Karadeniz bölgesinde olduğu gibi, bu bölgede de, yoğun bir Arap turist yoğunluğu göze çarpmaktadır. Herşey bu turist grubuna yönelik yapılmış veya yapılmakta olduğundan dolayı, biran kendinizi yabancı hissetmeniz kaçınılmaz olmaktadır. Trabzon genelinde kiminle konuşsanız bu durumu ifade etmektedir. Arap turistlerin yoğunluğu konaklama, araç kiralama ve sokaklara yansımaktadır.
Sümela Manastırı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak restorasyon çalışmaları nedeniyle çok uzun süredir ziyarete kapatılmış ancak, bununla ilgili herhangi bilgi girişte verilmemektedir. Bu tür kültürel varlıkların uzun süre ziyaretçilere kapalı olması doğru olmasa gerek.
Araçlar park yerinde kalıyor. Burada kır kahvesi/lokanta karışımı birdinlenme yeri de var. Vadi yemyeşil. Altındere ırmağı akıyor. Manastır vadinin yüksek yamacında muhteşem görünüyor. Oldukça etkileyici bir görünüme sahip. Manastırınoldukça yakınına kadar yürüyerek ve araçla çıkılabiliyor. Yürüme yolu nefes kesici manzaralara sahip. Yol üzerinde biribirinden güzel küçük şelaleler var. Acele etmeden, bol oksijeni çiğerlerinize çeke çeke yürüyün.
Sümela Manastırı'nın Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375–395) Atina'dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Sümela, manastır işlevini 1923 yılına kadar sürdürmüştür.
Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sümela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile de anılmaktadır.
Sümela yolu üzerinde birçok konaklama tesisi ve lokanta bulunmaktadır. Yöresel tatlardan mıhlama’yı denebilirsiniz.
Bütün bu ve buna benzer güzellikleri arkamızda bırakarak, gündelik yaşamımıza döndüğümüzde Melih Cevdet ANDAY’ın şu sözleri unutmamak gerekir diye düşünüyorum.
“...Biz tarih duygusundan yoksunuzdur...üstelik merak da etmiyoruz. Hani tarihimizle öğünüyoruz ya, tarihimizi bilmiyoruz ki...Şimdi bu tarih duygusundanyoksunluğa bir de Anadolu’nun eski tarihini görmemezlikten gelme tutumu eklenmiştir...Ama şu ortaya çıkacak ki, biz bırakın uzak geçmişimizi, en yakın geçmişimizi de çözmüş değiliz, daha kendimizi tanımıyoruz. Şurada Osmanlı, onun öncesinde Selçuk...Peki, ondan öncesi? Bu soruyu sormadan nasıl durabilir insan?”
Her geziden sonra çok sorular sorabilmek umuduyla...
Yolunuz açık, sorularınız bol olsun!
Sümela Manastırı’nın bulunduğu Altındere Vadisi Milli Parkı Altındere Köyü sınırları içindedir. Manastıra ulaşım oldukça kolaydır. Yolların asfalt olması hızlı ulaşım imkanı sağlamaktadır. Altındere Vadisi Milli Parkı’na giriş ücretlidir.
Gerek Trabzon’dan Maçka ‘ya, gerekse Maçka’dan Sümela’ya giderken yol oldukça rahat ve seyrine doyum olmayan bir manzarası var. Maçka, dağınık ve derberder bir kasaba görünümü vermekte insana.
Trabzon ile Sümela Manastırı arasında giderken tabelalar sizi zorlanmadan manastıra yönlendiriyor. Bölgenin yerli ve yabancı ziyaretçileri oldukça fazladır. Bütün Karadeniz bölgesinde olduğu gibi, bu bölgede de, yoğun bir Arap turist yoğunluğu göze çarpmaktadır. Herşey bu turist grubuna yönelik yapılmış veya yapılmakta olduğundan dolayı, biran kendinizi yabancı hissetmeniz kaçınılmaz olmaktadır. Trabzon genelinde kiminle konuşsanız bu durumu ifade etmektedir. Arap turistlerin yoğunluğu konaklama, araç kiralama ve sokaklara yansımaktadır.
Sümela Manastırı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak restorasyon çalışmaları nedeniyle çok uzun süredir ziyarete kapatılmış ancak, bununla ilgili herhangi bilgi girişte verilmemektedir. Bu tür kültürel varlıkların uzun süre ziyaretçilere kapalı olması doğru olmasa gerek.
Araçlar park yerinde kalıyor. Burada kır kahvesi/lokanta karışımı birdinlenme yeri de var. Vadi yemyeşil. Altındere ırmağı akıyor. Manastır vadinin yüksek yamacında muhteşem görünüyor. Oldukça etkileyici bir görünüme sahip. Manastırınoldukça yakınına kadar yürüyerek ve araçla çıkılabiliyor. Yürüme yolu nefes kesici manzaralara sahip. Yol üzerinde biribirinden güzel küçük şelaleler var. Acele etmeden, bol oksijeni çiğerlerinize çeke çeke yürüyün.
Sümela Manastırı'nın Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375–395) Atina'dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Sümela, manastır işlevini 1923 yılına kadar sürdürmüştür.
Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sümela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile de anılmaktadır.
Sümela yolu üzerinde birçok konaklama tesisi ve lokanta bulunmaktadır. Yöresel tatlardan mıhlama’yı denebilirsiniz.
Bütün bu ve buna benzer güzellikleri arkamızda bırakarak, gündelik yaşamımıza döndüğümüzde Melih Cevdet ANDAY’ın şu sözleri unutmamak gerekir diye düşünüyorum.
“...Biz tarih duygusundan yoksunuzdur...üstelik merak da etmiyoruz. Hani tarihimizle öğünüyoruz ya, tarihimizi bilmiyoruz ki...Şimdi bu tarih duygusundanyoksunluğa bir de Anadolu’nun eski tarihini görmemezlikten gelme tutumu eklenmiştir...Ama şu ortaya çıkacak ki, biz bırakın uzak geçmişimizi, en yakın geçmişimizi de çözmüş değiliz, daha kendimizi tanımıyoruz. Şurada Osmanlı, onun öncesinde Selçuk...Peki, ondan öncesi? Bu soruyu sormadan nasıl durabilir insan?”
Her geziden sonra çok sorular sorabilmek umuduyla...
Yolunuz açık, sorularınız bol olsun!