Gaziantep İl Sağlık Müdürü Yemliha Aksoy, yapılan bilimsel çalışmalara göre ülkemizde 18 yaş ve altında 20 bin Tip-1 diyabet hastası olduğunu ve bu konuda herkesin bilgi sahibi olabilmesi için halk eğitim merkezlerinde halka, okullarda öğrencilere ve öğretmenlere yönelik seminerler verildiğini söyledi.
Gaziantep İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Yemliha Aksoy yaptığı yazılı açıklamada her yıl 14 Kasım'da kutlanmakta olan "Dünya Diyabet Günü" diyabet dünyasının en önde gelen farkındalık kampanyası olduğunu hatırlatarak, "Bu kampanya, tüm dünyada giderek yükselmekte olan diyabet insidansının önemli bir endişe kaynağı halini alması üzerine, Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1991 yılında başlatılmıştır. Charles Best ile birlikte insulini bulan Frederick Banting'in
doğum günü olan 14 Kasım tarihi seçilmiştir. Yapılan bilimsel çalışmalara göre Ülkemizde 18 yaş ve altında 20 bin Tip-1 diyabet hastası olduğu ifade edilmektedir. Bu durum okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki öğrenciler arasında Tip -1 diyabetli çocuk ve gençlerin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle 2000/1 başbakanlık genelgesi gereği kan şekerinin düşmesiyle oluşan hipoglisemi komalarının önlenebilmesi için başlatılan okulda diyabet programı ile tüm eğitimci ve öğrencilerin
bilgilendirilmesi amaçlanmıştır, konu hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler okuldadiyabet.org adresinden yaralana bilmektedir" ifadelerini kullandı.
"Dünya Diyabet Günü"nde her yıl diyabetle ilgili bir temanın altı çizildiğini hatırlatan Aksoy, "2009-2013 yılları için 'Diyabet Eğitimi ve Diyabetin Önlenmesi' teması belirlenmiştir. '14 Kasım Dünya Diyabet Günü'de diyabetle mücadele farkındalık kampanyasında tüm dünyada olduğu gibi ilimizde Sağlık temsilcilerimiz tarafından, halk eğitim merkezlerinde halka, okullarda, öğrencilere ve öğretmenlere yönelik vereceğimiz seminerlerle, çeşitli etkinliklerle bilgi paylaşımı yapılmaktadır. Diyabet kronik,
pankreasın yetersiz insülin üretmesi veya hiç insülin üretmemesiyle karakterize, şeker yüksekliğiyle seyreden bir hastalıktır. İnsülin, şekerin enerji olarak kullanılabilmesi için hücreye girmesini sağlamakta gerekli bir hormondur. İnsülin miktarının veya etkinliğinin azalmasına bağlı olarak kan şekeri yükselir (Hiperglisemi). Bu durum uzun dönemde birçok doku ve organlarda hasara yol açar. Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat
sonra) 140 mg/dl'nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir" dedi.
Diyabetin iki önemli ve belirgin tipi olduğunu da ifade eden Aksoy açıklamasını şöyle sürdürdü:"Tip 1 diyabetli kişiler genellikle insülin üretmemektedirler. Dışarıdan insülin kullanmak zorundadırlar. Başka türlü yaşamaları imkansızdır. Tip 2 diyabetli kişilerde, insülin üretimi azdır veya onu yeterince kullanamamaktadırlar. Üçüncü tip diyabet ise, hamilelik döneminde görülen tiptir. Bazen gebelikten sonra kalıcı olabilir. Diyabet hastalığından korunma, hastalığı geciktirme veya kontrol altında tutma bir ölçüde mümkündür. Şekerli içecek ve tatlı tüketiminizi azaltılması, şeker içeriği az olan
besinleri tercih edilmesi gerekir. Şekerler saf karbonhidrattır ve yoğun enerji kaynağıdır. Bu besinlerin fazla miktarda tüketimi, vücut ağırlığının artmasına ve besleyici değeri yüksek olan besinlerin tüketiminin azalmasına neden olmaktadır. Fiziksel aktivitelerin artırılmasıyla vücut ağırlığı dengede tutulmalıdır. Vücut ağırlığının normalden az yada çok olması şeker hastalığına ve çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Bu nedenle vücut ağırlığının normal sınırlar içinde tutulması için yeterli ve
dengeli beslenmeye ve hareketli yaşam tarzına özen gösterilmelidir. Her gün en az 30 - 45 dakika yürüyüş yapılması son derece faydalıdır. Eğer toplumu sağlıklı, dengeli beslenmeye ve egzersiz yapmaya ikna edebilirsek diyabet gelişimini yüzde 80 oranında engelleyebiliriz! Sebze ve meyveler posa, vitamin ve mineral içeriği zengin olan besinlerdir. Posalı besinler sıkça tüketilmeli, hareketli bir yaşam tercih edilmelidir Yağlar konusunda ölçülü olunmalı ve doymamış yağlar tercih edilmelidir. Alkol ve sigaradan
uzak durulmalıdır. Diyabetli olduktan sonra hem tedavisi zor, hem maliyeti fazla olduğundan dolayı korumaya önem verilmelidir. Diyabet riski taşıyan kişilere sağlık kuruluşlarında takipleri yapılarak, bireysel eğitimler verilmektedir"İHA
Gaziantep İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Yemliha Aksoy yaptığı yazılı açıklamada her yıl 14 Kasım'da kutlanmakta olan "Dünya Diyabet Günü" diyabet dünyasının en önde gelen farkındalık kampanyası olduğunu hatırlatarak, "Bu kampanya, tüm dünyada giderek yükselmekte olan diyabet insidansının önemli bir endişe kaynağı halini alması üzerine, Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1991 yılında başlatılmıştır. Charles Best ile birlikte insulini bulan Frederick Banting'in
doğum günü olan 14 Kasım tarihi seçilmiştir. Yapılan bilimsel çalışmalara göre Ülkemizde 18 yaş ve altında 20 bin Tip-1 diyabet hastası olduğu ifade edilmektedir. Bu durum okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki öğrenciler arasında Tip -1 diyabetli çocuk ve gençlerin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle 2000/1 başbakanlık genelgesi gereği kan şekerinin düşmesiyle oluşan hipoglisemi komalarının önlenebilmesi için başlatılan okulda diyabet programı ile tüm eğitimci ve öğrencilerin
bilgilendirilmesi amaçlanmıştır, konu hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler okuldadiyabet.org adresinden yaralana bilmektedir" ifadelerini kullandı.
"Dünya Diyabet Günü"nde her yıl diyabetle ilgili bir temanın altı çizildiğini hatırlatan Aksoy, "2009-2013 yılları için 'Diyabet Eğitimi ve Diyabetin Önlenmesi' teması belirlenmiştir. '14 Kasım Dünya Diyabet Günü'de diyabetle mücadele farkındalık kampanyasında tüm dünyada olduğu gibi ilimizde Sağlık temsilcilerimiz tarafından, halk eğitim merkezlerinde halka, okullarda, öğrencilere ve öğretmenlere yönelik vereceğimiz seminerlerle, çeşitli etkinliklerle bilgi paylaşımı yapılmaktadır. Diyabet kronik,
pankreasın yetersiz insülin üretmesi veya hiç insülin üretmemesiyle karakterize, şeker yüksekliğiyle seyreden bir hastalıktır. İnsülin, şekerin enerji olarak kullanılabilmesi için hücreye girmesini sağlamakta gerekli bir hormondur. İnsülin miktarının veya etkinliğinin azalmasına bağlı olarak kan şekeri yükselir (Hiperglisemi). Bu durum uzun dönemde birçok doku ve organlarda hasara yol açar. Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat
sonra) 140 mg/dl'nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir" dedi.
Diyabetin iki önemli ve belirgin tipi olduğunu da ifade eden Aksoy açıklamasını şöyle sürdürdü:"Tip 1 diyabetli kişiler genellikle insülin üretmemektedirler. Dışarıdan insülin kullanmak zorundadırlar. Başka türlü yaşamaları imkansızdır. Tip 2 diyabetli kişilerde, insülin üretimi azdır veya onu yeterince kullanamamaktadırlar. Üçüncü tip diyabet ise, hamilelik döneminde görülen tiptir. Bazen gebelikten sonra kalıcı olabilir. Diyabet hastalığından korunma, hastalığı geciktirme veya kontrol altında tutma bir ölçüde mümkündür. Şekerli içecek ve tatlı tüketiminizi azaltılması, şeker içeriği az olan
besinleri tercih edilmesi gerekir. Şekerler saf karbonhidrattır ve yoğun enerji kaynağıdır. Bu besinlerin fazla miktarda tüketimi, vücut ağırlığının artmasına ve besleyici değeri yüksek olan besinlerin tüketiminin azalmasına neden olmaktadır. Fiziksel aktivitelerin artırılmasıyla vücut ağırlığı dengede tutulmalıdır. Vücut ağırlığının normalden az yada çok olması şeker hastalığına ve çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Bu nedenle vücut ağırlığının normal sınırlar içinde tutulması için yeterli ve
dengeli beslenmeye ve hareketli yaşam tarzına özen gösterilmelidir. Her gün en az 30 - 45 dakika yürüyüş yapılması son derece faydalıdır. Eğer toplumu sağlıklı, dengeli beslenmeye ve egzersiz yapmaya ikna edebilirsek diyabet gelişimini yüzde 80 oranında engelleyebiliriz! Sebze ve meyveler posa, vitamin ve mineral içeriği zengin olan besinlerdir. Posalı besinler sıkça tüketilmeli, hareketli bir yaşam tercih edilmelidir Yağlar konusunda ölçülü olunmalı ve doymamış yağlar tercih edilmelidir. Alkol ve sigaradan
uzak durulmalıdır. Diyabetli olduktan sonra hem tedavisi zor, hem maliyeti fazla olduğundan dolayı korumaya önem verilmelidir. Diyabet riski taşıyan kişilere sağlık kuruluşlarında takipleri yapılarak, bireysel eğitimler verilmektedir"İHA