Av. Elif Yaren Yengil, “Uyuşturucu kullanımın çok yüksek olduğu Gaziantep dahil diğer illerde özel bir inceleme yapılmalı. Bireysel mücadelenin de önemini vurgulamakla beraber toplumun dikkatini asıl kolektif hareket çekeceğinden, reflekslerin oluşabilmesi adına söz konusu bu büyük tehlike göz ardı edilmeden hep anlatılmalı ve çözüm odaklı olmak gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Gaziantep’te okul çevrelerine kadar genişleyen bir ağ söz konusu
Uyuşturucu kullanımı sorununda Gaziantep ilk 10 il içerisinde yer aldığını belirten Yengil, “Gaziantep’te okul çevrelerine kadar genişleyen bir ağ söz konusu olup, yaş sınırı 12 yaşına kadar düştü. Büyük uyuşturucu baronlarının umursamadığı genç yaşamlar bir bir sönüp gittiğinden tepkisiz kalmamak gerekiyor. Bu sorunun aşılabilmesi için; uyuşturucu ile mücadele için toplumda farkındalık yaratmak şart olmakla birlikte, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, dernekler ve tüm sivil toplum kuruluşlarının dikkatlerini bu yöne çekilmesi, çalışmalar yapmak üzere kurulan ve kurulacak örgütlere destek verilmesi lazım” dedi.
191. maddede bağımlı olup olmama durumuna bakılmaksızın kullanmak için uyuşturucu madde satın alan, kabul eden, bulunduran uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan kişiler 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olduğunu sözlerine ekleyen Yengil, “Suçtan dolayı uyuşturucu kullanan kişi hakkında soruşturma açılması durumunda Cumhuriyet Savcısı kamu davasının açılmasını 5 yıl süreyle erteler ve şüpheli denetimli serbestlik sürecine girer. Tedavi olması gibi ek yükümlülükler de söz konusu olabilir. Uyuşturucu kullanan şüpheli eğer bu yükümlülüklere uymazsa 5 yıl içinde aynı suçu işlerse kamu davası açılır” hatırlatmasını yaptı.
Doğru düzenleme de olsa caydırıcılık esas alınacaksa ona göre hareket edilmeli
Yengil, “Kanunda gerekli düzenlemeler yapılmış olduğundan kanunu bu konuda eleştirebilmek pek mümkün değil. Baktığımızda uygulandığında yaptırımı da ağırdır ancak uygulamada sıkıntılı. Bu sebeple kanunda varlığını sorgulayabilmek de pek mümkün Doğru düzenleme de olsa caydırıcılık esas alınacaksa ona göre hareket edilmeli” diye konuştu.
Uyuşturucunun insanların duygu ve düşüncelerinde, buna bağlı olarak da davranışlarında olumsuz değişiklikler meydana getiren, insanlar üzerinde sosyal ve maddi çöküntülere sebep olan; üretiminin, kullanımının ve satışının kanunlarca yasaklandığı doğal ve sentetik maddeler olduğunu hatırlatan Yengil, “Uyuşturucu madde kullanımı, bireysel olarak kişide yarattığı durumlar dışında suça yönelme, yasa dışı davranışlar sergileme, kanunlara karşı gelme gibi durumlar da sergileyebilir. Suç ve madde kullanımı birbirini etkiler. Suç öncesi veya sırasında maddenin etkisi suça olan eğilimi arttırır. Dünyanın pek çok yerinde yapılan araştırmalara göre; madde bağımlılıklarının yüzde 20 oranında cinayet, yaralama, intihar vb. fiillere sebebiyet verdiği görülüyor” dedi.
Yengil, “Çoğunlukla bağımlı kişilerin sırf bu maddeleri temin etmek adına ekonomik krize sürüklenerek malvarlıklarından vazgeçerek, hırsızlık, gasp, terörizm gibi suçlara yöneldikleri görülüyor. Bu hukuksal problemleri aşmak adına yasama erki çeşitli kanunlarda düzenleme yaptı. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı Türk Ceza Kanunu 191. maddede suç olarak düzenlenmekle birlikte, kişinin aile bütünlüğünü, sosyal yaşantısını, ekonomik ve eğitim durumunu da etkilediğinden Medeni Hukuku da ilgilendiriyor. Türkiye devleti gerek kanunlarla gerek uluslararası sözleşmelerle uyuşturucu kullanımına yönelik adımlar sergilemiş olsa da uyuşturucu kullanımının yüksek oranlarda artışına engel olamadı” tespitinde bulundu.