Yoksul toplumlar, yeterli ve dengeli gıdaya erişemiyor

Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Başkanı Onur Aydın, ‘’2022'de dünya genelinde 2,4 milyar insan, düzenli olarak yeterli gıdaya erişemedi ve 900 milyon kişi ciddi gıda güvencesizliği yaşadı. Gelişmiş toplumlar gıdaya daha kolay erişebilir ve her yıl yaklaşık 1 milyar ton gıdayı israf ederken, diğer yanda yoksul toplumların yeterli ve dengeli gıdaya erişememesi ve her yıl yaklaşık 3 milyon çocuğun açlık nedeniyle hayatını kaybetmesi en büyük eşitsizlik’’ dedi.  Kırsal nüfus şehirlere göç
ederek sanayi işçisi haline geldi
18. ve 19. yüzyıllarda sanayi devrimi ile birlikte tarımda makineleşme ile birlikte şehirleşmenin de arttığına dikkat çeken Aydın, ‘’Kırsal nüfus, şehirlere göç ederek sanayi işçisi haline geldi. Gıda üretiminde verimlilik artsa da şehirlerde yoksulluk ve işçi sınıfının kötü yaşam koşulları gıdaya erişim sorunlarını beraberinde getirdi. Sanayi devrimi, aynı zamanda ticaretin artmasına ve gıdanın uluslararası düzeyde taşınmasına olanak tanıdı’’ tespitini yaptı.
İklim değişikliğiyle gıda güvencesi
sorunu yeniden hortladı
Aydın, ‘’1. ve 2. dünya savaşı sonrası yaşanan kıtlık azalmaya başlamıştı. Yeşil Devrim olarak da adlandırılan yıllarda yüksek verimli tarım tekniklerinin kullanılması ve tarımda modernleşme daha fazla gıda üretimine yol açtı ve toplumların gıdaya erişme problemleri görece azaldı. İnsanlığın açlıkla sınavı sona erecek diye düşünürken, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan iklim değişikliği, ekonomik ve politik krizler, savaş ve pandemi, gıda güvencesi sorununu hortlattı. Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan adaletsizlik, sosyal ve ekonomik eşitsizlikler; açlığı ve gıdaya erişim sorunlarını derinleştiren bölgesel faktörler oldu’’ şeklinde konuştu.
Yeterli gıdaya erişemeyen çocuklar
birçok kronik hastalıklarla karşı karşıya
‘Düşük ücretli ya da düzenli geliri olmayan insanların çocukları da gıdaya erişim sorunundan en çok etkilenen grup olarak öne çıkıyor’ diyen İl Temsilcisi Aydın, ‘’Eğitim, sosyal ve sanatsal yaşam gibi birçok faktör açısından zaten dezavantajlı olan bu grubun gıdaya erişememesi daha büyük problemlere yol açıyor. Yeterli gıdaya erişemeyen çocuklar ve genç bireyler zekâ ve gelişim geriliğine sebep olan malnütrisyon ve birçok kronik hastalıkla karşı karşıya. Öte yandan bu çocuklarda suça sürüklenme ve madde bağımlılığı daha çok görülüyor. Yeterli ve dengeli beslenemeyen çocuklar, eğitim hayatında ve sosyal hayatta da başarısız olmakta ve yoksulluk sarmalına sürükleniyor’’ açıklamasında bulundu.
Gıda güvencesi bir türlü sağlanamadı
Devletlerin en temel sorumluluğu olmasına rağmen, politik sorunların gölgesinde ve çevresel sorunların sonucunda gıda güvencesinin bir türlü sağlanamadığına dikkat çeken Aydın, ‘’BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile başlayan gıda hakkı kavramı, birçok uluslararası sözleşmede yer alan; bireyin devlet ile olan ilişkisinde belirleyici olan bir hak olarak tanınmaya başladı. 1966 yılında Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nde yer alan 11. madde; herkesin yeterli besine erişme hakkını vazgeçilmez temel bir hak olarak tanıdı. 1989 BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi madde 24’te çocukların beslenme hakkı vurgulandı. 1996 Yılı Dünya Gıda Zirvesi'nde dünya liderleri tüm insanların her zaman yeterli gıdaya erişim hakkını tanıdı ve bu hakkı gerçekleştirmek için iş birliği yapmayı taahhüt etti fakat bu iş birliği gerçek anlamda hiç gerçekleşmedi’’ ifadelerine yer verdi.